8: arkana yaslan ve şovun tadını çıkar

1.2K 86 18
                                    

Jaehyun sinirliydi.

Annesi gittiğinden beri öylece yerinde oturuyor, elindeki kırmızı kumaş parçasıyla bakışıyordu; yarım bırakılan dersleri çoktan unutulmuştu bile.

Şüpheli gözükmemesi için anında Taeyong'un yanına gitmemeye karar vermişti. Zaten annesine epey renkli bir cinsel hayatı olduğu ifşa edilmişti, bir de bütün bunların oğlu gibi gördüğü komşularıyla olduğunu öğrenmesi Jaehyun'un herhalde sonunu getirirdi.

Tabii, bu beklediği süre boyunca ilk anda hissettiği yoğun öfke sinmişti. Hala sinirliydi, çok sinirliydi ama aklının başka bir tarafa kaymasına sebep olacak kadar sakinleşmişti.

Taeyong'u üstünde sadece bu kumaş parçası varken hayal etmek gibi bir hata yapmıştı.

Ve sonucundan pek memnun değildi.

Sinir oluyordu, kendini ondan zerre haz etmediğine inandırmaya çalışırken vücudunun ona tam tersini söylemesi onu deli ediyordu.

Neredeyse iki saat geçtiğinde yerinden kalktı, ne o ne de bacakları arasındaki şişlik daha fazla bekleyebilirdi. Annesiyle karşılaşmamak adına büyük bir özen göstererek evden çıktı. Aradaki iki katı çıkmak için asansörü bekleyemeyecek kadar sabırsız ve tahammülsüzdü.

Tanıdık evin kapısını çaldı, eğer yaşını bilmiyor olsa genç sanacağı bir kadın kapıyı açtı. Bayan Lee, Jaehyun'u gördüğünde ilgisizce oğlunun odasında olduğunu söyleyip yüksek seste bir televizyonun açık olduğu odaya geri döndü.

Jaehyun eve girdi, iyi bildiği koridoru hızla geçti ve üstüne girilmemesi adına uyarılar yazılmış kapıyı tıklama gereği duymadan açtı. Birkaç saniye için gözlerini karanlık odada gezdirdi; üstü çizimlerle dolu duvarlar, bitkilerle donatılmış dağınık masası, oraya buraya yerleştirilmiş figürler, yatağından sarkan kocaman pembe bir tavşan...

Ve yatağın üstünde karnının üzerine uzanmış, kulaklıkları yüzünden henüz kumralın geldiğini duymamış pembe saçlı genç.

Jaehyun yatağa kadar ilerledi, medeni bir insan gibi geldiğini haber vermek yerine bunu pembelinin kalçalarına vurarak yapmayı seçti.

Pembe saçlı, ufak bir çığlık atarak sırt üstü döndü; gelen kişiyi gördüğündeyse sakinleşti ve kulaklıklarını çıkardı.

"Merhaba demek için çok farklı yolların var."

Kumralın yüzünde mimik bile oynamadığını fark ettiği an neler olduğunu anladı, böylece dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı. "Oh, küçük sürprizimi buldun demek. Beğendin mi?"

Fakat Jaehyun'un oynayacak vakti yoktu.

Yüzleri arasında az bir mesafe kalana kadar yatağın üzerine eğildi, cebinden çıkardığı kumaş parçasını yatağın ucuna attı. "Annem buldu bunu, ne yaptığının farkında mısın sen?"

Taeyong'un gülümsemesi büyüdü.

Bile bile yapmıştı ve bunu ikisi de gayet iyi biliyordu. Onu annesinin bulacağından en ufak bir şüphe bile etmemişti, evlerinin düzeniyle haşır neşir olacak kadar çok zaman geçirmişti orada.

"Ne oldu Jaehyun, anneciğin o kadar da masum olmadığını mı anladı yoksa?"

"Yeter." Kumralın baskın ses tonuna rağmen pembe saçlı, şaşırtıcı bir sakinlikle elini onun omzuna çıkardı. Onaylamaz biçimde başını iki yana sallarken parmaklarını onun omzunda, boynunda, ensesinde gezdiriyordu.

"Öfkeli gibi davranmak zorunda değilsin."

Mayışmış sesiyle mırıldandı. Kumralın yatağın üstündeki elleri, ensesindeki tüy gibi ürpertici dokunuş yüzünden kasılmıştı.

"Hoşuna gittiğini biliyorum."

Jaehyun aksini iddia eden bir cümle kurmak üzereyken Taeyong dizini anında havaya kaldırınca, kasıklarında hissettiği baskıyla tısladı.

"Hm, sertleşmişsin..." diye mırıldandı ellerini göğsüne indirirken. Yüzünü nefesleri karışacak kadar onunkine yaklaştırdı. "Yoksa beni bunu giyerken mi düşünüyordun?"

Ellerini göğsünde gezdirmeye devam etti.
Daha da yaklaştı, en ufak bir haraketinde dudakları birbiri bulacaktı. Birkaç saniye boyunca bekledi, nefeslerinin birbirine karışmasına izin verdi.

"Ya da beni, üstümde onunla, nasıl becereceğini falan mı düşündün?"

Ve ensesine asıldığı gibi onu kendine çekti, dudaklarını birleştirdi.

Jaehyun karşı çıkamayacak kıvama gelmişti. Buraya ne diye geldiğini, sözde hesap soruyor olması gerektiğini zerre umursamadan aynı açlıkla öpücüğüne karşılık verdi.

Bir süredir onu öpmemişti ve bunu özlediğini fark etmemişti bile. Sadece, onda bir şey vardı, adeta bağımlılık yapıyordu.

Yumuşacık dudakları, onu öptükçe aldığı hafif çilek aroması, dudaklarına dişlerini geçirdiği an çıkardığı mırıltı, uzun süre öptüğünde şişip pespembe olan dudakları...

Kapılmıştı.

Öpücüğe öyle kendini kaptırmıştı ki pembe saçlı onu yatağa iterken, sırtını yatak başlığıyla buluştururken, hatta kucağına yerleşirken dahi odaklandığı tek şey dudaklarını ayırmamaktı.

Nefes almak için ayrıldıkları bir iki saniye bile fazla geliyor, anında onu tekrar öpüyordu. Ne kadar öpse yeterli olmayacakmış gibiydi, onun dudaklarına hissettiği açlıktan gözü dönmüştü.

Fena halde kapılmıştı.

Hatta o kadar kapılmıştı ki Taeyong'un ellerinin o an ne yapmakla meşgul olduğunu fark edemedi bile.

Pembe saçlı anında dudaklarını ayırdığında affaladı, kucağından kalkmaya yeltendiğinde ise kollarını beline sarmaya çalıştı. "Ne ol-"

Bileklerinde hissettiği baskı ve duyduğu metal sesiyle duraksadı.

Bakışlarını koluna doğru çevirdi. Bilekleri iki yanından, iki farklı kelepçeyle metal yatak başlığına bağlanmıştı.

Sanki bir faydası olacakmış gibi bileklerini kurtarmaya çalışırken gözlerini çoktan kucağından kalkmış, yatağın başında yüzünde memnun bir sırıtışla dikilen gence çevirdi.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"

"Hadi ama, bunları sevdiğini sanıyordum." Elini sakince omzuna yerleştirdi. "Hem bileklerini zorlama, kırılmayacak olduklarını iyi biliyorsun."

Jaehyun'un kulağına doğru eğildi, bir yandan da omzundaki eliyle sırtının tekrar yatak başlığıyla buluşmasını sağlamıştı.

Fısıldadı.

"Şimdi arkana yaslan ve şovun tadını çıkar."

sour candy |  jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin