"koğuş kalk!"
"Hassiktir!" Hemen yataktan fırlayıp hazır ol'a geçtim. Bir dakika ne oluyordu ? Lena'nın yüksek kahkahasıyla yüzümü buruşturdum. Elimle gözlerimi avuştururken Lena neredeyse gülerken yere yatacaktı.
"Gülme artık Lena!"
"Kara hadi rüyanda sayıklıyordun niye kalkınca hazır ol'a geçiyorsun?" Kendime gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp yatağa geri yattım.
"Ne var yani rüyamda askersem. Çok seksiydim hem sende vardın. Niye uyandırıyorsun ki? Birde koğuş kalk diye bağırıyor psikopat" Lena gülerekten yanıma gelmiş yatağın ucuna oturmuştu. Üstüme örttüğüm pikeyi kafama kadar çektiğimde Lena pikeyi çekiştirtiriyordu.
"Yok öyle bir daha yatmak iş var hadi kalk."
"Ya beş dakika daha lütfen"
"Hayır yok beş dakika falan" offlayıp üstümdeki pikeyi Lena'nın üstüne fırlatıp yataktan çıktım. Lena kafasına geçen pikeyi üstünden itip bana bağırmasıyla banyoya kaçtım. Ne sabahtı ama. Kendi kendime kıkırdayıp işlerimi hallettim. Banyodan çıkıp yatağımı topladım. Lena odada değildi. Üstüme lila elbisemi geçirip saçlarımı topuz yaptım. Sıra makyaja gelmişti.
Makyajımı hızla yapıp makyaj masasından kalktım. Mutfağa indiğimde Lena mutfakta değildi. Sanırım odasına çıkmıştı. Kahvaltı masasına oturup kahvemden bir yudum aldım. Lena gelmeden başlamak istemiyordum."Lena! Neredeysen çabuk masaya gel!"
"Başla sen!" Sesi çok az gelmişti. Nerede olduğunu kestirememiştim. Dediğini yapıp kahvaltımı yapmaya başladım. Aklıma rüyam gelmesiyle sırıttım. Bir ara Lena'ya komutan üniforması almalıydık çünkü rüyamda çok seksiydi. Tabii bende asker kıyafetlerinin içinde harikaydım. (Yazar asla asker olduğu bir rüya görmedi ve katie'de rüyada yoktu😌)
"Kara!" Birden korkup sıçramamla elimi kalbime attım.
"Lena en nefret ettiğim şeyi bile bile sürekli yapıyorsun!" Kükrememle Lena'nın yüzü biraz asılmıştı. Normalde daha çok dalga geçer yada gülerdi. Onu kırmıştım sanırım.
"Lena ben özür dilerim yani bağırmak istememiştim. Sadece sevmediğimi biliyorsun..."
"Özür dileyeceğin bir şey yapmadın. Asıl ben özür dilerim bir daha yapmam." Konuşurken yüzüme bakmamış çatalıyla tabağına aldığı zeytinlerle oynamıştı.
"Sen iyi misin?" Cevap vermeyip sadece kafasını sallamıştı. Kesinlikle bir şey vardı. Karnım zaten doyduğu için masadan kalktım.
"Dışarıda bir kaç işim var. CatCo'da görüşürüz" yanına adımlayıp anlına dudaklarımı bastırdım. Anlının ruj olmasıyla kıkırdayıp elimle yavaşça ruju sildim.
"Ne işin var dışarıda?"
"Sevgilimle buluşacağım" dalgayla söylediğimden sonra Lena kaşlarını çatmıştı. Ciddiye almış olamazdı bunu.
"Ne sevgilisi? Gitmiyorsun hiç bir yere. Otur oturduğun yerde" Gerçekten ciddiye almıştı. Beni kıskanması kalbimi hızlandırıyordu. Biraz devam etsem ne olur du ki? Bence hiç bir şey.
"Ne var ya? Sevgilim olamaz mı benim?"
"Olamaz efendim! Yok öyle bir dünya"
"O niyeymiş? Evde mi kalayım? Evlenicem ben"
"Bak bak bak neler diyor? Kalmazsın evde ben alırım seni. Sevgilin olduğunu duyarsam kim olduğu umrumda değil onun kafasını kopartırım" Cümlesini bitirdiğinde ağzım açık kalmıştım. Bu kadar kıskanacağı aklımın ucundan geçmemişti. Seni kendime alırım mı? demişti o birde. Lena yüzüme bakıp memnun bir ifadeyle kahvesini yudumladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deportation {GxG} |supercorp |
Fiksi Penggemar"Cat Grant'ın yeni asistanı..." dedim kendi kendime. James kaşlarını çattı. "Cat mi? Hayır hayır. O eski patron. Geçen hafta kanadaya taşındı. Bugün yeni patronla tanışacağız. Sen onun asistanı olacaksın." "Kimse tanımıyor mu bu yeni patronu?" "Hay...