13

1.1K 49 2
                                    

Medya: Eda & Ali Süvari

"Bu Kadarız" isimli diğer kitabıma da peofilimden ulaşabilirsiniz. :)

Oy verip yorum yapmayı unutmayın! ❤️

Fındık Ocak

27 Haziran.

Doğum günümde ofiste olup çalışmak kadar moral bozucu bir şey olamazdı.

Yetiştirmemiz gereken projeler olduğu için ekipçe sıkı bir şekilde çalışıyorduk.

Dün gece, saat on ikiyi geçtiği andan itibaren arayan ve mesaj atan çok kişi olmuştu ve bu gerçekten beni çok mutlu etmişti. Sevildiğimi hissetmiştim.

Doğum günümü çalışıyor olarak geçirmek dışında canımı sıkan bir diğer detaysa Asaf'ın hiçbir şekilde doğum günümü kutlamamasıydı. Aramasını, en azından bir mesaj atmasını beklemiştim ama günü yarılamamıza rağmen ne gelen vardı ne giden. Vakti olmamıştır diye düşünmek istesem de gerçekçi yanım dört kelimelik bir mesaj yazacak vaktinin olmamasını mantıklı bulmuyordu.

"İyi ki doğdun Fındık!"

Klasik doğum günü şarkısını söyleyerek üç kişi çalıştığımız odanın kapısından giren iş arkadaşlarıma gülümseyerek baktım. En önde elinde pastayla coşkulu bir şekilde masama doğru gelen Eda abla vardı.

"Ya, çok teşekkür ederim." Diyerek ayağa kalkmış, Eda ablanın yanına gelerek pastanın üzerine diktikleri mumları üflemiştim.

Bu işin kimin başının altından çıktığını düşünmeye bile gerek yoktu, Eda ablanın sırıtan yüzü her şeyi açıklıyordu zaten.

Pastayı kesmeleri için birilerine emanet ederken "İyi ki doğdun!" diyerek coşkuyla bana sarıldı ve cümlesini kulağıma fısıldayarak tamamladı. "Elticiğim."   

"Bu gidişle o dediğin biraz zor canım ya, mesaj bile atmadı." Dedim Eda abladan ayrılırken. Onun gülüşünü yok sayarak bu sefer de Ali abiye sarılmıştım.

"Nice mutlu yılların olsun güzelim."

Pastanın dilimlenip dağıtılmasıyla herkes bir kenara çekilmiş, sohbet eşliğinde pastalarımızı yemeye başlamıştık.

"Fındık Ocak."

Elindeki çiçek buketiyle ismimi söyleyerek içeri giren görevliyi doğum günüm olduğu için kimse garipsemese de iş yerime çiçek gönderenin kim olabileceğini tahmin edemediğim için şaşkınlıkla yanına ulaşmış, çiçeğimi teslim almıştım.

Çiçeğin üstünde bir not vardı.

"Hayatımı yaşamaya değer kıldığın için sana ne kadar teşekkür etsem az. Varlığına şükretmeme sebep olduğun nice musmutlu yaşlara. İyi ki doğdun. -Asaf Süvari"

Okuduğum her kelimede yüzümde genişleyen gülümsemeyle birlikte gözümü nottan çekip çiçeklere bakmıştım.

"Turuncu ve sarı lilyum." Diyerek açıklama yapan Ali abinin sesini duyduğumda bakışlarımı ona çevirdim ve yüzündeki manalı tebessümden bu çiçeklerin geleceğini bildiğini anladım.

Ali abi biliyorsa, Eda ablanın bilmiyor olma ihtimali yoktu.

Bakışlarım bu kez onu bulduğunda sırıtarak bana baktığını görmüştüm. Az önceki isyanımın onu ne kadar eğlendirdiğini tahmin etmek zor değildi.

Pastasını yiyen beni tebrik edip ofisten ayrılırken Eda abla ve Ali abi de son kez samimi dileklerde bulunup çıkışta mahalleye geleceklerini, eve birlikte dönebileceğimizi söyledikten sonra kendi ofislerine geçmişlerdi.

FINDIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin