Jaehyun o olaydan sonra Taeyong'u üç gün boyunca görmedi. Yemekte yaşananların üstüne yaptıkları tek konuşma, Taeyong'un
ona o gece attığı fotoğraf üzerine olmuştu.Aynadan çekilmiş fotoğrafta Taeyong, kendi yatağının üstündeydi ve altında herhangi bir şey yoktu. Pembe vibratör yatağın bir kenarına atılmıştı, üstüne bulaşmış beyaz lekelerden de ne yaptığı açıkça belli oluyordu.
Jaehyun ondan böyle müstehcen fotoğraflar almaya alışkındı. Genellikle Taeyong onu yukarı, kendi evine çağırmak için bu yolu kullanıyordu ve Jaehyun da her seferinde bu oltaya yakalanıyordu.
Her ne kadar biri bir gün telefonunda bu fotoğrafları bulacak diye ödü kopsa da bir
türlü onları silemiyordu.O gece attığı fotoğrafın en çarpıcı tarafıysa Taeyong'un orta parmağının kameraya doğrultulmuş olmasıydı.
Jaehyun ona tek bir cevap vermişti. "Kendi kendini tatmin etmek üzücü olmuş olsa gerek."
Bunun üzerine aldığı bir 'senden nefret ediyorum' mesajından sonra Taeyong'dan üç gün içinde başka bir haber almamıştı.
İşte tam da bu yüzden, yine okuldan geldiği bir günde kapısının önünde gördüğü, kime ait olduğunu gayet iyi bildiği siyah botları görünce az da olsa şaşırmıştı.
Her zamanki gibi odasını ele geçirmiş pembe saçlı genci görmeyi bekleyerek içeri girdi.
Ama odası boştu.
Bir an için ufak bir hayal kırıklığı hissetti.
Eşyalarını masasına bıraktıktan sonra tam arkasını dönmüştü ki ne ara geldiğini bile anlamadığı pembe saçlı, dibinde belirmişti. Korkuyla geri çekilip elini göğsüne yerleştirdi.
"Doğru düzgün giremiyor musun?"
Taeyong gözlerini devirdi.
"Aynı şeyi ben de sana sormak isterim."
Pembe saçlı genç, koyu gözleriyle kumralı baştan aşağı birkaç kere süzdü. Jaehyun onun aklından ne geçtiğini merak etmişti, çünkü gözlerindeki bakış pek iyi niyetli durmuyordu.
Son olanlardan sonra bir iyi niyet beklemek yüzsüzlük olurdu sanırım.
Jaehyun diğerinin öfkeli bakışlarına rağmen gayet sakin durmasına şaşırmıştı, açıkçası onu ilk gördüğü yerde yüzüne tükürmesini falan beklemişti. Birkaç saniye sonra ise yanıldığını anladı, o sakin falan değildi.
Çünkü Taeyong onu sertçe yatağına itmişti.
Jaehyun üstüne düştüğü yatakta oturur bir hale gelirken Taeyong zaman kaybetmeden onun bacakları arasındaki yerini almıştı. Elleri kumralın pantolonunun düğmesini bulduğu zaman Jaehyun onu durdurdu.
"Annemler evde."
Taeyong ateş saçan gözlerini onunkilerle buluşturdu. "Çeneni kapa o zaman."
Jaehyun, diğeri onun pantolonunu hızlıca bacaklarından ayırırken sırtını geri yaslamış, olanları izliyordu; henüz onu durduracak kadar aklını kaçırmamıştı. Pembeli genç onun iç çamaşırını da sıyırdı.
Taeyong, gözler önüne serilmiş aleti kavrarken dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı.
İnce, uzun parmaklar aletini sardığı zaman Jaehyun nefesini tuttu. Parmaklar yavaşça üstünde gezinirken ona acele etmesini söylememek için kendini zor tutmuştu.
Taeyong'un emir almayacağını biliyordu.
Baş parmağıyla, ucunda daireler çizdikten sonra eğildi, aletini dudaklarıyla buluşturdu. Etrafını saran ıslaklıkla Jaehyun sert bir nefes verdi, ellerini koyu pembe saçlara daldırdı.
O daha da fazlasını ağzına aldıkça Jaehyun'un alıp verdiği nefesler düzensizleşiyor, pembe tutamlara dolanmış elleri iyice sıkılaşıyordu. Hırıltılı, bastırılmış bir inilti verdi dışarı. Bunu kabul etmekten nefret ediyor olabilirdi ama Taeyong bu lanet olası işte fazla iyiydi.
Yaklaştığını hissedebiliyordu.
Taeyong altındaki bedenin sınırına ulaşmak üzere olduğunu fark etti, şansını zorlayacaktı. Kendini biraz daha bastırdı, şimdi sıcaklığın boğazına kadar dayandığını hissedebiliyordu. Jaehyun'un boğuk bir inleme daha verdiğini duydu ve tam o anda...
İşte tam da o an geri çekildi.
Kumralın yüzünde kafası karışmış bir ifade belirdi. "Neden durdun?"
Taeyong dilini pembe dudaklarının üzerinde gezdirdikten sonra sırıttı, ki bu Jaehyun'u sinirlendirmekten başka bir işe yaramamıştı. Koyu pembe saçlara asıldığı gibi diğerini kendine doğru çekti. "Başladığın işi bitir."
Taeyong saçlarının çekilmesinin verdiği acıyı umursamadan gülümsemeye devam etti, yüzünü diğerine biraz daha yaklaştırdı.
"Bana emir veremezsin."
Saçlarını sıkıca kavrayan ellerden kurtuldu, yataktan kalkmadan önce son bir kez eğilip dokunulmak için bekleyen alete bir öpücük kondurdu. Bu ufacık etkileşim bile kumralın tüm vücudunun titremesine sebep olmuştu, bunu gördüğü gibi yüzündeki tatmin olmuş gülümseme büyüdü.
Ardında öfkeli bir Jaehyun bırakarak kapıya kadar ilerledi, eli metal kapı kolunu bulduğu zaman başını geriye doğru çevirdi.
"Tüh, şimdi kendi kendini tatmin etmen gerekecek."
Çıkıp gitmeden önce dudakları arasından son bir cümle döküldü.
"Ne kadar da üzücü."
◆
monroe 💋🙇♀️
nasılsınız napıyosunuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sour candy | jaeyong
Fanfictionpembe mini etekleri, çilek aromalı dudak parlatıcısı, sırıtışının hiç kaybolmadığı şekilli dudakları... taeyong hakkındaki her şey jaehyun'u deli ediyordu. fem!taeyong