Bize biraz elektrik verip geldiği gibi giden adamın üzerinden yaklaşık üç saat geçmişti. Gergince bekliyorduk. Theo yanımda eski bir şarkının sözlerini mırıldanıyordu. Kollarım uyuşmak üzereydi ve karıncalanıyordu artık. "Çok sıkıldım bu durumdan," diye homurdanarak kendimi biraz yukarı itmeye ve kollarımı rahatlatmaya çalıştım, ama lanet olsun ki boyum kısaydı, bu yüzden çabam pek fark yaratmadı.
"İstersen birini çağıralım, elektrik yerken eğlenirsin."
"Bağlı olmasaydık çeneni kırardım."
Korkmuş gibi bir tavırla gözlerini bana çevirdi. "Tanrıya şükür bağlıyız. Yoksa ne yapardım bilmiyorum." Rahatsız edici bir sessizlik daha oldu. Zaten saatlerdir pek konuşmuyorduk. Arada ben bir şeyler söylüyordum ve Theo alaylı yorumlar yapıyordu.
"Komik olan ne biliyor musun?" Bu kez sessizliği kıran Theo'ydu. "Kollarım o kadar uyuştu ki elektriği oralarda hissedemiyorum." Cevap vermek yerine iç çektim, susmadı. "Üstelik inanılmaz derecede sıkıştım."
Bu üzücü cümlelere ne diyeceğimi bilemiyordum, o yüzden kapı açıldığında acı çekmek üzere olduğumuzu bilsem de rahatlamıştım. Bu kez merdivenlerden farklı bir adam iniyordu, ama o daha karşımıza bile geçemeden Theo öfkeyle bağırdı. "EĞER BİR KEZ DAHA ELEKTRİK VERİRSENİZ TANRI ŞAHİDİM OLSUN Kİ HEMEN ŞU AN, BURAYA İŞERİM."
Ağlamaklı bir sesle "Geri zekalı," diye yakındım. Theo sinirliyken IQ'su düşüyordu. Bundan artık emindim.
"Ben de bunu engellemeye gelmiştim zaten." Ona doğru yaklaşıp cebinden çıkardığı iğneyi boynuna batırırken "NE YAPIYORSUN?" diye bağırdım. "BIRAK ONU!"
"Sıra sana da gelecek." Theo'nun gözleri mümkünmüş gibi daha da baygınlaştı ve vücudu gevşedi. Adam onu yukarıya bağlayan ipleri elindeki çakıyla kesti, ve Theo yere doğru yıkılırken onu yakaladı.
"THEO! Theo, iyi misin?"
"Hm-hm," diye mırıldandı ve adam onu sürükleyerek merdivenlerden çıkarmaya başladı. Yerimde çırpınıyor ve kurtulmak için uğraşıyordum. Umutsuzca çabalayarak geçirdiğim yarım saat sonrasında adam Theo'yu geri getirdi, ama bu kez ellerini yukarı kaldırmak yerine arkasına sabitledi ve öyle bağladı. Ayak bileklerine de aynı plastikten geçirdikten sonra bana yöneldi. İstemsizce dönüştüm, dişlerimin uzadığını, gözlerimin parladığını ve yüzümün kıllandığını fark edebiliyordum. Öne doğru atılarak onu ısırmaya, bir şekilde yaralamaya çalışırken Theo da bir şeyler söylemek için uğraşıyordu. Güçsüz mırıltısı yüzünden bir anlığına ona döndüğümde aynı iğne boynuma girdi ve tüm dünya gözlerimin önünde dönmeye başladı.
Kollarımın düştüğünü fark ettim ve Theo gibi öne doğru yığıldım, adam beni de yakaladı ve yukarı çıkardı. "Seni," diye mırıldandım güçlükle, devamını getiremedim. Zaten ne diyeceğimi bile bilmiyordum.
Oldukça parlak ve beyaz bir odaya atıldım, biraz bakınınca banyo olduğunu fark ettim. "İşe," dedi. İşe. Çişimi yapmam için emir alıyordum. Yine de bu fırsatı bir daha bulamayabilirdim ve Theo gibi sırf pislik yapmak için altıma işemeye pek hevesli değildim. Başım dönerken ve vücudumu kontrol edemezken aldığım emiri gerçekleştirmek pek kolay olmadı.
İşimi bitirdiğimde adam tişörtümün ensesinden yakaladı ve beni oradan çıkardı, ayaklarım birbirine dolaşarak peşinden giderken "Bari ellerimi yıkasaydım," diye homurdandım. "Pislik herif."
Başka bir odaya daha fırlatıldığımda düştüğüm yerden kalkmadım. Hiç gücüm yoktu. Önüme sandviç olduğunu çözebildiğim bir şey düştü. Aç değildim ama tek lokmada yedim. Beni aşağı götürmesini istiyordum. Theo'nun nasıl olduğunu öğrenmeliydim. Önüme bir bardak su konduğunda bir elimin pençelerini çıkarıp belli etmemeye çalışarak bacağıma sapladım. Verdikleri şey muhtemelen bir zehirdi ve aşağı inmeden önce vücudumdan atabilirsem buradan kurtulabilirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Gittiğinde | Thiam
Fanfiction"Sen gittin," dedim. "Sen, gittin, Theo. Öylece. Sessizce. Hiçbir şey yokken. Yok oldun. Ben sanmıştım ki... Yanılmak hep zordur ama senin hakkında yanılmak sandığımdan daha zor geldi, nedendir bilmem. Ve sen gittiğinde..." (Bu hikaye Teen Wolf için...