Ara yorumları unutmayın♥
Multi medyada Aslı Demirer ve Gökan Türkmen çok güzel bir şarkısı var "Korkak" onu açıp okursanız çok sevinirim. Evet kahveleriniz de hazırsa buyurun efendim herkese keyifli okumalar.🥰
Ben sana hep üşüyordum, Çünkü kıştım. Nakıştım, bakıştım... İnkar etmiyorum da bunu.. Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.. Ve lütfen inkar etme Sana en çok, ben yakıştım.
Özdemir asaf
Cemre'nin ağzından...
Beni hiç merak ettin mi, acaba nasıl diye sormak istedin mi kimseye, ne yediğimi ne içtiğimi nasıl yaşadığımı düşündün mü. Bunları sana neden söylemek istiyorum bilmiyorum, biz seninle çok şey yaşadık, biz seninle bir süre için aynı hayatı yaşadık.
Bunu bana yazdıran şey ne gerçekten bilmiyorum. Özledim diyeceğim, umurunda olmayacak, demiyorum o yüzden. Neyse, uzatmayacağım dilerim iyisindir, dilerim her şey yoluna girer.Ama eğer aklına gelirsem lütfen, beni anlamak, nasıl olduğumu anlamak için, göğsüne bir bıçak geçir ve kalbine elini bastır. Geçti geçecek.. Her şeyden, herkesten, kim var kim yoksa yanıbaşındaki insanlardan gitmeyi çok istedin değil mi? Belki de en çok kendinden.
Uykuların yarım, nefesin kesik.
Hayatında yolunda giden şeyler,
yok denecek kadar az kim bilir.
Zira gidenler çoktan gitti öyle mi ?
Her giden de hayatından bir parçanı söküp götürdü yanında. Sonra aynalar en azılı düşmanın oluverdi.Hangi ayna insanın kalbini gösterirdi ki? Bizim büyük savaşımız bu işte, iyileşmeyi istemiyoruz, kanayacağını bile bile yaralarını kaşıyan insanlarız. Söyleyeceğim şeyler kuyuya düşmüş bir adamın söyleyecekleri kadar ama unutma bir gün seninde o düştüğün kuyuya birisi bir ip uzatacak ve sen kara kışın ardından baharı, o karanlığın ardından yeniden güneşi göreceksin Allah'ın izniyle..
Şimdi gözlerini kapat ve bir şehir düşün, içinde yaşıyorsun ama orada değilsin. Orada yaşayan sen değilsin.
Binlerce arsız kalabalığın yüzsüz misafirlerini ağırlamaktan tükenip,
kalbinin tam ortasına kurduğun bir şehir asıl yaşadığın yer. Kalbinin şehri bu. Aynı sokaklarını, aynı duygularla ezbere yürüdüğün her yolu yorgun.
Nasıl tanıdık değil mi ?Nasıl sen kokuyor her umut,her acı..
Gündüzün ellerinde çiçekleriyle seni beklerken, sen gecelere asıyorsun uykularını.. Uyku tutmaz yastıklarına binbir kılıf giydirip, bilmem kaçıncı yeminlerini ederek saklanıyorsun karanlıkta.. Dilinde küstüklerinle,kalbinde konuşuyorsun saatlerce. Duyan yok biliyorsun,duysa da önemi yok diyorsun zaten.
Sözlerde kalan kurmaca işlere hep aldanışlığımız.Verdiği sözü tutar sandıklarımızla,bir hayale sarılır gibi aynıymış sarılışımız.. Yalanlarla asıl kendimizi sarıp sarmalamışız.. Böyle oluyormuş meğer, yavaş yavaş,göz göre göre yoruluyormuş insan.. Bir gün,bir akşam üzeri ansızın değil..
İnsan ansızın yorulmazmış hiç..Aklımın içinden geçen bin bir düşünce. Buraya gelmekle hata etmiştim hemde çok büyük bir hata. Neden onları dinleyip gelmiştim ki? Geldim de ne oldu bir sözüyle beni yine paramparça etmeyi başarmıştı. Ne kadar da aptal bir insandım ben beni o kadar aşağılamasına, hakaret etmesine rağmen yine onun için endişelenmiş gelmiştim. O bunların hiçbirini hak etmiyordu en önemlisi de ona olan sevgimi. Hele beni aşağılamasına, hor görmesine asla izin veremezdim. Birden aklımın için de sesler dolanmaya başladı. Bu sesler Cellat'a aitti.
![](https://img.wattpad.com/cover/147415358-288-k358171.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CELLAT
Ficção AdolescenteOnun yanında ağlamamak için kendimle adeta savaş veriyordum. Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyordu? Hâlâ nasıl beni üzebiliyordu?! Mavi gözlerimi onun siyah kendisi gibi karanlık gözlerine baktım. "Bunu bana niye yaptın ya... hiç mi merak etmedin ard...