Alev heyecanla gelinini bekliyordu. Ellerini şık pantolonuna kurulayıp, oturdu sonra yine kalktı. İyice kilo vermişti.
Seher eve girdiğinde kadını görünce şaşırdı. "Alev anne. Geleceğinizi söylememiştiniz. İyi misiniz?"
"İyiyim ben bir şeyim yok. Kadir açtı kapıyı. Ali'yi gezmeye götürdü. Yani otele götürdü. Mert'e."
Seher kaşlarını yukarı kaldırıp, "Hoşgeldiniz." dedi. "Ne içelim? Çay kokayım mı? Hemen demlenir."
Alev mutfağı gösterdi. "Demledim ben." dedi. "Bir iki parça da yemek getirdim. İşin yoğunmuş. Doktora da yoruyor dedi Kadir. Ali de var. Yani dışarıdan falan da idare edersiniz ama annelik işte. Hoşgöreceksiniz."
Seher başını salladı.
"Sen arkadaşına yardıma gitmişsin herhalde değil mi? Evi toparlamışsınız." Alev avuçlarını koltuğa bastırdı.
"Hı hı. Ay sonunda evleniyor. Kayınpederi güzel bir yer açıyor. Evlendikten sonra çalışmaya devam etmek isteyince onlar da bari sevdiği işle uğraşsın dediler. Mumlar, doğal ürünler, dekorasyon falan. Çok şık bir yer oluyor. Ben de gidip götürüleceklere yardım ettim işte."
Alev Seher e bakarken dudaklarını ısırıyordu. "Demedin mi gitme diye? Kalsın burada açsın işte. Mert'in karısı olsa Sipahi soyadıyla neler neler yapar. Söylemedin mi? Elti olursunuz işte mis gibi."
Seher şaşkınlıkla kadına baktı. "Alev anne siz ne tür bir şakasınız ben anlamış değilim. Birincisi Tülay için öyle bir ihtimal yok. Hiç konuşmuyor bile bu konuda. İkincisi siz tanımadan karşıydınız şimdi ne oldu da fikriniz değişti?"
Alev üzgün gözlerini kuruladı. "Oğlum perişan oldu. Benim güzel yavrum. O abisi gibi değildir. Sessizdir, güçlüdür ama Kadir her darbeye dayanır. Annesizliğe bile. Ama Mert öyle değil. Mert hep sevdikleri için ayakta kalmaya alışmış bir adam. Çocukken de öyleydi. Şimdi ise bana rağmen devam etmiyor. Kendini kapadı gitti. Çok üzülüyorum kızım."
Seher kadını anlamaya çalışıyordu ama bir taraftan da kızgındı. "Alev anne siz bir oğlunuzu sırf annesizliğe dayanabilir diye kardeşinden annesinden ayırıp, ölmek isteyen bir babayla terk ettiniz. Diğerini de kendinize koltuk değneği yaptınız. Yıllarca dimdik durmasının, herkes için bir dayanak olmasının sebebi bu. Şimdi istemiyor işte bu kadar basit. Babaları gibi olmamak için o kadar çalışmışlar ki kendileri olamamışlar. Mert otuz altı yaşında ve yazık ki sizin mükemmellik diye dayattığınız her şeye sahip olup, sonunda elinde koca bir sıfır kalmasının azabını çekiyor. "A" ları uzatmadan "hayır" demeyi öğretmişsiniz fakat bir insanı bütün kusurlarına rağmen sevdiğini fark edince bu mutluluğa evet demeyi öğretememişsiniz."
Alev kıza baktı. Gözlerini silip, güçlü tavrını takındı tekrar. "Buraya bir de senden dayak yemeye gelmedim gelin hanım. Danışanın değilim ben senin. Yanlış yaptım, doğru yaptım orası geçmişte kaldı. Şimdi oğlum çok acı çekiyor ve ben bununla ilgili ne yapabilirim ona bakalım. Tabi sen de."
Seher şaşkındı. "Ben mi? Ben ne alaka ya?" diye sordu.
"Sen tabi. Oturup çiçek böcek paketleyeceğine doğru akıl ver arkadaşına. Yakınsınız kız seni seviyor. O buzdolabı satıcısı hoş çocuk ama bir Mert değil. Biraz buna çalış. Sen bu ailenin büyük gelinisin. Vazifeni yap çıtayı yükselt. O kıza neler kaçırdığını göster." Alev gerçekten alev alevdi.
Seher şaşkınlıkla ve kızgın, "Neler kaçırıyor Alev anne? Yani merak ettim. Her tarafı yaralı, değiştirmeye çalışmadan sevemeyecek burnu havada götü gökte bir adamı mı? Çat kapı evine girip onu paylayacak bir kayınvalideyi mi? Neyi kaçırıyor?" Bir süre kadını süzdü. "Kusura bakmayın ama Kayseri'de ona sunulan hayat kulağa öyle çok kötü gelmiyor buradan bakınca."
Alev de Seher'e baktı. "Bana da sunuldu Kayseri ler. Kocamı çocuğumu bırakıp gideceğim bir raddeye gelene kadar hayatımı delik deşik ettiler. Batırdılar, borca soktular, aç bıraktılar. İşe girmek istesem engel oldular. Sonunda evlatlarım artık uyuyamıyordu açlıktan. Kocam yüzüme bakamıyordu.
Tüm suçu beni sevmekti. Hayatının mahvolacağını bilerek istemişti beni." dedi. Başını öne eğdi. Sonra kaldırdı. "Bir şartla gittim babama. Kocamı rahat bırakacaklardı. Tamam ben sevdiğim adamdan ayrılırdım ama onlar iyi olacaktı. Kocamı mahveden o adamla evlenirdim de. Ne olacak? Yeter ki iyi olsunlar. Yapardım. Babama da söyledim bunu."Seher kadına dehşetle baktı. Gözleri büyüdü. "Başka bir adam mı?" diye sordu.
"Konumuz o değil şimdi. Konumuz seçeceği hayat. O kızın seçeceği hayat benim oğlumun sonu olamaz. Tamam mı?"
"E orada da bir adam var Alev anne."
"Bana ne? Bana ne gitsin anası babası başka birini bulsun ona. O adam benim oğlum kadar bedel ödemiş mi bu hayatta? Asla. Sana anlatsam dudağın uçuklar. Nelere şahit oldu benim oğlum. Ben nelere onun desteğiyle göğüs gerdim." Bir süre geçmişe daldı. "Ben senin kocanı bırakıp, gül bahçesine gitmedim kızım. Cehenneme gittim. Küçüğü aldım yanıma çünkü büyüğü anlardı. Herşeyi. Beni kocamın yüzüne bakamayacak hâle getirmek için kim bilir neler yapacaklardı. Ben kim bilir ne kadar vakit sonra sırf sevdiklerimin hayatı için nefret ettiğim bir adama karılık edecektim. Ben oğlumu koltuk değneği yapmadım. O benim boynumdaki prangaydı."
Seher dehşet içinde yerine oturdu. Elini uzattı kadına ama kadın bu şefkati reddederek doğruldu.
"Ben bugün hâlâ kafayı üşütmediysem oğullarım sayesinde. Onları da mükemmel olmaları için zorladım evet. En iyisi en güçlüsü olsunlar diye. İyi güçlü ailelerle yollarını birleştirsinler istedim evet. Kimsenin yıkamayacağı iki kale yaptım ben. Herşeyi anlattım mı? Hayır. Çünkü erkekler bizim gibi değil. Dayanamazlar. Anneleri neler yaşadı, neler çekti bilseler ayakta kalamazlar. O yüzden varsınlar bana kin gütsünler. Varsınlar beni ailesini bolluk içinde yaşamak için parçalayan kadın olarak görsünler. Annelerinin onlar uğruna, dayağa, açlığa, tecavüze rağmen hayatta kaldığını bilmesinler. Çünkü dayanamazlar." dedi.
Seher ağlıyordu. Alev hanım devam etti. "Mert anladı mı olanları bilmiyorum. Kadir olsa kesin anlardı. Mert bu konuyu konuşmaz. Ama dayağı da işkenceyi de biliyordu." dedi. "Söz verdi ama. Abisine babasına söylemedi. Üzülmesinler annem dedim. Bizim sırrımız olsun bak yine beraberiz. O yüzden Kadir kadar öfkeli değil bana. Daha kıyımsız."
Üzerindeki ağırlığı atar gibi ayağa kalktı kadın. "Benim oğlum kadar bedel ödemedi o adam Seher. Gitsin kendine sevecek başka kadın bulsun. Sen akıllı kızsın. İnsanın kafasına girmenin yolunu bulursun. O kıza söyle benim oğlumu sevecek. Ne olursa olsun Mert'i seçecek. Başka yolu yok." Sonra Seher'in omuzlarını sıkıca tutup sarstı. "Sen de çeneni kapayacaksın. Bak kimse bilmiyor bilmeyecek. Sadece Adil abi biliyor. Bizimle mezara gidecek. Sana da söyledim çünkü ikimiz de biliyoruz öldüğümde başıma bir tas su dökecek olanımsın. Ona göre ayağını denk al. Girdiğin ailenin nasıl olduğunu gördün. Elinden geleni yap, göndermeyelim şu kızı."
Seher sadece başını salladı.
Alev mutfağa gidip bardak çıkardı bu sırada. "Çay demlenmiş sen ince bellide mi alıyordun?" diye sordu.
Seher gözlerinden akan yaşları kurulayıp, "Kurabiye de yapmıştım Alev anne." diyerek kadının arkasından gitti.
Not; haydi bakem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Rağmen (Tamamlandı) Korunun Çocukları 2
RomanceSelim karşısındaki sinir bozucu yaratığı yapabildiği kadar görmezden gelmeye çalıştı. Çiçekli elbiseleri, başlarına geçirdikleri geniş şapkalarıyla her biri birbirinden güzel bu genç kadınların arasında Melike daha da gözüne batar olmuştu. Aptal ina...