42

84 13 13
                                    

Nehir'den

Kızlar bu gün okula gelmemişti. Helin, Nil hastalandığı için, zaten Pelin ve Arda izinliydi, Zeynep'i de arıyordum ama açmıyorudu. Bizim çocuklar da Bartu dahil telefonlarını açmıyorudu.

Bu yüzden Bartu işe ara sıra gittiğimiz eve doğru yola çıkmıştım. O sırada telefonum çaldı.

"Alo? Efendim Can?"
"Nehir koş koş!"
"Ne oldu Can? Çiğköften mi bitti ne oldu?"
"Bartu kayıp!"
"Ne?"

Aniden fren yaptığım için arkamdaki araba bana çarpmıştı.

"Lan! İyi misin? Neydi o ses."
"Can kes ve konum at!"

Telefonu yüzüne kapadığımda arabadan inip diğer arabaya bakmaya başladım.

"Kadınmış abi demiştim."
"Pardon?"
"Ne pardon ablacığım trafiğin içine sıçıyorsunuz!"
"Bunu akşamları her boş vaktinde arabasına kız atıp yollarda drift atan bir... Asalak mı söylüyor?"
"Nerden çıkardın drift attığımı abla ya?"
"1 ben senin ablan değilim 2 tekerlerine bakan ve gerizekalı olmayan herkes bunu anlar. Yani senin anlaman imkansız."

Tam bir şey daha söyleyecekken bir ses duymuştum.

"A NEHİR YILDIRIM!"

kadının bağırmasıyla herkes bu tarafa koşarken gözlerimi devirip yamdaki taksi durağımdan bir arabaya atlamıştım. Babamın asistanınını arayıp olayı anlatmıştım.

#

Arabadan indiğimde uçuruma geldiğimizi gördüm. Arabadan inerken taksicinin söylediği şeylerle durdum.

"Kızım... Kendine bir şey yapmayacaksın dimi?"

Gülümsemiştim.

"Yok abi merak etme."

Adam gülümseyip kafasını salladıktan sonra uzaklaşmıştı. Uçurumun ucuna gittiğimde Bartu'nun orda oturduğunu gördüm.

"Bartu?"

Arkasına bakıp gülümsemişti.
"Otursana."

Yanundaki bilgisayarı açıp kucağına almıştı.
"Bu n-"

İşaret parmağıyla beni sustururken videoyu başlatmıştı.

İçinde şu zamana kadar olan tüm fotopraflarımız vardı. Ama bir süre sonra sadece Bartu'nun olduğu fotoğraflar gelmeye başladı ve video bitti.

"Gördün mü Nehir?"
"Neyi?"
"Sensiz ne kadar eksik ve berbat olduğumu."

Cebinden bir kutu çıkartıp açmıştı.
"1000 parçalık bir yapboz düşün. 999 tanesini güzelce ayarladın. Doğru yerlere yerleştirdin. Ama 1 parça kaybolmuş. Yapbozun tamamlanması o 1 parçaya bağlı. O parça bulunmazsa tamamlanamayacak. O yapboz ve tüm emekler boşa gidecek. İşte sen benim hayatımda o kaybolan parça kadar değerlisin. Sen o parçasın. Benim olmazsa olmazımsın. Sen olmadan ben tamamlanamam, ben ben olamam. Şimdi... " diyerek kutuyu bana doğru biraz daha yaklaştırmıştı." Benimle evlenir misin? Benimle evlenip yapbozumu tamamlayabilir misin?"

Gözlerim dolarken kafamı sallamıştım.
" Evet... Senin yapbozunu tamamlayabilirim. "

O da gülümseyip yüzüğü elime taktığonda bana sarılmıştı.

"İyi ki varsın çilek kokan kız."
"Sen de iyi ki varsın panda suratlı."

#

Kafamı omzuna yaslarken yüzüğü inceliyordum.

"Nehir... Yüzüğü beğenmedin mi?"
"Aksine... İşlemeleri ve küçük detayları çok hoşuma gitti. Bunu nerden buldun? Çok eski bir yüzüğe benziyor?"

Gülümsemiş ve denize doğru bakmıştı.

"Geçenlerde polis annemle ilgili bir şeyler bulduğunu söylemişti. Ben de gidip baktığımda babamın bana küçükken bahsettiği yüzüğü bulduklarını gördüm. Bu yüzük çok eskiymiş normalde her zaman gelinlere verilen bu yüzük annemde el değiştirerek toruna verilmiş. Annem tek çocuk olduğu için. "

Kafamı sallamıştım.
"Bartu Güner fazla gizemlisin."
"Diyene bak! Sanki sen gizemli değilsin. Ne olduğunu çözene kadar canım çıktı!"

#

"Kalkalım mı? Sürprizim daha bitmedi."
"Bakalım... Bu arada romantik Bartu'ya alıştırma beni."
"Valla nehir hanım görüp görebileceğiniz maksimum romantiklik seviyem bu."

#

Bir otele gelmiş ve en üst katına çıkmıştık.

"Bartu mis gibi hava alıyorduk neden bura-" gördüğüm şeylerle sözüm kesilirken gülümsemiştim. Kocaman bir terasta çok güzel hazırlanmış yemekler vardı.

"Yemekler çok güzel gözüküyor ."
"Nehir..."
"Hı?"
"Canla çok takılıyorsun gülüm... Yapma."
"Neden ki?"
"O kadar güzel hazırlamışım dekore fln ettirmişim sen yemeklere bakıyorsun!"

Kıkırdayarak onu öpmüştüm.

"Tamam tamam hakkını yiyemem... ama yemekleri yerim!"

#4 ay sonra#

Pelin'den

Grup konuşmasında herkesin açmasını bekliyordum. Herkes telefonunu açınca tam konuşmaya başlayacaltım ki Bartu konuştu.

"Eğer beni saçma salak bir şey için uyandırdıysan seni vallaha döverim."

Göz devirip Bartu'nun arkasında yatan kişiye odaklanmıştım.

"Siz nehirle misiniz?"
"Pelin bizi boşverip sabahın 9'unda neden aradığını konuşsak?"
"Tamam hamileyim!"

Zaten hepsinden enerjik olup kendine bir şeyler hazırlayan can cırlamıştı.

"HALA OLUYOZ LAN!"

Nehir ve Helin de doğrulurken, Nehir, bartu'nun elindeki telefonu almıştı.

"Ciddi misin?"
"CİDDİYİM İŞTE ÇİĞKÖFTE BACIM! HALA OLUYORUZ!"
"KENDİ ADINA KONUŞ! BEN TEYZE OLUYORUM BİR KERE!"

Bartu aşağıdan mırıldanmıştı.
"Bana fark etmez hatta akrabası olmasam bile olur yeter ki sabahın 9'unda arama."

Murat, diğerlerinin tersine düzgünce kutlayınca ben tekrar konuşmuştum.

"Şimdi... Arda'ya söyleme vakti."
"Bence çocuğu uyandırma... Baba olacağını böyle öğrenmesin. Nehir sakın baba olacağımı beni uykudan uyandırıp söyleme."

Göz devirip kamerayı arkaya çevirmiştim. Arda'ya içi hamilelik testleri ve ultrason kağıtlarıyla dolu bir kutu hazırlamıştım. Yavaşça onu dürtmüştüm.

"Arda... Sana kargo gelmiş."

Arda gözlerini açıp yarı uyanık bir şekilde kutuyu açmıştı. Kağıtları incelerken bana bakmıştı.

"Hamilemiyim lan ben?"

Bartu kahkaha atarken ben de Arda'nın kafasına vurmuştum.

"Hayır ben hamileyim!"
"He... İyiymiş... Allah analı babalı büyütsün."

Bartu ve can daha da kahlaha atarken nehir, Bartu'nun ağzına yapıştırmıştı.

"Gülme!"

HAYALİM İÇİN HER ŞEY (2. nesil)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin