BÖLÜM 4

257 34 262
                                    

Keyifli okumalar dilerim :')

"Moon Hana." dedim gözlerimi tahtanın üstünde dolaştırırken. "Go Jeong He ve Moon Eun Seok'un kızı Hana,  dün öğlen saatlerinde okuldan çıktıktan sonra kaybolmuş. Kendisi Seul Amerikan lisesine gidiyor ve henüz on beş yaşında. Ailesinden kısaca bahsedecek olursam eğer, babası Eun Gangnam'da bir şirket sahibi ve annesi Jeong güzellik merkezi işletiyor. Ailenin söylediğine göre onlara bunu yapmaya cesaret edebilecek kimse yokmuş çevrelerinde."

"Bu egoyla pek imkânsız değil aslında ama..." diye homurdanan Chanyeol'e kısa bir bakış atıp başımla onayladım.

"Aile bunun bir fidye meselesi olabileceğini söylüyor. Çünkü onları tanımayan yokmuş ama ben tanımıyorum." dedim alayla. Ardından iç çekip diğerlerine döndüm. "Bu sabah kızın okuluna kim gitmişti?"

"Ben." dedi Baekhyun ve sırtını yasladığı sandalyeden doğrulup ellerini masanın üstünde birleştirdi. "Okul müdürünün ve öğretmenlerinin söylediğine göre kız ailesi tarafından epey bastırılıyormuş. Yani deli gibi ders çalışan tiplerden. Arkadaşlarından birkaçıyla da görüştüm ve ailesinde disiplin hat safhadaymış. Annesi birkaç ay önce ders notları düşük geldiği için kızın saçlarını kesmiş. Babası kesinlikle makyaj yapmasına izin vermiyormuş, ne saçma ama." Gözlerini devirdi. "Yani anlayacağınız yasak koymayı disiplin sanan bir ailenin içinde hayatta kalmaya çalışıyormuş kızcağız."

"Kızı okula bırakıp alan bir şoför'ü varmış. Onunla konuşsam iyi olacak." dedi Chanyeol ve sandalyesini itip ayağa kalktı. Gözleri kısaca Baekhyun'a dokundu ama Baekhyun ellerine bakıyordu. "Baekhyun, gelmek ister misin benimle?"

"Yok." dedi Baekhyun ama deli gibi istediğine emindim. "Burada işler var, sen git."

Chanyeol birkaç saniye ona bakıp sert adımlarla kapıya ilerlemeye başladı. "İyi." diye homurdandı kapıyı açarken. "Giderim ben."

O kapıdan çıkıp gittiğinde derin bir nefes alıp sandalyeye oturdum. "Kris," dedim gözlerimi duvarın dibinde dikilmiş tahtaya bakan Kris'e çevirerek. "Çocuklardan bir şey çıktı mı?"

"Hayır." dedi sıkıntılı bir sesle. "Detay veremiyorlar ki. Hepsi takım elbiseli adamlar olduğundan bahsediyorlar. Başka bir şey çıkmadı ama koşturduğunuz cadde'deki güvenlik kameralarını topladım. İzlemeye başlayacağım birazdan."

Başımı sallayıp gözlerimi masaya çevirdim. "Şu an önceliğimiz Moon Hana." dedi Sehun. Kris'e bakmıştı. "Okulun güvenlik kameralarını inceledikten sonra Daehyun'a döneriz."

Kris tarafsız kalarak bir bana bir Sehun'a baktığında gözlerim çaprazımda oturan Sehun'a dokundu ve kaşlarımı kaldırdım. "O ne demek? İkisini aynı anda götüremiyor muyuz?"

"Elbette götürebiliriz." dedi Sehun. "Ama ilk ihbarı değerlendirelim. Biz Moon Hana olayını çözene kadar da Daehyun dosyasıyla bir başka ekip ilgilensin. Daha sonra oraya dönebiliriz."

Bir an algılayamadan ona dümdüz baktıktan sonra kaşlarımı çatıp masaya biraz daha yaklaştım ve, "Sehun," dedim başımı sallayarak. "Anlamıyorum, insan mı ayırıyorsun şu an? İkisi de çocuk-"

"Kimseyi ayırdığım yok, Luhan. Olması gerekeni yapıp ilk ihbarı-"

"İlk ihbar benim!" diye çıkıştım sinirle. Sehun kaşlarını çattı ama bu beni durdurmadı. "Ben sadece profesyonel yaklaşıyorum ayaklarını bırak artık. İlk kayıp ihbarında bulunan bendim ve ikisini de aynı anda götürebiliriz." Derin bir nefes alıp arkama yaslandım ve birkaç saniye gözlerimi tahtada dolaştırdım. Üst üste attığım bacağımı sallarken dudaklarımı ıslattım. "Ya da boş ver." dedim daha sonra. "Dosyaları ayıralım. Çünkü şu an sırf benim isteğimle Daehyun dosyasını alırsan üstüne düşmeyeceğini biliyorum."

It's not over yet 2 /HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin