28: who were you, before they broke your heart?

2K 197 124
                                    


Onlar kalbini kırmadan önce
kimdin sen?

Winter Flower, Younha x RMBecause of You, Lana del rey

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Winter Flower, Younha x RM
Because of You, Lana del rey

"Daha fazla raflarla bakışmaya başlarsan seninle çantaların yerlerini değiştireceğim Chaeng. Sonuçta ruhsuz bir arkadaşa ihtiyacım yok." diyen ve beni sertçe dürten Jisoo'ya karşın tepkim sadece omuz silmek olmuştu. Mağada gezmeye başladığımızdan beri ağzında gevelediği tek şey bunlardı, buraya gelme kararını aldığım zaman dilimine tezat bulunduğumuz günün sabahında her şeyin tıkırında işlediğini söyleyebilirdim. Sabah kalktığımda hava güneşliydi, bu yüzden içimde nedensiz bir mutluluk varken bunu kaçmadan sonuna kadar kullanmak istemiştim. Önce ılık bir duş alıp uzun zamandır aksattığım bakımlarımı halledip, kendime güzel bir kahvaltı hazırlamış bunu yaparken de bahçedeki havuzu temizleyen adamları izlemiştim bir süre, ardından film izleyerek yaptığım şeyleri afiyetle yemiş, kafamı dağıtıp aklımda dönüp duran vesveselerin kanatlarına bir süreliğine zinciri vurabilmeyi başarmıştım.

Tâ ki, Jisoo'dan gelen aramaya kadar. Uzun zamandır beraber alışveriş yapmadığımızı, hatta uzun zamandır okul dışında herhangi bir yerde takılmadığımızı yüzüme vurup, duygu sömürüsü yapmaya başladığında çenesini çekmek istemediğimden dolayı birkaç saatliğine onunla takılmayı kabul etmiştim. Şu an şehrin göbeğindeki alışveriş merkezinde 'çıkar o cüzdanı ben pahalıyım' diye bağıran bir mağazadaydık beraber. Ailemin durumu ve meslekleri gayet iyi olmasına rağmen hiçbir zaman marka takıntım olmamıştı, yanımda param olmasına rağmen ruhumdaki etiklik seviyesi eksilerde olduğundan dolayı basit bir denklemle karşımdaki etiketlerle bakışmama neden oluyordu.

"Raflarla değil, fiyatlarla bakışıyorum Jisoo." diyerek düşüncelerimi özetlediğimde güldü, ama kahkaha atmamıştı; basit bir histerik gülüş olduğunu söyleyebilirdim. Havanın gittikçe ısınmaya başlaması beni biraz korkutuyordu, çünkü bir buçuk-iki ay sonra yeni yıla girecektik ve şu an etekle dolaşabiliyorduk. Kore gibi bir yerde bu imkansız olsa bile şu an içinde bulunduğumuz durumun imkansızdan farkı yoktu. Elbette eteğin altında kalın ten rengimizle uyumlu taytlarımız vardı ama bunlar derimize yapışıp kelimenin tam anlamıyla fazlalık gibi hissettiriyordu. Dürüst olmak gerekirse bu pekte umrumda değildi bu, ama yine de bu döngünün tam merkezinde olduğumuzdan dolayı zihnimden kesip atmak imkansızdı.

"Ruhunun fakir olması beni cidden ilgilendirmiyor. Sepet bile almamışsın, bir şey almayacak mısın?" Saçlarımı geriye attım ve sıcaktan kuruyan dudaklarımı ıslattım. Ona kesin bir karar vermeden bir şey söylemek pek akıl kârı değildi. Bu nedenle biraz etrafımı süzüp kıymetli paramı nerede öldürebileceğimi düşünedurdum. Ardından gözüme cam şişeler takıldı, sanırım sezon yenilenmişti. Çünkü bu reyona normalden daha çok özen gösterilmişti. "Parfüm almak istiyorum aslında, sonra da waffle yiyelim mi? Canım tatlı çekti."

a century of lonelinessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin