°14°

82 10 3
                                    

ERTESİ AKŞAM
TÖREN GÜNÜ

Dün Büyücü Hera'nın evinden çıktıktan sonra, durumu öğrenen Ayaz'ın babasıyla annesi benim direkt saraya gelmemi istemişlerdi. Saraya geldiğimizde Ayaz beni ikisiyle de tanıştırmıştı. Bahar Hanım ve Meriç Bey bana oldukça sıcak davranmışlardı ve sarayda kalabilmem için üst katttaki özel bir odayı bana ayırtmışlardı.

Ayaz bu sabah yanıma gelip tören saatine kadar odadan çıkmamam gerektiğini söylemişti. Bende sabırla oturup çayımı yudumluyordum. Bütün gün kızlar yanımda olsa da canım dehşet derecede sıkılmıştı. Törene neredeyse iki saat kalmıştı ve heyecandan ölmek üzereydim.

Sahi neydi bu heyecanın adı? Korku mu? Endişe mi? İçinde sevinç olmadığı kesindi ama Eflin, Lara ve Lavin mutlu olmam için bütün gün yanımda olmuşlardı ve istemsizce neşemi yerine getirmişlerdi. Fakat az önce birini getireceklerini söyleyerek beni kısa bir süre saraydaki odamda yalnız bırakmışlardı.

 Fakat az önce birini getireceklerini söyleyerek beni kısa bir süre saraydaki odamda yalnız bırakmışlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kırmızı koltuktan camın önünde, yemyeşil ormanın arkasına gizlenmiş devasa denizi izliyordum. Nayıf dalgalar bir ileri bir geri dans ediyorlardı. Ağaçlar da minik yapraklarını havada süzerek denizin eşsiz dansına eşlik ediyordu. Benim odam sarayın arka tarafına yani denize bakıyordu. Ayaz'ın annesiyle babasına ne kadar teşekkür etsem azdı. Rahat hissedebileyim diye benim için ellerinden geleni yapmışlardı.

Kısa süre sonra büyük kapı çaldı ve yavaşça açıldı. Bütün kızlar giyinmişlerdi ve oldukça şık görünüyorlardı. Daha sonra arkalarında birini fark ettim. İçeri onlar kadar şık olan bir kızı getirmişlerdi. Eflin, "Seni biriyle tanıştıracağız!" dedi. Kız gülümseyerek yanıma geldi. Siyah elbisesinin tüllerinden hafifçe tutarak dizlerini kırdı ve başını saygıyla öne eğdi

"Majesteleri... Ben Hayat Doğanay. Ayaz'ın kız kardeşiyim ve ağabeyimin emriyle sizi bu geceye hazırlamaya geldim!"

Bu haline gülümseyerek utançla başımı eğdim ve bu tatlı kızı selamladım. "Ah beni utandırmayın lütfen..." diyebildim.

Siması Ayaz'ı fazla andırmasa da eşsiz gülüşü tıpkı Ayaz'dan ona geçmişti... Elleriyle saçlarını gösterdi. "Kızıl Konsepte uyum sağlamak için saçlarımı geçici olarak kızıla boyattım!" dedi.

Kaşlarımı ilgiyle kaldırdım ve samimiyetle, "Mükkemel görünüyorsun..." dedim.

Bana sıcak bir gülümseme bahşetti ve koltuğa bıraktığı paketi eline aldı. "Şimdi de sizin mükemmelliğinizi katlama sırası."

Kumaş paketin içinden koyu kırmızı bir elbise çıkardı. Elbisenin güzelliğiyle büyülenmiştim. Hayat neşeli sesiyle devam etti.

"Kabul eder misin bilmiyorum ama, bu annemin babamdan evlilik teklifini aldığı gün giydiği elbise ve onun için oldukça kıymetlidir. Yıllarıdır bunu hazine gibi sakladı. Senin bu gecede giymeni istiyor. Aynı zamanda elbise özel tasarım ve el emeği. Sana çok yakışacağını düşünmüş annem."

KIZIL'IN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin