🤍
🤍Üzerimde her zaman giymek istediğim gibi bir Çarşaf-ı Şerif vardı. Fakat normalin aksine rengi bembeyazdı. Bakışlarımı önüme çevirdim. İki adım önümde beyazlar içerisinde duran bir adam vardı. Ne kadar uğraşsam da adamın yalnızca sırtını görüyordum.
Yanına varmak için adım atmaya çalıştığımda esen rüzgarda dalgalanan Çarşaf-ı Şerif'imi kaldırdım ve yerdeki kumlara baktım.
Yabancı değildim burada bulunan toprağa. Hızlıca iki adım attım ve önümdeki adama yetişmeye çalıştım. Ben adım attıkça adam kaçıyordu. Yetişmek için birkaç adım daha attım ama hala yetişemiyordum.
Kalan son gücümle koşarak elimi uzattım. Parmak uçlarımla ürkekçe koluna dokunduğum anda adam tebessüm ederek yüzünü döndü. Ardından elimi yakalayıp parmaklarının arasına hapsetti.
"Yavrum, dikkat et lütfen! Doktor hızlı yürümemeni söyledi biliyorsun!" diyerek beni hafif azarlayıcı bir tonda uyardı.
Şaşkınca adamın suratına bakakaldım. Ama o gülümseyerek yavaş adımlarla sanki incinmemden korkar gibi toprak yolları olan kalabalık sokaklarda beni ilerletmeye devam etti.
Ben ise kendimi çok sağlıklı hissediyordum çünkü o kadar yürümeme rağmen nefes nefese bile kalmıştım. Bir yandan yürürken bir yandan da tüm yol üzerinde neşe ile koşuşarak oyun oynayan çocukların arasından gülümseyerek huzur dolu sokaklarda etrafımıza bakınarak ilerlemeye devam ediyordum.
Yanımdaki adam karşısına çıkan herkese gülümseyerek selam veriyordu ve karşısındakiler de aynı şekilde selamını alıyordu. Sanki herkes kardeşti ve saf bir samimiyet ile herkes şen şakrak sokaklarda geziniyordu, her yerde bayram havası esiyordu.
Bir yere ulaşmaya çalışıyorduk sanki. Sanki kavuşmak için hasretle yanıp tutuştuğumuz bir vuslata ilerliyorduk ama yol bir türlü bitmek bilmiyordu. Sonunda varmamız gereken yere varmış gibi küçük kerpiç evlerin arasından geçtik ve kocaman bir alana vardık.
Kocaman alanın içerisinde de aşırı derecede bir kalabalık vardı. Ben ise kulağıma dolan kuş cıvıltıları ve çocuk sesleri eşliğinde şaşkınlıkla etrafıma baktım.
İşte tam o anda gözümü alan bir ışık belirdi. Elimi gözüme siper ederek gözümü tam karşıma diktim ve hayretle bakakaldım.
Gözlerimden sevinç dolu yaşlar süzülüyordu peşi sıra. Yanımdaki adamla sevincimi paylaşmak için hemen döndüm. Sakalları arasından ışıl ışıl ve guru dolu olan gülümsemesini gördüm. Elimi elinin arasından çekip ileri doğru hızla adımlamaya başladım ve gözlerimden akan yaşlarla "Şükürler olsun!" diye defalarca tekrarlayarak etrafımda döndüm.
Gördüklerime inanmakta güçlük çekerken ellerimi yüzümde gezdirdüm ve tekrar tekrar karşıma baktım en sonunda ise gerçek oluğun kanaat getirip "AKSA!" diye bağırdım heyecanla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN ASİYE
RomanceKaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken "Abla bu ne?" diyebildim sadece. Meryem abla ise yüzünde küçük bir tebessümle "Aç içini anlarsın. Ömer "Evlenme teklifi ettim ama yüzük alamadım içimde kaldı, bunu bari son anda yetiştir." dedi. Ben de getirdim...