Veda Vakti

2K 141 28
                                    

Kadir sıkıntıyla geniş manzarayı izleyen en eski dostunun yanına yürüyordu. Nasıl hissediyordu acaba? Şu anda burada Selim le olmak yerine Seher'in yanında olmak istediğini fark etti.

Sonuçta sevdiği kadın, ailesinin kabrini ziyaret ediyordu. Yanında durmalıydı. Ağlarken, orada durup, kapkara mezar toprağına acıyla bakarken yanında olmalı, destek olmalıydı. Ama vicdanı sızlasa da burada Selim le olmayı seçmişti. En azından şu anda vefa duygusu herşeye galip gelmişti.

Uzanıp Selim in omuzunu tuttu. Hafifçe sıktı ama bırakmadı. Aksine omuzuna kolunu attı. Sonra bir anda aklına gelmiş gibi; "Ben sana hiç teşekkür etmedim değil mi?" diye sordu.

"Niçin?" Selim'in yüzünde sıkıntılı bozuk karanlık bir ifade vardı. Hangi adam karısı ölmüş bir eski sevgilinin mezarında ağlarken sabırla bekleyebilirdi ki? Belki sadece Selim.

Kadir şakacı bir tavırla; "Ne iyi ettin de bu deli cadıları başımıza sardın." dedi. "Gerçekten Selim. Sen herşeye rağmen Melike'ye kapını kapatmayarak benim hayatımı kurtardın farkında mısın? Bana ışığımı verdin."

Selim de bu şakacı ruh haline kapılmıştı. "Yok ya öyle mi yaptım?" diye sordu. "Bana kalırsa hiç çaba sarf ettiğim söylenemez. Sen bizzat gidip kızın düğününü basıp kaçırdın." Bir süre Kadir in yüzüne baktı. "İyi yaptın lan helal olsun. Başta kızdım sana ama valla iyi yaptın."

Yokuşun aşağısından yavaşça yukarı tırmanan kadınları görünce, beklemeye başladılar. Melikenin şalı hâlen başındaydı. Yüzünden ağladığı belli oluyordu. Seher de ağlamıştı belli ki. Şalını omuzuna atmıştı.

Kadir kızın büzüşmüş omuzlarına ellerini sararak, "Üşüdün mü?" diye sordu. "Keşke ayrılırken haber verseydin gelir sizi alırdım." Başını önüne eğdi. "Ben de gelmek istiyordum ama..." deyip sustu. Nasıl derdi ki; 'senin abin ölmüş de olsa benimkinin can düşmanı. Gelemezdim' diye.

Seher anlayışla tek aşkına bakarak; "Bir sonraki gelişimizde beraber gidelim." dedi. Melike konuşulanları duyuyordu. "Bence de beraber gidin." dedi. "Kabristan da Seher in tansiyonu düşüyor. Düşer bayılırsa Allah korusun, yanında biri olsun mutlaka."

Seher yavaşça boynunu büküp konuştu; "Yengem artık benimle kabristana gelmeyecek. O yüzden şimdiden refakatçimi ayarlıyor."

Melike bu yıllardır yareni yoldaşı olmuş, şimdi de başka türlü bir yol arkadaşlığı sürdürdüğü kıza af dilercesine bakıyordu. "Sevgim ve saygım baki. Ancak bu bir vedaydı söyledim sana." Diğerlerine bakmıyordu. Bu açıklama sadece Seher e idi. "Abin ben nefes aldıkça dualarımda olacak." deyip kızın omuzuna sarıldı.

Samet koşarak yanlarına gelip, "Köfteeee, köfte diyorum kime diyorum?" diye sızlanarak hepsini güldürdü.

Selim Melike'nin elini tuttu. Kadının bu vedaya ihtiyacı vardı. Biliyordu. Yine de hâlâ her şeye rağmen canı yanıyordu. "Ben de merak ettim şimdi. Gerçekten çok mu güzel köfteler?" diyerek havayı dağıtmak istedi.

"Güzel. Bak ağzım sulandı. Samet bizi getirdiğinde gördük biz de. Fadime abla vardı ya hani. Hocanın karısı. O köfteci açtı."

Konuşa konuşa arabalarına bindiler. Acılı vedalar, dünyevi hallerle daha başa çıkılabilir oluyordu. Yoksa kimse ölmüyordu acından. Belki sadece Samet.

Melike o gece Selim e sokularak, "Biliyorum herkese kalalım dedik ama ben evimizi özledim. Ne dersin gidelim mi?" diye sordu.

Selim karısının aralık dudaklarına eğilip, "sen nasıl istersen sevgilim" dedi. Hayatları boyunca böyle olacaktı. Tüm kayıp yıllar için özür dilercesine, Melike ne isterse olacaktı.

Sana Rağmen (Tamamlandı) Korunun Çocukları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin