17: acımana ihtiyacım yok

994 80 46
                                    

Bir ay. Bir ay geçmişti kaplıca tatillerinden döneli, keskinlikle bir şeyler değişmişti bu süre içinde. Bayan Jung'ın, ne yaptıklarını tahmin edebiliyor olması ikisini de yalnız başlarına olduklarında huzursuz etmeye başlamıştı.

Bu Jaehyun'un isteyeceği son şey bile değildi.

Ama bütün bu sevgili olma olayını kendi yararına kullanan biri vardı: Taeyong.

Aynı bu sabah kapılarında belirip Jaehyun'a alışverişe giderken ona eşlik etmesini söylediği zaman gibi. Annesinin gözleri önünde Taeyong'u reddedemeyeceği için bunu kabul etmek zorunda kalmıştı.

Evden çıkmadan önce annesinin ona attığı bilir bakış kulaklarının kızarmasına sebep olmuştu.

İşte bu yüzden, Taeyong'un peşinden mağazadan mağazaya sürükleniyor, Taeyong fikrini almak için onu da kendiyle deneme kabinine soktuğunda etraflarındakilerden sorgulayıcı bakışlar kazanıyorlardı.

Ayırca Taeyong'un nasıl göründüğünden bahsetmiş miydi?

Üstünde siyah bir tişört vardı; beline kadar bile inmiyordu ince kumaş, epey kısa sayılırdı. Bol pantolonu geniş yırtıklarla doluydu ve Jaehyun geniş dediğinde bunu kastederek söylüyordu. O kadar yırtıktı ki kotun kumaşından çok teninin göründüğünde iddiaya girebilirdi.

Tabii, Taeyong bununla yetinmemiş, içine bir de siyah bir file çorap girmeye karar vermişti. Çorabı pantolonunun altından görünen bacaklarını sıkıca sarmış, her an kalçalarından kayabilirmiş gibi görünen düşük bel kotunu da geçiyor, bel kıvrımına kadar çıkıyordu.

Jaehyun parmaklarını çorabın ipleri arasından geçiremediği her dakika ömründen bir gün azalıyormuş gibi hissediyordu.

Ama kötü tarafı bu değildi.

İnsanlar onlara bakıyordu.

Yanlarından geçen insanlar Taeyong'u yargılayıcı bakışlarla süzüyor, sanki kötü bir şey yapmış gibi onaylamaz görünüyorlardı. Bu rahatsız edici bakışlar arasında bazılarının sapıkça olduğunu fark ettiği an Jaehyun midesinin kasılmasına engel olamadı.

Sinirleniyordu.

Asıl o nasıl böyle kayıtsız kalabiliyordu?

Fark etmemiş olması bir ihtimal bile değildi çünkü dakikalar önce, Taeyong'la konuşmak isteyen heyecanlı küçük bir kız annesi tarafından çekiştirilerek uzaklaştırılmıştı.

Taeyong'sa tatlı tatlı gülümseyip kıza el sallamakla yetinmişti. Yüzü bile düşmemişti.

Bunu nasıl başarabiliyordu? Bakışların hedefi olmamasına rağmen Jaehyun bile insanların bu saygısızlığından rahatsız olmuştu ama o, hiçbir şey olmamış gibi Jaehyun'a elinde tuttuğu etekleri göstermeye devam ediyordu.

"Taeyong." dedi en sonunda, diğerinin askıda duran bir mini etek hakkındaki konuşmasını bölerek. "İnsanlar bize bakıp duruyor."

Pembe saçlının gözleri birkaç saniye mağazada dolandıktan sonra tekrardan kumralınkilere odaklandı, saniyeler önce orada olan heyecan parıltıları sönüp gitmişti şimdi.

"Oh, üzgünüm." Elindeki askıyı sertçe yerine bıraktı. "Buna alışık değilsindir. Eğer benimle gezmekten utanıyorsan eve gidebilirsin, cidden umrumda değil. Ben kendim bakarım."

Jaehyun'un kaşları çatıldı, bunu mu demişti o?

"Ne? Hayır." Arkasına dönmek üzere olan Taeyong'un bileğini kavradı. "Öyle demedim. Sen nasıl dayanıyorsun? Bu rahatsız edici. Kimse sana böyle davranamaz."

"Şimdi de bana acıyor musun?" Taeyong alayla güldü, bileğini sinirle diğerinin elinden çekti. "Gerçekten, Jaehyun, buna ihtiyacım yok."

Kumralın gözleri şaşkınlıkla açıldı, onu yanlış anlamak için çaba sarf ediyor gibiydi. "Bunu kast etmediğimi biliyorsun, ben sadece-"

"Uzatmana gerek yok, Jae-"

Taeyong'un cümlesi yarıda kesildi, kumralın arkasında bir yere odaklanmış gözleri şokla büyümüştü. "Hayır, olamaz." Elinde tuttuğu her şeyi kenara bıraktı. "Hadi, gidelim."

Jaehyun'un kaşları iyice çatıldı, etrafına baksa da ne olduğunu anlayamamıştı. Geriye doğru birkaç adım atan pembeliyi durdurmaya çalışacaktı ki ardından gelen ses önce davrandı.

"Taeyong! Doğru mu görüyorum?"

Jaehyun sesin geldiği yöne döndü: onlara doğru ilerleyen, siyah saçlı genci gördüğü an gözleri kısıldı. Bu da kimdi?

Ve Taeyong neden onu gördüğü an gitmek istemişti?

"Vay, görüşmeyeli çok uzun zaman oldu." dedi siyah saçlı, yanlarına kadar gelip Taeyong'un karşısında dikilirken. Alaycı gözleri pembeliyi baştan aşağı birkaç kere süzdüğünde Jaehyun sinirlerinin zorlandığı hissetti.

Taeyong'un öfkeyle yanıp tutuşan gözleri ona odaklanmıştı ama herhangi bir cevap vermedi.

Kumralın sabrı da yavaş yavaş taşıyordu. Neler dönüyordu burada? "Taeyong, bu kim?"

Jaehyun rahatsız olduğu her halinden belli bir ses tonuyla sorsa da Taeyong gözlerini ona çevirmeye yeltenmedi bile. Bunun yerine, küfreder gibi bir edayla cevapladı.

"Eski sevgilim."

sour candy |  jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin