yirmi iki

3.4K 316 61
                                    

Marketin önüne gelmiştik. Kapıyı açıp Furkan'a "ladies first" diyerek kenara çekildim.

"Salak" diye gülüp geçmişti Furkan.

"Ne, fondoten sürüyorum diyen de benim sanki." diyerek ben de arkasından geçtim.

Direkt dondurmaların olduğu yere doğru gittik, daha doğrusu Furkan'ı oraya sürükledim, haliyle o da gelmek zorunda kaldı.

Dondurma seçmeye başladım. Magnum falan diyordum ama bakmayın siz bana, magnum da aldıracak değilim heralde. Neyim ben, Bihter Ziyagil falan mı?!

Tamam, birazcık abartmış olabilirim fiyatını, çok da ucuz sayılmaz ama şimdi.. Ah ah bir zamanlar 3 liraydı da kıymetini bilemedik.

Neyse ya, bir ara merdivenler hakkında çok konuşmuştum, şimdi de sıra magnumda galiba. Tamam, susuyorum.

Dondurmalarımızı seçip kasaya doğru ilerledik.

Kasada bilin bakalım kim vardı?

Hayır anlamıyorum, bu çocuk markette mi yaşıyor. Neye bu kadar çok ihtiyacı vardı da sürekli marketteydi..

Aman, bana ne ki bundan?

Önüme bakıp sıranın bize gelmesini bekledim. Nihayet sıra bize geldiğinde Murat bir şey almayı unutmuş olacak ki geri döndü. Gideceği yere doğru giderken ayağıma basmıştı.

Koskoca market, nasıl basıyor demeyin, kalabalıktı market o an.

"Ayağım" diye söyledim biraz yüksek sesle. Aslında içten içe "lan dikkatli olsana azıcık" diye söylesem de yüksek sesle söylememiştim bunu. Zaten söylememe gerek kalmamış, Furkan bunu çoktan yüksek sesle söylemişti. Aynı cümleyi... Tıpkısının aynısını.

Furkan kibar çocuk falan diye bahsediyorum size ama kavgalı olduğu kişiye de kibar davranmıyor doğal olarak. Kavgalı dediğim de öyle saç baş yoluşma değil. Gerçi saç baş yoluşma kızlarda oluyor. Yani demek istediğim yumruk yumruğa falan değil işte, anlayın siz.

Birbirlerini hiç sevmezler, e haklı tabi benim kardeşim de. Durduk durmadık yere ona sataşan birini sevecek değil.

Diyorum size, Murat biraz sorunlu bir tip. Annesi ne kadar tatlı ve nazik ise oğlu da onun tam tersi.

Özür dilemeyi bırakın, bir de biricik kardeşime pis gözleriyle ters ters bakmıştı. Bu adamın sorunu neydi ki?

Furkan da çok uzatmadı olayı. Korkup geri çekildiginden değil, adam kendinden 5 yaş büyüktü sonuçta. Ama ben de bir laf etmeden gitsem olmazdı.

"Özür dilemek bu kadar zor olmasa gerek?" diye gıcık gıcık konuştum. Gıcık oluyordum çünkü!

"Uzatmasanız artık?" diye o da gıcık bir şekilde konuştu ve çıktı marketten.

Furkan'a baktım. Sinirli görünüyordu.

"Hadi Furkan çıkalım biz de, hem dondurmalar eriyecek bak."

Markete gecerkenki neşesi yoktu.

Bir şey demeden biz de çıktık.

"Furkan, şu an depresyondayım unutma, sen de böyle surat asarsan ben ne yapayım o zaman?"

"Moralim bozuldu." dedi.

"Lan saçmalama, boşver diyorum. Bak şu an beni neşelendirmesi gereken sensin. Rolleri değiştirmeye çalışma lütfen."

Aslında öyle bir şey yapmaya çalışmıyordu biliyorum. Şakasına söylemiştim. Gülsün diye. Başarılı da oldum, güldü.

"Ha şöyle. Hadi sen güldür şimdi beni."

Kendimi zorla güldürtmeye çalışıyordum. Gülmeyi çok istediğimden değil de onun neşesi gelsin diyeydi bu çabam.

●●●●●●●●●●●●☆

Oy 30 olunca yeni bölüm atacağım, diğer türlü bölüm atmayı unutuyorum...

Bi' Cüz? | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin