🤍🤍
Safi bir yorgunluk vardı üzerimde, her şey ağır gelmeye başlardı zaten böyle günlerde. Onca kalabalık ve gürültünün arasında çırpınıp dururdun ama kimse fark etmezdi içindeki zemheriyi. Soğuktan yanıyordu bu sefer içim.
Nikah çoktan kıyılmış herkes mutlulukla gülerek taze çifti masasında kutlamaya gidiyordu. Bunlardan biri de bendim. Kurduğum hayallerin mezarına ilk toprağı atmaya gidiyordum ve attığım her adım kalbimdeki yükü arttırmaktan başka bir işe yaramıyordu.
Sanki yürüdüğüm yol üç adımlık değil üç asırlıktı. Onların mutluluğunu kutlamak gecenin en zor kısmıydı benim açımdan. Sevdiğim adamın sevdiği kadın ha? Nasıl da hoş geliyor kulağa değil mi?
Adımlarım bir bir onlara ilerlerken kendi kendime fısıldadım.
Her şey yolunda Asiye. Gülümse Asiye. Canının acısından ölsen dahi mutluymuş gibi yap Asiye. Duygularını kimseye gösterme Asiye. Her şeye rağmen yaşayabildiğin kadar yaşa Asiye.
Kafamın içinde tonlarca ağırlığı olan düşüncelerimle, yerden zar zor kaldırdığım ayaklarımla onların yanına vardığımda dilim damağım kurudu sanki.
Paçavra gibi oradan oraya savurduğum duygularımı tekrardan göz ardı ederek gülümsedim ve mutluluktan gözeri parlayan Hakan'a baktım. Benim geldiğimi görünce ikisi birden az önce onları tebrik etmeye gelen diğer davetliden gözünü alarak bana döndüler.
Bir bakış ancak bu kadar ağır olabilirdi! Hakan mutlulukla bana baktı ve yanında merakla gözlerini üzerime dikmiş olan beni daha önce hiç görmediği için tanımayan karsısının beline elini koydu ve "Hayatım bahsettiğim kuzenim Asiye. Hatırladın mı?" dedi.
Bu biraz acıtmıştı. Sadece kuzeni Asiye olmak istememiştim ki ben onun için! Ne ben onun için kuzeni Asiye olmuştum ne de o benim için Hakan ağabey! Hiçbir zaman ağabeyim olmamıştı o benim. Hep Hakan'dı.
Ama artık 'Hakan Ağabey' olacaktı bu da onun en net kanıtı olarak kafama kazınıyordu. Sadece kuzeni olan Asiye olacaktım bundan sonra. Olması gerektiği gibi olacaktı her şey artık, ne bir eksik ne bir fazla.
Daha önce gelinle tanışma fırsatım olmamıştı çünkü onların ilişkileri sırasında hiç hastaneden çıkma şansım olmamıştı. Hatta onların bazı merasimleri yapılırken ben hastanede sürekli olan kalp sızımla baş etmeye uğraşıyordum.
Hatırladığım anı kalbimin kırılmasına yol açsa da hiç bozmayarak geline baktım ve samimi olduğunu umduğum bir gülümsemeyle "Sizin adınıza çok mutlu oldum. Rabbim mutluluğunuzu, muhabbetinizi daim etsin, hep böyle mutlu kalın inşallah." dedim.
Tuğba çok içten bir gülümsemeyle "Allah razı olsun. Çok teşekkür ederiz." dedikten sonra "Tanıştığımıza çok memnun oldum Asiye." dedi ve sarılmak için hamle yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN ASİYE
RomanceKaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken "Abla bu ne?" diyebildim sadece. Meryem abla ise yüzünde küçük bir tebessümle "Aç içini anlarsın. Ömer "Evlenme teklifi ettim ama yüzük alamadım içimde kaldı, bunu bari son anda yetiştir." dedi. Ben de getirdim...