Bölüm diye hayatımdan bezdiren hephaistos_s'a çok teşekkür ediyorum🙂Lena'nın anlatımından
Kara ile son konuşmamızın üstünden iki hafta geçmişti. Birini ilk defa bu kadar özlemiştim. Bu iki haftada çok şey değişmişti. CatCo'yu devretmiş Metropolise ailemin yanına dönmüştüm. Bu kararıma Sam fazlaca kızmıştı ama NationalCity'de kalsaydım sürekli Kara'yı görmeye gideceğimi biliyordum.
Sam'i her gün arayıp Kara'yı soruyordum. Kara'nın iyileştiğini ama sürekli ağladığını söylemişti son konuşmamızda. Benimde ondan bir farkım yoktu. Artık onunla mutlu olmak istiyordum ama bırakın birlikte olmayı beni yanına bile yanaştırmıyordu Kara. Sosyal medyalardan ve telefon numaramı engellemişti. Ona ulaşmamı istemiyordu , bende denemiyordum. Kalbimi çok kırmıştı bu sefer. Fazla ağır konuşmuştu. Ama pes etmeye pekte niyetli değildim.
Yavaş yavaş eskiye dönmeye başlamıştım. Gülmüyor insanlarla çok fazla iletişime geçmiyordum. Lauren sürekli beni arasada ne aramalarına dönüyordum nede mesaj yazıyordum. Beni çok darlıyordu. Bana karşı duyguları olduğunu anlayabiliyordum ve umutlanmaması için elimden geleni yapıyordum. Yine sıkıcı ve boş bir güne uyanmıştım işte.
Klasik siyah kalem eteğimi ve siyah gömleğimi giydim. Artık çok renkli bile giyinmiyordum. Metropilis'teki Luthor-corp'un başına geçmiştim. Şirkete doğru yola çıkıp telefonumu kontrol ettim. Nia'dan bir mesaj gelmişti.
Nia Nal: 3 gün sonra *konum* burada düğünümüz var. Biliyorum Kara'yla konuşmuyorsunuz ama seni orada görmek istiyorum❤ umarım gelirsin.
Mesaja cevap vermeden telefonu kapattım. Düğüne tabii kide gidecektim. Belki düğünde Kara ile barışırdık. Aklıma gelenle yüzümde minik bir sırıtış oluşmuştu. Gururumu ayaklar altına alcaktım belki ama Kara'yı seviyordum ve onu geri kazanacaktım. Şirkete gitmek yerine şöföre gitmesi gereken yeri söyleyip beklemeye başladım. Bu sefer Kara beni affedecekti ve mutlu olacaktık. Bu sefer başaracaktım.
Kara'nın anlatımından
Kelly ile fizik tedaviden çıkıp arabaya geçtik. Alçılarım çıkmıştı ve fizik tedaviye başlamıştım. Zorlu bir süreçti tabii. Kelly'nin kolumu sarsmasıyla ona döndüm.
"Efendim Kelly?
"Düğünde ne giyeceksin diyorum? Beni dinlesene biraz" beni azarlamasına yüzümü buruştursamda dediğini düşünmeye başladım. Gerçekten ne giyecektim ben?
"Bilmiyorum ki. Yarın alışverişe gideriz. Şuan hiç halim yok"
"İyi yarın gideriz. O zaman istikamet senin ev"
"Aynen öyle kaptan" gülümseyip önüme döndüm ve dışarıyı izlemeye başladım. Lena'yı çok özlemiştim. Ondan başka bir şey düşünemiyordum. Haberlerden sürekli onu takip ediyordum. Bana bir adım atsa ona koşacak raddeye gelmiştim. Tabii adım atamazdı çünkü onu her yerden engellemiştim.
Hem bana gelsin istiyordum hemde kendimden uzaklaştırıyordum. İyice ikizler burcu olmuştum. (yazar asla ikizler burcuna sallamıyor burda)
Şuan ne yapıyor diye düşünürken Kelly arabayı park etmişti. Koltuk değneklerimi alıp arabadan indim. Ayağımın üstüne tam basamıyordum hala. Alçı çıkalı bir hafta olmuştu oysa ki. Evet çabuk iyileşiyordum. Doktorum uzaylı olup olmadığımı bile sormuştu.Eve girdiğimizde burnuma dolan tarçınlı kurabiye kokusu dudaklarımı yalamama sebep olmuştu. Direkt kimin yaptığına bakmak için mutfağa girdim. Kimse yoktu fakat bir tepsi buharı üstünde kurabiye bankonun üstünde duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deportation {GxG} |supercorp |
Fanfiction"Cat Grant'ın yeni asistanı..." dedim kendi kendime. James kaşlarını çattı. "Cat mi? Hayır hayır. O eski patron. Geçen hafta kanadaya taşındı. Bugün yeni patronla tanışacağız. Sen onun asistanı olacaksın." "Kimse tanımıyor mu bu yeni patronu?" "Hay...