Senden utanıyorum 20. Bölüm

1.6K 122 301
                                    


Ara yorumları unutmayın♥

Multi medyayı çok güzel bir müzik var. Onu açıp okursanız çok sevinirim. Herkese keyifli okumalar.🥰

Beni koyup koyup gitme, n'oIursun durduğun yerde dur, kendini martıIarIa bir tutma, senin kanatIarın yok düşersin yoruIursun beni koyup koyup gitme, n'oIursun.


Atilla İlhan

Cemre'nin ağzından...

Nasıl başlayayım söze bilmiyorum hep zorlanırım şu ilk cümlelerde. Öncelikle bil ki, yokluğunda çok üşüdüm. İçim titredi bazen. Sevmeye kıyamadığın saçlarım artık omzumda, kısaldılar.
Öptüğün gözlerim şimdi hep buğulu.
O gülümseyen kadının kirpikleri her daim ıslak. Dizlerim yaralı, hayallerim suda, umutları yarım, kalbim kırık.
Bir kadın ne kadar sevebilirse o kadar sevmiştim oysa seni.

Ah ne aptalım, defalarca ittin beni, defalarca geldim sana.
Fakat isterim ki bir gün kızını da böyle üzsünler, tıpkı senin gibi bir hatası olsun. Ama hep benim gibi de kalmasın. O kız toparlanabilsin.
Yani umarım. Aklına benim geleceğim kadar acı çeksin, sonrasında hatırla beni sızlasın için. Ama biliyorsun, bir kızın olup acı çektiğinde aklına gelirsem çok geç olur...
Bundan Asırlar önce kendini mazide,
bırakmış gibiyim. Papatyalar ekmiştim gittiğin yollara geldiğinde baharı getirirsin diye.

O olmasada olur hayat..
Ama eksik..Ama aciz..Ama kırık..Ama yıkık.. Bu Şehir sen varsın diye bahar açmıştı. Ben nerden bilebilirdim beni öldürdüğünü. Gittiğim yol neresi bilinmez korkular var önümde korkular her an çığ gibi düşücek diye ömrüme.. Papatyalar solarken ömrümde sis gibi hayatımda
neler yaşanır bilinmez.

Ve Bir gün Denizin maviliğin de kaybolmak istiyorum. Zarif bir gönüle savrulmak istiyorum. Kırgınlıklarımı yorgunluklarımı arkada bırakıp gitmek istiyorum bu şehirden.
Gecenin ilerleyen saatlerinde gecemi aydınlatan bir Ay gibi gülüşlerin.
Seni izlemek sahilin dalgasını izlemek gibi huzur sokağın da kaybolmak gibi.
Bu sıralar kendimi bulamıyorum
Biraz sen varsın biraz ben.

Yani denizin maviliğin de kaybolmuş gibiyim. Ağustos böceğinin sesleri eşliğinde kelimeler dans ediyordu Naif yüreğim de. Zarif bir gönlüm de sabır ile dua ile şükür ile bekliyorum seni..

Odamdaki pencereden dışarıyı izliyordum. Öğlen o kadar şey gelmişti ki başımıza. Mert koştuğu için nefes nefese kalmıştı. Sonra nefesini düzene sokup bana bakarak, Cellat biriyle konuşuyormuş o da ağaçların arkasında onu dinlemiş ve Cellat her kiminle konuşuyorsa birden sinirlenmiş ve bağırarak o adamı deposuna gelmesini istemiş. Bizde okuldan sonra onu takip edecektik. Tehlikeli işlerle uğraşıyordum. Arkadaşlarımı da arkamdan sürüklüyordum, ya benim yüzümden onlarında başı belaya girerse. Bir yanım en azından gerçekleri öğreneceksin dese de diğer yanım onları bu oyuna dahil etmeye hakım yok diyordu.

Ne yapacağıma nasıl hareket edeceğime dahil hiçbir fikrim yoktu. Keşke yanımda bana yol gösteren biri olsaydı. Tek başıma bu hayatın içinde debelenip duruyordum. Elimi uzatıyordum ama kimse elimden tutup beni bu düşüncelerimin içinden çekip çıkaramıyordu.

Pencerenin yanından ayrıldım ve makyaj masama doğru ilerledim. Makyaj masamın çekmecesini açtım içinde ki uyku ilacımı çıkardım. Babam ve Barlas bu ilacı içtiğim için bana o kadar çok kızmışlardı ki, sonra ilacı alıp çöpe atılar. Bende onlardan gizli eczaneden alıp saklıyordum. Reçetesiz satmazlardı ama ben ilacı almak için onlara rüşvet teklif ediyordum. Bazıları kabul etmezdi. Bazıları da para için ilacı bana veriyorlardı. kafamdaki bin bir soruyu düşünmek istemediğim, için bende bu ilacı içiyordum.

CELLAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin