9-CENAH-I HİMAYE

456 40 30
                                    

🤍

🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🤍

Yere serdiğim seccadeye sarılmıştım resmen. Tam her şeyi yoluna koydum derken ayağımın takıldığı en ufak şey beni tepe taklak ediyordu.

Dünya'nın Darul İmtihan olduğunu bilmeme rağmen hem de! Her seferinde nasıl daha çok kırılmayı başarıyordum?

Kadınların gitmesinin ardından anneme dahi hiçbir şey demeden odama çekilmiştim. Kapım kilitli perdem ise sonuna kadar çekildmitşi.

Kendimi kendimle değil bu aciz ruhu ve ona ev sahipliği yapan bu aciz cesedi, Rabbiyle baş baka bırakmam gerekiyordu. Çünkü her elimi uzattığım dal öylesine çatırdıyordu ki; tutsam dal kırılacak, bıraksam düşecektim.

Ama tek bir dal vardı ki o ne çatırdar ne de kırılırdı. O yüzden secdeye kapanmış ağlıyordum, çünkü beni Rabbimden gayrısı anlayamazdı.

Acz içerisinde "Rabbim, ben günahkarım, imtihanlarına layıkıyla sabredemem. Ben acizim, ibadetlerimi sana layık olarak eda edemem ama senden başka gidecek kapım da yok.

Sen, günahkarların da, acizlerin de, gönlü kırıkların da Rabbisin. Başıma gelen musibetlere isyan etmekten sana sığınırım. Gönül kırıklığım sana değil, kullarınadır.

Rabbim beni nefsimin eline bırakma, beni şeytana yoldaş etme, imtihanlarına sabretme gücü ver, gönlüme İnşirah ferahlığı ihsan eyle.

Rabbim bu aciz ve sefil, karanlıklar içerisinde kalan günahkar kuluna yardım eyle. Ey bana türlü türlü nimetler verip azıyla imtihan eden Rabbım! Ruhumu ve bedenimi karanlıklardan aydınlıklara çıkar, bana afiyet ihsan eyle.

Ey gönlü kırıkların da Rabbi olan Allahım, bizlerin dualarını kabul eyle günahlarımızı af eyle, bizi huzuruna layık eyle, evvelce ana-babamızı sonra bütün Ümmet-i Muhammed'i sana layık kul eyle. Amin." dedim ve secdeden doğruldum.

Nasıl çözeceğim bu sorunu diye düşünürken seccademi katlayıp yerine astım ve telefonumu alarak saate baktım. Yarım saate yatsı ezanı okunacaktı ama sanki çok kısa bir zaman geçmiş gibi hissediyordum.

Demek insanın ne çok ihtiyacı vardı Rabbiyle konuşmaya. İnsan sevdiğiyle dertleşirdi çünkü sevmediğiyle tek kelam dahi etmezdi dili.

Aşk dediğimiz şey, sevgi dediğimiz şey aslında buydu. Sadece aşk sevgi değil etrafımızdaki her bir zerrede her bir kürrede bir esmanın tecellisi vardı sadece insan çok unutkandı.

Belki de o yüzden Rabbimiz Kelamullah'da defalarca kez "Akletmez misiniz?" diye soruyor, ikazda bulunuyordu bize. Bu yüzdendir ki isyan etmekten çok korkuyordum.

Rabbim sormaz mıydı "Ey kulum sana verdiğim nimetlere tam olmasa da aklına geldikçe şükrettin de neden sana verdiğim imtihanlara 'Elhamdülillah' demedin." diye? Sorardı tabi. Peki ben ne derdim o zaman. Gülü seven dikenine katlanmaz mıydı?

BEN ASİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin