otuz üç

3K 273 182
                                    

Kol kola girmiş bir vaziyette Cansellerin binasının önüne varmıştık. Cansel kapının şifresini girip içeri geçmemiz için kenara çekilip bize yol verdi. Şu an aramızda en mutlu olan oydu. Aslına bakacak olursak diğer kızlar da gayet neşeliydi. Somurtan ve mutlu olmayan bir tek bendim galiba.

İsteksizce merdivenleri de çıktıktan sonra kapıyı bize Hatice teyze açmıştı. Bizi görünce şaşırmıştı birazcık.

"Aaa kızlar siz mi geldiniz, geçin hadi içeri."

Kapıyı Hatice teyzenin açması iyi olmuştu aslında. Başka birilerinin açmasını istemezdim doğrusu.

Ayakkabılarımızı da çıkartıp direkt Cansel'in odasına geçtik.

"Kanka baban ya da abin falan evde mi? Ona göre şalımı çıkaracağım." diye sordu Hale.

"Çıkarın çıkarın, rahat olun annemden başka kimse yok evde." derken kendisi çoktan çıkarmıştı bile.

Evde kimsenin olmayışı beni sevindirmişti çünkü hava çok sıcaktı.

"E hadi yapalım şu pastayı benim vaktim yok çok." dedi Emel.

"Aynen aynen hadi."

Geçen iki buçuk saatin ardından işimizi bitirmiş, Hatice teyzenin gazabına uğramamak adına da mutfağı elimizden geldiğince temizlemeye çalışmıştık.

"Ay şuna baksanıza çok güzel oldu!"

"Çok yorgunum!"

"Açım!"

Boşlukta savrulan cümleler bu şekildeydi. Ben yorulan taraftaydım.

"Ama yorgunluğumuza değdi heee" diyerek Emel'in koluna bir şaplak attığında hepimiz gülerek Cansel'e baktık.

Uzun bir melodiyle çalan zil gülüşmeleri yarıda kesmeye yetmişti. Muhtemelen gelen kişi Cansel'in babası veya abisiydi ve biz saç baş açık bir şekilde kabak gibi duruyorduk ortada.

Hale telaşla perdenin arkasına saklanmış, Emel ise masanın altına sığınmak için harekete geçmişti.

"Ayy durun bir sakin olun. ANNEEE BEKLE KAPIYI AÇMA!" diyerek hepimizi kendi odasına doğru iteledi Cansel.

Odaya geçtiğimizde eş zamanlı olarak Hatice teyze de kapıyı açmıştı.

"Hoşgeldin oğlum." diye bir ses geldi ardından. Gelen malum şahıstı anlaşılan.

Emel, "Tam zamanında geçtik ya." diye konuştuğunda dikkatimi dışarıdaki konuşmalardan sıyırıp onlara odaklandım.

"Abim geldi heralde." diye bana bakarak konuştu. Boş bakışlarımla kafamı anlamadığımı belirtmek için sağa sola salladım. Anlamadığım şey bana bakarak söylemesiydi bunu. O ise hevesli hevesli kafasını aşağı yukarı sallayarak karşılık verdi. Ben de omuzlarımı kaldırıp indirerek cevap niteliğinde bir hareket yapmıştım.

"Beden diliyle anlaşmanız bittiyse eğer, biz de içeri geçelim artık diyorum?" diye soru sorar edasıyla konuştu Emel.

"Evet hadi geçelim."

Başımızı örtmüş, mutfağa doluşmuştuk hepimiz.

"Oo neler yapmışsın bugün annem." diye konuştu malum kişi, bizim yaptığımız tiramisuya bakarak.

"Hahhh, biz yaptık canım onu." diye nispetle konuştu Cansel.

"Siz?"

"Evet, biz."

"Güzel görünüyor mu Yasir abi?" diye sordu Hale.

Güzel görünüyor mu ne ya, görünüyor tabi güzel! Nasıl soru bu? Niye sorarsın ki böyle bir şey? Hayır yani, onun onayına falan mı gerek var güzel göründüğünü kabul etmemiz için. O kim ki?

Kendi içimde çatışma halindeyken, "Evet, güzel görünüyor." dediğinde istemsiz bir şekilde başımı o tarafa çevirmiştim. Yani onun olduğu tarafa. Yani ona!

Ne tesadüfse o da bana bakıyordu aynı zamanda.

Gözlerimi saniyesinde başka yöne çevirdiğimde Cansel'in bulunduğu noktadan bir hareketlenme hissetmiştim. Cansel yine kıpır kıpırdı. Var bu kızda bir şeyler, var. Demedi demeyin. Biliyorum. Hissediyorum.

"OHAAA TUSUNOMİ!" diyerek içeri daldı Osman. Ardından nasıl olduğunu anlamadığım bir biçimde, "Canım Aylin ablam beeee" diyerek bana sarılmıştı. Yasir abiden geldiğini tahmin ettiğim bir "öhüüğ" sesiyle de bu sarılış çok uzun sürmedi.

"Osman, ablacığım ne yapıyorsun?" diye kahkahalarının arasına bir cümle kurmaya çalıştı Cansel. "Hadi içeri geç sen, biz sana getiririz. Abi sen de geç hadi." diye ekledi ardından.

Yaklaşık 1 saat daha oturduktan sonra, yol alma vakti gelmişti artık bizim için.

Hale, "Gidelim artık kankalar." dediğinde hepimiz yavaştan ayaklanmıştık bile.

"Abime sesleneyim?" diye sorarcasına konuştu Cansel.

"E yuh artık Cansel, abinsiz bir yere yollamaz oldun bizi."

"Şaka yaptım yaa." dedi.

Kapıda kısa süren bir vedalaşma seansından sonra Hale ve Emel'le kolkola girmiş, evlerimize doğru yürümeye başladık.

Eve girişim gerçekleştiğinde kendimi hem fiziksel hem mental olarak çok yorulmuş hissediyordum. Şu sınav günü gelseydi de artık kurtulsaydım diye düşünmeden edemedim.

"Geldin mi kızım?" diye soran anneme, her ne kadar 'yok daha gelmedim' diye bir cevap vermek istesem de, sadece "Evet." dedim.

"Gel otur, sana haberlerim var." dedi sevinçli sevinçli.

"Ne oldu anne?"

Benim bu kadar tükenmiş bir halde olmam, annemin ise bu kadar enerjik olması doğanın kurallarına aykırıydı! 40 yaşında olan oydu, ben değildim ki.

"Kızım, şu babanla bakıp bakıp durduğumuz ev var ya, işte biz o evi aldık!"

Sevinmem gerekirdi sanırım ama bu haber, taşınacağımızın göstergesiydi. Taşınmak istemiyordum ki ben!

"Ayy çok heyecanlıyım vallahi, en büyük hayallerimden birisi öyle bahçeli bir evde yaşamaktı." dedi annem.

Mutluymuş gibi yapsam olur mu?

"Anne taşınmasak olmaz mı ya?"

Bu sorum onu hayal kırıklığına uğratmıştı sanki.

"Kızım niye öyle diyorsun?"

"Arkadaşlarımdan daha uzak olacağım ama." Evet, taşınmamayı istemem bundan kaynaklıydı.

"Saçmalıyorsun ama Aylin. Yine yakın olacaksınız. Gören de kilometrelerce uzağa taşınıyoruz sanar."

"Ya anne böyle 5 dakikalik bir mesafe olmayacak ama."

Hâlâ zorluyordum. Belki birazcık abartmış olabilirim çünkü yeni evimiz 2 sokak ötedeydi sadece.

"Kız bütün neşemi emdin sömürdün vallahi, git yavaş yavaş toparlan hadi."

Daha fazla bir şey demeden odama çıktım. Haklıydı çünkü, abarttım biraz evet.

Ama nerde 5 dakikalık mesafe, nerde 15 dakikalık mesafe! İstemiyorum taşınmak falan ya.

●○●○●○●○●○●

nasıldı?

bölümleri elimden geldiğince uzatmaya çalışıyorum ama bu kadarı geliyor elimden

bir önceki bölümde oy vermeyenlere bir paragraf ithaf etmiştim, o paragrafı ciddiye almanız ve oy vermeyenlerin de oy vermeye başlaması çok sevindirdi beni! bu bölümde de bekliyorum he

diğer kurgu mevzusuna gelecek olursaaak, bugün yayımlamayım yia. şu kurguya 4-5 bölüm daha atayım, sonra onu yayımlarım. offf bilmiyorum sanki çok önemli bir karar gibi hissedip aşırı streslenmem çok saçma dkhfidhd

soru:

▪ayy bugün bir soru bulamadım wkdnfohd sizin sorunuz varsa (bana ya da herkese ithafen) sorun lütfen. hatta herkes icin soracağınız sorular çok eğlenceli olur, hep beraber cevaplarız :))

Bi' Cüz? | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin