29: addicted to the moon

1.6K 175 104
                                    


Tove Lo, Crave

Tove Lo, Crave

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ben.

Henüz yalnızca rüyasında Jungkook'u görüp sanki sonradan olacakları hissedermişçesine korkan bir ben ve o gece hissettiği korkularını yaşayan fakat korkularından bir şey öğrenmekten kaçınan bir ben, yani iki ben.

Neredeyse hiç değişmeyen bazı hislerden ama değişmeye başlamış tepkilerimizden ötürü kaçtığım gerçeklik benim ulaşmaya çalıştığım, ancak bir o kadar da kaçındığım sonuca beni her saniye uzaklaştırıyordu. Belli başlı nedenler onun kollarına atılmam için bana alan sağlarken, aynı şekilde bazı faktörler de kaçınmamı sağlıyordu.

Ve ben, korkağın tekiydim.

Hem kendini hem de sevdiği adamı bile isteye kıran birisine başka ne denebilirdi ki?

Aptal ve korkak.

Kafamı bu konuya yorduğum her an kendime yeni yeni sıfatlar eklemeye devam edeceğimin bilincindeydim ve yine bazı şeyleri bile bile o şeyleri yapmaktan kendimi alıkoyamıyordum.
Bu çok klasikti, hem de çok. Göğüs kafesimde bir yumru vardı ve nefes aldığım her an daha da sıkılaşıyordu, bir süre sonra dik durmamı bile engelleyen bu şeyi es geçmek veya görmezden gelmek beni artık çok zorluyordu. Sanki onu hissediyordum, sanki benden çok onun dertli olduğunu hissediyordum ve bu dünyada benden daha kötü halde birisi ya da bir şey olduğu için seviniyordum. Eğer o yumru bir gün çözülürse en mutsuz ben olacaktım, belki de öyleydim bile. Ancak kendimi bu denli hor görmek istemeyen dürtülerim benden bir parça olan o yumruyu kötüleyip duruyordu.

Ve acınasıdıydı ki, o yumru olarak bahsedip, hislerinden ötürü kötüleyip durduğum şey benim kalbimdi.

Durup düşündüğüm, bir sonuç aramaya çalıştığım hatta o sonucu bazen nefret çıtasına ilerlettiğim kendimle olan bu amansız yarışta artık bir çıkış yolu bulmak benim için çok zordu. Aslında bakılırsa, son zamanlarda benim için bir çıkış yolu bulmanın ne denli zor olduğu her daim dilimin ucundaydı fakat şimdinin onunla tanışmadan önceki benin durumundan çok daha karmaşık olduğunun farkındaydım ve en azından bunu düşünebilme hakkına sahip olduğumu düşünüyordum kendimce.

Çevremdeki herkes çok mutluyken, benim tek farkımın daha dürüst bir iç ses ve çetrefilli bir geçmiş olduğu için kendimi bu siyaha boğduğumun da farkındaydım.

Fakat sorun tam da buydu.

Her şeyin farkındaydım ama hiçbir şeyi çözemiyordum.

a century of lonelinessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin