Lara ve Enes barışalı neredeyse bir hafta geçmişti. Bir hafta boyunca Lara'yla Eflin moda tasarımı üzerine çalışmış, Enes hastanede nöbetlerine devam etmiş, Doğuş ve Ayaz ise Marken'den gelen evraklar ve okulla ilgili derslerle ilgilenmişti.
Ben sadece bahçeye bir sürü farklı çeşit çiçek ekmekle meşgul olmuştum. Odamın kapısından çıkınca hemen karşı tarafta duran çiçekler bana göre görsel şölen gibiydi.Bahçenin arka tarafında da bir sürü güller vardı ama ben kendi tarafıma farklı renkte güller ekmiştim. Uygun bir yere de Eflin'le beraber minik bir sümbül ağacı tohumu ekmiştik. Aslında sürekli çiçeklerle uğraşma sebebim, hayatımdaki kaçınılmaz sonları unutmak içindi. Gündüz unutsam da gece yatağa girdikten sonra, gündüz pusuya yatmış olan bütün düşüncelerim tekrardan üstüme çöküyorlardı.
Ölme düşüncesi... En çok da bu beni içine hapsediyordu. Bu bir hafta boyunca Enes tedavisi için birkaç tane yöntem sunmuştu. Bunun için de Marken'deki arkadaşlarından birkaç malzeme kargolatmalarını istediğini söylemişti. Malzemeler gelince bahsettiği yöntemi deneyecektik. Bahçenin kenarındaki koltuklara oturmuş, siyah kupadaki ıhlamuru içiyordum. Bugün evde akşam yemeği için çok hummalı bir çalışma vardı. Akşam saatlerinde Lara'nın daveti üzerine markası için anlaştığı birkaç ortağı gelecekti.
Ihlamurdan son yudumu da aldıktan sonra yardım etmek için mutfağa girdim. Eflin yaptığı tatlıya son dokunuşlarını katıyordu. "Ne tatlısı yaptın?"
Genişçe gülümsedi. "Islak kek! Güzel görünüyor mu?"
Süslemesi ve sunumu oldukça özenli duruyordu.
"Bayıldım, enfes duruyor ama akşam yemeği için neler yapacağız?"Gözüyle fırını işaret etti. Fırına eğilince dudaklarım genişçe kıvrıldı. Fırında patatesli tavuk yapmışlardı. Ocaktaki yemeğe baktığımda çorba olduğunu gördüm. Üzeri kabuk tuttuğu için biraz karıştırdıktan sonra masaya baktım. Daha kurulmamıştı. "Misafirler ne zaman gelecek?"
"Yarım saate burada olurlar. Sofrayı kuralım istersen."Başımı sallayıp tabakların olduğu dolap kapağını açtım. Bir haftalık süreç boyunca herşeyin yerini öğrenmiştim. Herkese yetecek kadar tabak, çatal, kaşık çıkarıp mutfaktaki ahşap masaya özenle yerleştirdim.
Lara mutfağa girdiğinde heyecanı her halinden belli oluyordu. Gözlerim üzerinde gezindiğinde oldukça şık giyindiğini fark ettim. Altında siyah düz bir pantolon onun altında beyaz babetleri, üzerinde ise v yaka uzun kollu siyah bir üst vardı.Sevinçten kıkırdayarak, "Herşey hazır değil mi? On dakikaya burada olurlar. Ay resmen kaç aydır bu anı bekliyorum!" dedi.
Yanına gittim. "Merak etme. Eflin harika işler çıkartmış." Eflin gurula kaşlarını kaldırarak çorba kaselerini masadaki porselen tabakların üzerine yerleştirdi. Kapı çalınca Lara heyecanla yerinde sıçradı.
Misafirlerinin geldiğini sanarak kapıyı heyecanla açınca Enes'in geldiğini gördü. Anlık bir hüsrana uğrasa da kendini hemen toparlayarak Enes'e kocaman sarıldı. Ayaz ve Doğuş da merdivenlerden aşağı inip giriş bölümüne geldiler.
Biz tam Enes'i karşılarken tekrardan kapı zili çaldı. İşte bu sefer Lara'nın misafirleri gelmişti.Lara misefirperver bir şekilde "Welcome!" diyerek kapıyı açtı. Hepimiz içeriye giren yirmi yaşlarında bir bayan ve onunla yakın bir yaşta olan adam ile sırayla selamlaştık. Lara araya girerek ikisini de bize tanıttı.
"Gençler bu hanımefendi Maria, yanındaki beyefendi de Andreas. İkisi de kardeş olurlar ve yeni ortaklarım."Andreas ve Maria hepimizle selamlaşınca geriye Eflin kalmıştı. Eflin elini sıkmak için kaldırdığında Andreas onu şaşırtarak elini öptü. Eflin elini nazik olmaya çalışarak geri çekti. Adamın bu hareketinden hoşlanmadığı barizdi.
Gözlerim Doğuş'u bulduğunda onun Eflin'den daha çok rahatsız olduğunu gördüm. Andreas'a dik dik bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL'IN DÖNÜŞÜ
FantasySürekli evde büyütülmüş, dışarı çıkılmasında bile mahsur görülmüş, melez bir kız çocuğu olduğunuzu, mapusta büyümüş gibi bir çocukluk geçirdiğinizi düşünün. Kaç yaşınıza kadar dayanırdınız? Asel kaçmaya karar verdiğinde nasıl bir ütopyaya girdiğinin...