otuz yedi

353 31 36
                                    

Elimde tabaklarla az gittim, uz gittim, dere tepe düz gittim. Sonunda bahçeye ulaştım.

Aynı şekilde git gel yapa yapa bütün her şeyi masaya taşıdığımda ruhumu teslim etmek üzereydim. Belim ağırdı artık, ayaklarım koptu, kollarım çürüdü, yeter be!

Bir sandalye çekip hemen oturdum ve diğerlerinin gelmesini bekledim. Herkes teker teker gelmeye başlamıştı.

Sağıma zorla Hale'yi oturttum, soluma da Emel'i. Tam karşıma da Cansel'i oturtmayı planlıyordum çünkü malum şahıs görüş alanıma girmemeliydi.

Cansel'e sinsice yanaşıp koluna girdiğimde bir çırpıda benden kurtulup "Ayyyy Emelcim yanındaki sandalyeyi bana mı ayırdın?" diye kendini Emel'in yanındaki sandalyeye attı.

Yemin ederim bu kız ya maldı ya da çok akıllıydı.

"Abicim geç şöyle sen de." diyerek karşımdaki sandalyeyi gösterdi sonra.

Heh, maksadı anlaşılmıştı şimdi. Yılan Canseeel, sinsi Canseel.

Kendi kendime 'boş yapma Aylin' diyerek kendimi teskin etmeye çalıştım.

Ne abarttım be. Şu adamı ne büyüttüm gözümde.

Niye böyle yapıyordum ki?

Bence, hani bir keresinde üstüne kahve dökmüştüm ya, onun için utanıyordum ondan. Rezil olduğumu düşünüyordum. Evet evet, kesin bu yüzdendir. Tabi canım. Başka ne yüzden olacak ki? Hahh.

Aklımdaki tüm düşünceleri tek celsede silip önümdeki yemeğe odaklanmaya karar verdim. Aç ayılar gibi yememek için  gayret göstermeye çalıştım. Başarılı olabildim mi, orasını bilemem. Ama en azından şu ana kadar üzerime bir şey dökmemiştim.

Karşımdaki tabakta en sevdiğim börekten duruyordu. Mmmm.

Son bir tanecik kalmıştı. Benim olmalıydı o!

Elimi usulca ona doğru uzattım. Yaklaştım, yaklaştım, iyice yaklaştım derken o da ne?!

Sinsi bir el böreğime doğru tehditkâr bir şekilde uzanmıştı. Böreğim elden gidiyordu! Şimdi ne yapacaktım?

Usul usul böreğimi avuçlarının arasına almıştı. Böreğime dokunmuştu!

Ne abarttın demeyin. Son börekti o, benim olmalıydı. Şimdi yaban ellerdeydi..

Elimin havada boş kaldığı gerçeğini kimse çakmasın diye sanki şalımı düzeltmek için kaldırmışım gibi bir  hava vererek saçma bir şekilde şalımı düzelttim. Tam açıklayamamış olabilirim ama anladınız siz, pek bi zekisiniz maşallah.

Şalımı düzeltmeye devam ederken Yasir abiyle göz göze geldim. Ne zamandan beri bana bakıyordu bu adam. İnşallah az önceki börek uğruna verdiğim mücadeleyi görmemiştir diye dualar ederken suratındaki hafif sırıtkan ifadeyi fark ettim. Al işte, kesin gördü kesin!

"Hığğ" diye samimiyetsizce gülümsemesine karşılık verdim 1 saniyeliğine.

Tabağındaki böreğe takıldı o sırada gözlerim. Ne de güzel duruyordu öyle. O bana bakıyordu ben ona.

Derken bana doğru yaklaştı. Yaklaştı ve pat! Birden tabağıma konumlandırıldı.

Şaşkın gözlerimle Yasir abiye baktım. Ciddi bir ifadeyle uzaklara doğru bakıyordu.

Tamam, çok akıllı olduğum sayılmaz. Ama mal da değildim yani! Sanki böreği senin koyduğunu hiç anlamadım Yasir abi!!

Ama helal olsun, o kadar hızlı bir şekilde yapmıştı ki bunu kimse fark etmedi. Yani etmemiştir galiba. Umarım.

Bi' Cüz? | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin