bitişler

1.6K 140 69
                                    

Seher Tülay ın heyecanla yerinde zıplamasını izlerken gülüyordu. Bu sırada elinde kocaman bir çiçek buketiyle salona girip, telaşla etrafı süzen Esma ya baktı. Sanki Esma daha telaşlıydı.

"Ay ne rahatsınız. Allah'ım sen utandırma." derken bir taraftan da koltuk yastıklarını kabartıyordu.

Tülay üzgün bir biçimde, "Esma hanım, nolur oturun azıcık. Karnınız burnunuzda yaptığınız şeye bakın. Masal erken gelecek böyle giderse." dedi.

Esma kızın hep mesafeli olduğunu bildiğinden bezgin bir biçimde artık hitap şekline müdahale etmekten vaz geçmişti. "Tülay şu vazoyu masaya bırak canım. Seher sen de köşedeki mumları yak. Zeynep sen de Allah aşkına çocukları Karan a götür. Ay en azından geldiklerinde düzgün görsünler şurayı ya."

Zeynep kucağındaki Osman Ege Esmayı elinden tutup çekiştirmeye gidince yerinden doğruldu. "Esma abart kızım biraz daha istersen. Evi sanat galerisine çevirdin. Kaynana götünü koyacak yer bulamayacak." diyordu. "Ege bırak sen de esmayı. Çekme oğlum kadını aaaa. Bunun anası nerede acaba?"

Osman Ege, "Haydi şıpla eşma. Şıpla hemen gelşin minik şuşum" diyerek kadını olduğu yerde çekiştiriyordu.

Bu sırada Karan alışılmışın aksine üzerinde bir kot pantolon bir tişörtle içeri girip, çocuğu kucakladı. "Masal canı isteyince gelecek amcacım. Haydi bakalım biz gidip seninle biraz oyun oynayalım." dedi. Kızlara göz kırpmayı da ihmal etmemişti.

Osman Ege, "Dıgıdıklarla onayayım amca." diyordu. "Mayi dıgıdık balıyı yenşin."

"Olur aslanım. Sen iyi oynarsan yener. En son nerede kalmıştın hatırlıyor musun?" Karan sevgiyle öptü oğlanı.

Osman Ege bir süre düşündü. Sonra sol kolunu havaya kaldırdı. "Mayi dıgıdık buyadaydı." dedi. "Sayı aşlan alttaydı. Balık da sendeydi." Düşünürken burnunu kırıştırmıştı.

Karan şimdi çok başka bakıyordu çocuğa. Sevgisi gözünden okunuyordu. Ama o bakışa, gurur, umut, güven de eklenmişti. "Aferin benim koçuma." dedi.

Birlikte evden ayrılırken, Seher neden bu adamın Sovyetler Birliği döneminde uygulanan eğitim metotlarını çocuk oyunu gibi oynattığını merak etti. Herhalde adam normal oyun bilmiyordu. Yoksa hâlâ yarım konuşan, altına kaçıran bir bebeğe KGB eğitim taktiğini neden öğretsindi ki?

Tülay eliyle yelpaze hareketi yaptı. Kendisine ters ters bakan Zeynep'e dönüp, "Ne yapalım Zeynep hanım yaaa. Adamı görmüyor musunuz? Nükleer başlık gibi." deyince hepsi koptular. Gülüşmelerin arasında Zeynep, "Hakan'a da desene sen onu." dedi gülerek. "Seni alsın şöyle bir itin kıçına soksun. O nükleer başlık başka füzeye uymuyor yavrum." dedi. "Ayrıca istemeye geliyorlar seni. Pes artık."

Tülay espirili şekilde, "Benimki sadece güzelliği takdir efendim." dedi. "Yani asla başka şekilde düşünmedim. Ama elimde değil yani. Karan Bey i ne zaman görsem imanım tazeleniyor. Böyle bir şeyi maymundan primattan evrim yaratamaz. Gerçekten size katılıyorum. Beyefendi kulvar dışı." Bir süre kıkırdayan kızlara baktı. Biraz rahatlamıştı hepsi. Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. "Allah sahibine bağışlasın." diye ekleyerek gülüşmelere eşlik etmeyi sürdürdü.

Bu sırada bir süredir sohbeti dinlediği belli olan kumral genç adam, sessizce "amin" deyip boğazını temizledi.

Tülay kıpkırmızı bir suratla Hakan a baktı. Ne diyebilirdi ki?

Hakan kıza anlayışla bakıp, "Tülay rahat ol canım." dedi. "Ben alıştım artık.
Ayrıca görüntüye de aldırma. Evrim basamağında öyle çok da üst sıralarda değil abimiz. Yani çoğu zaman bir su aygırının terbiyesiyle hareket ettiğini düşünürsek."

Sana Rağmen (Tamamlandı) Korunun Çocukları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin