20: friend advice

1.6K 223 125
                                    


"Dün asetonum bitmiş, oje sürerken fark ettim. Tam sağ elim bitmişti, aseton olmadığı için kurumadan sildim ojeyi. Çok üzüldüm ama simlilerdi, cidden hoş duruyorlardı." Jungkook ile beraber uyumamızın üzerinden tamı tamına iki koca gün geçmişti. Her yatağıma girdiğimde aklımdan çıkmadığından dolayı son iki gün boyunca hep salondaki koltuklarda yatmıştım. Ancak bu onu düşünmememe engel olamamıştı işte, burası benim odamdı ve gün içinde eninde sonunda girmek zorundaydım buraya. Sadece bu da yoktu ki, girdiği her yerde bir yaşanmışlık izi bırakıyordu ve ben işin sonunda onu düşünmekten alı koyamıyordum kendimi.

Geçtiğimiz iki günde hızlı bir iyileşme gösterdiğimden dolayı Jisoo bugün bize gelmişti, klasik kızlar gecemizi yapacak
-yani dedikodunun dibine vuracak- daha sonra da küçücük yatakta birbirimizi tekmeleye tekmeleye uyuyacaktık.

"Sohbetine doyum olmuyor cidden ama sana şimdi söyleyeceğim şeye karşı bir tepki vereceğine eminim." İçime kamçılanan sessizliği söküp atıp bir anda bülbül gibi şakımak elbette imkansızdı benim için. Hatta o konuşurken ben genelde düşünüyordum ve aklımın beni hapsettiği labirentten bir çıkış yolu değil de, bir güneş ışığı bulmaya çalışıyordum.

Durgun bir gülümseme kondurdum yüzüme. "Ne söyleyecekmişsin acaba?"

"Taehyung, bana çıkma teklifi etti. İnanabiliyor musun? Ne diyeceğimi bilemedim o anda, benim yanımda öyle farklı birisi ki daha oturaklı, daha durgun. Ona hayran kalmamak elde değil."

Kaşlarım çatıldı. "Peki sen kabul ettin mi?"

Eğer kabul etmişse Jungkook ile haklı olarak daha fazla bir araya gelmiş olacaktık. Bir metre yakınıma girdiğinde zaten kafamda kırmızı ışıklarla beraber kulak patlatıcı sirenler çalmaya başlıyordu ve şimdi... olacakları düşünemiyordum bile.

"Ona düşünmek istediğimi söyledim. Sana da sormak istedim aslında... Ama sen fazla meşgul duruyorsun, bir sorun mu var?"

Daha fazla tutamadım kendimi. "Aslında," Derin ve sıkıntılı bir nefes verdim. Bu hareketim bile cevaplamıştı aslında sorusunu.

Kaşları çatıldı. Neler düşündüğünü bilmek istiyordum. "Sorun ne? Jungkook mu?"

"Sen bile ben konuşmadan anlayabildin. Bu kadar mı belli ediyorum, cidden kafam almıyor."

"Her ikinizde aranızda bir şeyler olduğunu belli ediyorsunuz. Şu an aramızda Tzuyu'nin olmama sebebi de bu zaten." Kalbim pişmanlıkla tekledi. Nedenini bilemediğim bir şekilde.

"Aramızda bir şey yok ki, sorun bu işte. Beni çözmeye çalışıyor, ona neden böyle davrandığımı anlamaya çalışıyor ama ben bile bilmiyorum bunu. Sadece aptal bir şekilde aptal bir nedenden dolayı ona böyle davranmam bana da çocukça geliyor, ciddi anlamda kafamı patlatmak istiyorum."

Elini omzuma koyarak destek verdi bana. "Hala etkisindesin."

"Neyin?"

"2018'in."

"Yaşanan olaydan ibretlik almadığımı inkar edemem, Jisoo. Ama sence de Jungkook ve benim aramdaki ilişki sevgi ilişkisinden oldukça uzak değil mi?"

"Değil bence. Kafanda olayları değiştirmeye çalışıyor olsan bile, ondan etkileniyorsun. Herkesin sonu onun gibi olmak zorunda değil. Mutlu da olabiliriz, yanlış mıyım?"

Onun sonu.

Ben bir şey demedim, o devam etti.

"Kendini mutsuz eden sensin. Tüm ipleri her zaman elinde tutamazsın, elini biraz gevşetmelisin. Gereksiz olanlar zaten kaçıp gidecektir."

a century of lonelinessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin