32

100 14 4
                                    

# 7 ay sonra#

Küpelerimi düzelttikten sonra tekrar aynada kendime bakmıştım. Üzerimde beyaz saten uzun bir elbise vardı. Arkamda duran pelin'e döndüğümde onun da çok güzel olduğunu gördüm.

Bu gün Can'ın doğum günüydü bu yüzden Amerika'dan dönmüştük.

"Hazırsan çıkalım?"
"Tamam Yosha da gelmiş zaten."

Hızlıca aşağıya inmiştik.

"Yanlız arda'nın boyuna yetişeceğim diye kafam kadar topuklu giyindim ayağımı hissetmiyorum şu an."
"Ben demiştim."

Kapıyı açıp çıktığımızda yosha, Peter ve Liam'ı arabanın yanında görmüştük.

"Fazla güzelsiniz yine kızlar!" liam'ın sızlanarak dediği şeye kıkırdamış ve arabaya binmiştik. Yaklaşık 1 yıl olmuştu. 1 yıl içinde çok şey değişmişti. Yeni bir arkadaş grubum vardı. Artık eskisi gibi mantığımla hareket edebiliyorudum vb.

"Annenler biliyor mu geldiğinizi?"
"Yok. Onlara da sürpriz olacak."

#

Arabadan inip partinin yapılacağı yata gelmiştik.

"Güzel yermiş."
"Evet can Denizde dolaşmayı seviyor."

Hep birlikte içeri girmiştik. İçerde sadece bizimkiler vardı. Ben önden gidip bana arkası dönük olan can'ın gözlerini kapattım.

"Söyle bakalım ben kimim?"
"Gülay sen misin bi sal beni seni davet de etmemiştim zaten?"

Hayal kırıklığıyla ellerimi indirmiştim.

"Aptal. Nehir diyecektin!"

Can heyecanla arkasını dönüp bana sarılmıştı.

"Lan çok büyümüşsün!"
"Zayıflamışsın!"
"Allah korusun de kız! Gram eksilmedim maşallah öküz gibiyim!"

Can'ın dediği şeye kıkırdarken diğerlerine de sarılmıştım. O hariç herkes ordaydı.

Bizimkiler beni ve pelin'i görünce çok mutlu olmuştu. Ama arkamızdan gelen yosha be diğerlerini görünce suratları asılmıştı.

" Nehir bunlar kim dürümüm? "
" Bu yosha, bu peter, bu da liam. Amerika'dan arkadaşlarım ve türkçe biliyorlar."
"Hm. Merhaba."

Can isteksizce el sıkıştıktan sonra murat ve Arda'ya dönmüştüm. Murat sanki çocukların yüzüne kusacakmış gibi bakıyordu.

#

Buraya geleli yaklaşık 3 saat olmuşdu ama o hala gelmemişti. Fazlasıyla merak etmeye başladığım için Murat'ın yanına yaklaştım.

"Şey... O nerde?"
"Kim nerde?"
"Bartu? O nerde?"
"Hm... Yaklaşık 10 ayın sonunda eski sevgilini merak etmen değişik."

Eskiye yaptığı vurgu garip hissettirmişti. Ben hiçbir şey diyemeyince kolunu omzuma atmış ve konuşmaya devam etmişti.

"Sen gidince bir çok kız arkadaşı oldu. Hepsi maksimum 3 hafta falan sürdü. Sonra sigaraya başladı. Bir ara ortadan kayboldu sonra geri geldi şimdi ise odasından çıkmıyor. Ne yaparsak yapalım çıkmıyor. Sadece arada bir odasına girebiliyoruz o kadar."
"Neden ki?"
"Nehir aptal rolü oynama bana. Can yer bu numaraları, arda da belki yer. Ama brn yemem. Nedenini ikimiz de iyi biliyoruz."

Elindeki maden suyunu masaya koyup bana dönmüştü.

"Senin yerinde olsam eğer hala gerçekten seviyorsam bir şekilde ona görünürüm. Çünkü emin ol ki Bartu seni neredeyse tamamen silmek üzere."

Cümlesini bitirdikten sonra yanımdan uzaklaşmıştı. Murat gittijten sonra Yosha yanıma geldi.

"Bartu denen çocukla mı alakalı?"

Kafamı sallamıştım.

"Bu 10 ay içinde her şey düzeldi... Onun dışında. Tüm konular ona gelince bir şekilde tüm hat karışıyor."
"Zor bir seçim mi yapman gerekiyor o çocukla ilgili?"
"İçimde bir seçim yapmam gerekiyor. Onu gerçekten istiyor muyum yoksa sadece bir heves mi ya da arkadaşlık duygusu mu? Bu büyük bir çelişki."
"Sanki bunun dışında bir konu daha var?"
"Yani... Bartu beni silmek üzereymiş. Bazen ben duygularımı anladığımda bartu beni silmiş olursa diye korkuyorum."
"Olabilir..."

Derin bir nefes alarak yüzümü denize dönmüştüm.

"Sence ne yapmalıyım? Sen olsan ne yaparsın?"
"Ben olsam... İçimden neler geçiyorsa anlatırım. Anladığım kadarıyla kafan fazlasıyla karışmış ve onun içindeki duyguların bitmesinden korkuyorsun. İkiniz beraber oturup her şeyi anlatmalısınız birbirinize."
"Sanırım tek çözüm yolu bu."

#ertesi sabah #

Üzerime bir ceket alıp yola koyulmuştum. Yosha'nın dediği gibi her şeyi konuşacaktım. Bartuların evine geldiğimde arabadan indim ve tüm topladığım cesaretle kapıyı çaldım. Kapıyı açan hizmetli tanıdıktı.

"Buyrun Nehir hanım."
"Bartu evde mi?"
"Şey... Evet odasında ama kimseyi içeri almıyor."
"Tamam teşekkür ederim."

Her adımda biraz daha cesaretimi toplamaya çalışıyordum. Kapısının önüne geldiğimde alabildiğim kadar derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklattım. Hiçbir ses gelmemişti. Olacak her şeyi göze alarak kapıyı açtım. Yatağında uzanmış bir şekilde kitap okuyan Bartu'yu gördüm. Dış görünüşü hala mükemmeldi. Ürkek adımlarla içeri girdim.

"Bartu?" dedim. Olabildiğince sesimi kısarak. Çünkü ben de korkuyordum. Vereceği tepkiden.

Kafasını bir saniyeliğine bu tarafa çevirdi. Beni süzdü ve tekrar kitap okumaya devam etti.

"Bartu ben geldim."

Derin bir nefes alarak yatakta doğruldu.

"Ne dememi bekliyorsun tam olarak?"
"Bilmiyorum..."

Kafamı ayaklarıma çevirdiğimde çalışma masasının sandalyesini yatağa yaklaştırdı.

"Oturabilirsin."

Yavaşça oturmuştum. O da tam karşımdaydı. Sadece gözlerime bakıyordu.

"Bana kızgın mısın?"

Bartu alaylı bir şekilde sırıtmıştı.

"Sana kızgın olmam için sana değer vermem gerekiyor. Ya da senin benim hayatımda bir yerin olması gerekiyor. Ben sana ne kızgınım ne de döndüğün için mutluyum. Dediğim gibi sen o uçağa bindiğin an ben seninle alakalı her şeyi teker teker silmeye başladım. Bunları yapmdan önce de enayi gibi 4 ay bekledim. Belki dönersin diye. Ama biliyor musun... "

Meraklı ve dolu gözlerle bana bakmış ve sonrasında tekerlekli sandayeyle beni kendine yanaştırmıştı.

" Sen geç kaldın nehir. Benim sana kalbim soğudu bile benim seninle olan savaşım da barışım da bitti. Ama sana güveniyorum. "

Boğazıma oturan yumruğu biraz hafifletmek için yutkunmuştum.

"Ne konuda?"
"İkimizin ilişkisi olmadan daha mutlu olacağın konusunda. Ha bu arada. İstediğin gibi yine bizimle takılabilirsin. Ya da istediğin gibi yine benimle konuşabilirsin. Ama asla eskisi kadar mükemmel bir bağımız ya da iletişimimiz olmayacak. Asla olmayacak."

Derin bir nesef aldım.

"Peki..." dedim "Nasıl istersen. Ama senden tek bir ricam olacak."
"Ne?"

Gözümle çalışma masasının üzerindeki sigara kutusunu işaret ettim.

"En azından kendini önemsiyorsan bunu bırak."
"Hayatıma ya da yediğim içtiğin hiçbir şeye karışamazsın."
"Karışmıyorum zaten. Bu sadece bir öneri. Neyse ben gidiyorum. O ki konuşacaklarımız bu kadar. Başka bir zaman görüşürüz?"

Ayağa kalkıp odadan çıkmıştım. Resmen duygusuz biri olmuştu.


HAYALİM İÇİN HER ŞEY (2. nesil)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin