Selam aşkonuz geldi. Sizi sevdiğimi söylememe gerek var mı? Sanmam. Çünkü zaten biliyorsunuz
Yorum yapmak isterseniz falan yorum yapmak paralı değil bebişlerim, bilginiz olsun. Öpüldünüz.
Yaşadığım olayların göğsüme fazla gelen bir yanı vardı.
Yaşadığım şeyler ellerimde olanı benden çaldığından beri onları geri kazanmaya çalışıyordum ve şimdi bu yaşadığım benim güvenli alanıma yapılan bir istiladan başka bir şey değildi. Sehun'un yanındayken düşünmemek daha kolay gelirdi. Yok saymak, ötelemek... Ama şimdi yine tek başımdaydım.
Sorgu odasında tek başıma otururken siyah camın arkasında varlığının olduğunu hissetsem ve bilsem bile onunla konuşmadıkça tek başıma kalmaya devam edecektim.
Oturduğum sandalyede artık dik oturmak güç haline gelmişti. Sırtım iyice tutulmuştu ve gözlerim ağırlaşmış haldeydi. Buraya geleli bir saat olduğunu biliyordum. Evden çıkmadan önce küçük bir kriz geçirecek gibi hissetmiştim ama yanımda Jiso olduğu için bunu bir şekilde engellemiştim. Yine de bastırdığım tüm duygular göğsümde yük haline gelmişti.
Beni şu an için rahatlatan tek şey Jiso'nun bu departmanın içinde olduğunu biliyor oluşumdu. Güvendeydi ve güvende kalacaktı. Belki benim yanımda değil ama Sehun'un yanında hep güvende olacağını biliyordum.
Göğsümde birleştirdiğim kollarımı çözmeden gözlerimi masanın üstünde dolaştırmaya devam ederken istediğim tek şey ağlamaktı. Esasında sıkı bir ağlamaga ihtiyaç duyuyordum. Sanki ağlarsam her şey düzelecek ve içimde dolaşan ağırlık bir anda dökülecekti ama ağlayamayacak kadar yorgundum.
Odanın içindeki derin sessizlik kapının açılmasıyla bölünürken gözlerimi masanın üstünden ayırdım ve içeriye giren kişiye baktım. Çocuk şube görevlisi olan Bae Yunho'nun sorguya girecek polis olduğunu görmek dudaklarımın keyiften yoksun bir gülüşle yukarıya kıvrılmasına neden oldu.
Gözlerimi tekrar masanın üstüne çevirdiğimde karşımdaki sandalye gürültüyle çekildi ve hemen ardından karşıma oturarak elindeki dosyayı bana attı. "Seni burada gördüğüme ne kadar üzüldüğümü anlatamam Luhan." dedi kollarını benim gibi göğsünde toplarken. "İncelesene."
Bakışlarım ağır ağır onu buldu. "Dosya bize ait." dedim sessizce. "Sen incele."
Yunho çocuk şubede görev yapan polislerden birisiydi ama onunla yıldızımızın hiç barışmamış olmasının tek sebebi rekabetti. Ancak bu rekabet mesleğimizle ilgili değildi. Yunho'nun, Sehun ilk departmana girdiğinde onunla yakınlaşma çabası olmuştu ve bu çabasının karşılıksız kalması tamamen benden kaynaklanan bir durumdu.
O zamandan bu yana aramızda belirsiz bir rekabet olduğunu biliyordum. Aslında ben onunla değil o benimle yarış halindeydi. Doğrusu kendisi umurumda bile değildi çünkü ben onun uzaktan baktığı her şeye sahiptim. Yine de birbirimize bıçak bilemekten asla geri durmazdık.
"Öyleyse başlayalım mı Luhan?" diye sordu derin bir nefes alırken. "Çocuğu dün departmandan çıkarırken görüldün. Nereye gittiniz?"
"Silahımın kayıp olduğunu bildirdiğimde söylediğim gibi onları bulduğum yere gittik." Bir bacağımı diğerinin üstüne yerleştirip gözlerimi kırpıştırdım. "Ama birisi beni bayılttı ve çocuğu kaçırdı. Uyandıktan hemen sonra silahımın ve çocuğun kaybolduğunu fark ettiğim için departmana geldim. Gelir gelmez silahımın kayıp olduğunu bildirdim."
Bir süre gözlerimin içine baktı ve daha sonra dosyayı kendisine çekti. Dosyanın kapağını aralayıp bir şeyler okurken gözlerimi onun üstünde dolaştırıyordum ama yüzümdeki ifadenin çok sevimsiz olduğuna emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's not over yet 2 /HunHan
Fanfictionİhanetle sarsılan aşk tekrar filizlenmiş ve boyumu aşan bir ağaca dönüşmüştü. Ölümler, yaslar ve yaşananlar unutulmamış olsa bile tozlu raflara kaldırılmış, hayatın ipini bir ucundan dört elle yakalamayı bir şekilde başarmıştık. Çünkü Sehun vardı...