canın mı yandı?

1.8K 159 19
                                    

Kadir elindeki anahtara boş boş bakıyordu. Canı eve gitmek istemiyordu ama oteldeki kadınla karşılaşmak da istemiyordu. Mecburen süklüm püklüm koruya dönmüştü.

Kadınları anlayamıyordu. En bağımsız, en kafa dengi eğlenceye düşkün olanı bile bir süre sonra hiç şaşmıyor, evlenmekten aile kurmaktan söz etmeye başlıyordu. Yine aynı olmuştu işte. Üstelik bu kez resmen kandırılmıştı.

Sallanarak bahçenin basamağını çıkmaya çalışırken, tökezledi. 'Şimdi de düş kafanı yar tam olsun.' diyerek kendiyle eğlenirken, "bu yaşta bünye kaldırmıyor demek ki. Biraz vücuduna kulak versene. İçme diyor işte." diyen sese döndü. Bir bu eksikti.

Seher sallanan adama can sıkıntısıyla bakıp, öfkeye püfleye gidip kokunu tuttu. Gerçi adam öküz gibi bir şey olduğu için çok faydası olacak gibi durmuyırdu. "Sameti ya da Selim'i çağırayım mı? Ayakta zor duruyorsun." derken, adamdan gelen alkol kokusu genzini yaktı. Ne babası ne abisi ne de tanıdığı başka biri içmezdi. Rahatsız olarak kafasını çevirdi.

Kadir kıza baktı. Daha önce Selimden defalarca duymuştu. Ufacık tefecik tuhaf konuşan, ne giydiğine çok aldırmayan sivri dilli bir kadındı şu Melike. Ama karşısındaki 34 yaşında dul bir kadın değil de sanki on yedi on sekiz yaşında bir çocuk gibi görünüyordu. Güzel kokuyordu. 'sana ne lan Melike'nin kokusundan.' diyerek kendini azarladı.

Nedense kadını görmek daha da sinirlendirdi onu. Hep mutlu masallar yaşanan bir evin ilk yarasıydı bu kadın. Şimdi o hiç kapanmayan yaraya avuç avuç tuz döküyordu. Biraz da bu manzarayı her gün görmemek, Selim'in yıkık haline şahit olmamak için bu geldiğinden beri otelde kalıyordu. Oteli hatırlayınca daha da öfkelendi. Kolunun altındaki zayıf minyon bedene bakıp, "Böylesiniz işte. Ağzımıza sıçar, bizi kendinize muhtaç eder, sonra bir de gelip akıl verirsiniz." diyerek söylendi.

Seher şaşırmıştı. Birine kızmıştı belli ki adam. "Abicim bak derdin var anlıyorum. Ama iki dakika şuraya otur da Selim'i falan çağırayım. Bak düşeceksin gece gece bir sakatlık çıkacak." En müşfik sesini kullandı. Sonuçta adam sarhoştu. Ne dediğini, kiminle konuştuğunu bilmiyordu.

"Çağırma. Hatta aklın varsa bu kılıkla Selim'e görünme bile. Üzerinde gecelik, ayakların çıplak... Benim başımı belaya sokma. Hiç utanman arlanman yok mu senin ya? Haydi çıktın geldin. Can korkusu, namus korkusu anladık. Ama bu halde ortalıkta kendini sergilemek, bekâr adamların hanesinde gece yarısı gezinmek nedir? İnsanda biraz ar olur, biraz düşünce olur." Kadir kadından öyle çok nefret ediyordu ki şu an ölse bir yudum su vermezdi. Selim evliya gibi adamdı.

Seher adamı olduğu yere bırakıp, düşmesini izledi. Üzerinde geniş pazen geceliği vardı. Bu kıyafetle değil utanmak hacca gidilirdi be. Ne vardı kılığında? "Geber zıbar inşallah. Terbiyesize bak. Sanki keyfimden duruyorum burada. Çok meraklıyım ben sizin kalkık götlü analarınıza, ayyaş dolu korunuza." Sinirle eve girdi. Kendini yatağına atıp, ağlamaya başladı. Şu Karan denen adam elini çabuk tutup, ne yapacaksa yapsaydı da yengesiyle köylerine dönselerdi. Bu insanlar acımasız, kötü, nefret ve kin doluydu. Cehennem gibi yanan bu yeri, bu insanları, hiç birini sevmiyordu. Kapısı tıklanınca panikle doğruldu.

"Seher iyi misin?" diyen Selim'in sesini duyunca, sinirleri iyice gerildi kızın. Burnunu çekip, "İyiyim" dedi.

"İçeri geliyorum müsait misin?" diyerek sordu adam.

Seher cevap vermedi. Kapı açılıp Selim odaya girince de yüzüne bakmadı. Ama gözünün kıyısıyla adamın hâlâ gömlek pantolon durduğunu anladı. Sabaha kadar çalışıyordu manyak. Uyku da uyumuyordu doğru dürüst.

"İyi misin Seher?" diye sordu Selim yeniden. Kıza karşı sebepsiz nefreti çoktan bitmiş, hatta kimsesiz kalmış bu yavrucağa merhamet duymaya başlamıştı. Annesini, babasını, hele Samet i kaybetmeyi düşünemiyordu bile. Kendisi olsa kafayı üşütürdü. Kızın hırçınlıkları normaldi artık ona göre. İlerleyip korkutmaktan çekinerek yatağın kıyısına oturdu.

Sana Rağmen (Tamamlandı) Korunun Çocukları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin