18: benim olan

1.2K 89 64
                                    

Jaehyun sinirliydi.

Dakikalar önce Taeyong'la tartışıyor olması yetmiyormuş gibi bir de bu çıkmıştı başına, onun eski sevgilisi.

Ve Jaehyun bu iki kelime onun dudaklarından döküldüğünden beri yıldırım çarpmışa dönmüştü. Nasıl olur da daha önce bunu hiç düşünmemişti? Nasıl aklına bile gelmezdi?
Taeyong'u yıllardır tanıyordu; ortaokul, lise, üniversite.... Onu iyi tanıyordu ve büyük bir ihtimalle çoğu insanın bilmediği şeyler bilirdi hakkında. Ama aşk hayatıyla ilgili hiçbir şey.

Daha önce Taeyong'dan ne bir sevgilisi olduğunu duymuştu ve onu biriyle görmüştü.

Genellikle pek umrunda olmazdı ama, nasıl bu konu hakkında bir kere bile durup düşünmemişti anlamıyordu.

Aklı bir anda Taeyong'un geçmişte birlikte olup olabileceğini bir sürü erkekle dolmuştu, bütün bu ihtimallerle beyninin bulandığını hissetti.

Peki ya son bir sene..?

Aralarındaki bu saçmalık başladığından beri, Taeyong'un hiç sevgilisi olmuş muydu? Pekala, ortada olamayacağını söyleyem hiçbir kural yoktu ama neden bu düşünce onu fazlasıyla huzursuz etmişti?

"Taeyong, neden bizi tanıştırmıyorsun?"

Siyah saçlının konuşmasıyla aklını karıştıran düşüncelerinden çekildi, ve gerçekliğe, yanındaki sinir bozucu genci yumruklamak istediği gerçekliğe geri döndü.

"Bakalım... Bir 'Hayır'a ne dersin?" Taeyong sonunda konuştu, burada olmaktan memnun olmadığı her halinden belliydi.

"Neden, yoksa sevgili misiniz?"

Taeyong ağzını bile açamadan Jaehyun kolunu hızlıca onun beline sardı ve hafifçe kendine doğru çekti. Eli bel kıvrımına yerleşmişti, parmaklarından biriyse çorabının ipleriyle oynamaya başlamıştı. Kendini bile şaşırtan bir sesle cevapladı. "Eğer öyleysek ne yapacaksın?"

Jaehyun içine ne kaçtığını anlamamıştı.

Taeyong'un sorgular bakışlarını üstünde hissedebiliyordu ama bozuntuya vermedi, görmezden gelme sırası ona geçmişti çünkü Jaehyun'un gözleri karşısındaki gençten başkasını görmüyordu.

Kumralın ani hareketiyle ufak bir kahkaha atmış gençten. Ne vardı bu kadar komik?

"Oh, bu sefer korumacı birini bulmuşsun."

"Gerçekten, Jiwon, ne istiyorsun?" Taeyong tek kaşını kaldırarak sordu, kumralın kolları arasından kurtulmaya yeltenmemişti hiç.

"Sadece gelip selam vermek istemiştim."

Kollarını iki yana kaldırıp suçsuzmuş gibi güldü. Sonra gözleri bir anda kumralınkileri buldu ve sırıttı. "Ve seni uyarmak."

"Ha?"

"Yol yakınken kaç kurtar kendini." Hafifçe kumrala doğru eğilerek söyledi, sanki bir sır veriyormuş gibiydi ama hala dibinde durduğu Taeyong'un onu duyduğuna da emindi.

Jaehyun yumruğunu suratına geçirmemek için kim bilir kaçıncı kez kendini dizginledi.

Ve aksine sakince konuşmayı seçti.

"Bak, aranızda ne olduğu zerre umrumda değil." Pekala, bu bir yalan olabilirdi. "Ama hala onu atlatamamış olman benim sorunum değil. İzninle, yapacak işlerimiz var."

"Atlatamamış?" Jiwon bir hakaret yemiş gibi bir ifadeye büründü ve zoraki bir gülüş verdi. "Dostum, benim bir sevgilim var."

"Atlattığın birinin sevgilisine gelip bunları demezsin, dostum. Bu biraz komik oluyor."

sour candy |  jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin