Güzel bir gündü. Sabah Theo olmadan uyanmama rağmen keyifliydim, çünkü nerede olduğunu biliyordum. Beacon Hills'e döndükten sonra bir ev arkadaşı bulduğunu ve onunla eve çıktığını anlatmıştı; ama kaçırıldığı ve ondan sonra da benimle kaldığı için meraktan çıldıran ev arkadaşını sakinleştirmek ve evin masraflarından kendine düşen kısmı ödemek için evine dönmüştü. Akşam yanıma gelecekti. Daha sonra sürüyle buluşacaktık.
Benim de Scott'ı yalnız yakalamam ve onunla önemli bir şey konuşmam gerekiyordu, ama sürü sanki ayrı geçirdiğimiz ayların acısını çıkarmak ister gibi sürekli birlikteydi. Bu yüzden onunla bizim evde görüşmek istemiştim. Kapı çaldığında yataktan fırladım ve koşarak aşağı indim.
Kapıyı açınca Scott etrafa bakınarak içeri girdi. "Bir sorun mu var Liam?"
"Hayır, hayır, yok. İçeri geç." Salona geçip oturdu, ona ayaktan bakarken "Neden yalnız konuşmak istedin?" diye sordu.
"Çünkü sana bir şey göstereceğim, ve sonra bir şey isteyeceğim. Bunu sürünün geri kalanının yanında yapmak istemedim." Karşısına geçip yere çöktüm ve elini tuttum. "Pençelerini çıkar."
Ona Monroe'nun Theo'ya söylediklerini gösterecektim. Anlatsaydım Theo'nun o an hissettiği yıkımı sözlere dökemeyebilirdim. Bu yüzden zihnime girmesini istiyordum. Yumruğunu sıkıp açtığında pençeleri uzamıştı, derin bir nefes aldım ve o "Ne yapıyorsun?" derken tırnaklarını enseme geçirdim.
Dakikalarca suyun altında kalmışım ve başımı yeni çıkarabilmişim gibi nefessiz kaldım bir an, dizlerimin altındaki parke kaydı ve boşluğa düşüyormuşum gibi hissettim. Anılarına bakılan kişi ben olduğum için ne göstereceğimi kontrol edemezdim ve Scott da ne aradığını bilmediği için Theo'yla yaşadığım tonlarca anı film karesi gibi gözlerimin önünde akıp gidiyordu. Büyük bir çaba sonucunda ikimiz de tellere bağlıyken Monroe'nun Theo'ya söylediği şeylerin olduğu ve onun hayal kırıklığını hissettiğim anda durdum, anı gözümün önünde tekrarlanıp durmaya başladı.
Birkaç saniye sonra Scott'ın pençeleri ensemden çıktı ve dengemi sağlayamayıp yere oturur şekilde düştüm. Boynuma doğru süzülen birkaç damla kanı elimle silip ona baktım. "Gördün, değil mi? Theo'nun nasıl hissettiğini sen de fark ettin?"
"Evet," dedi Scott, şaşkınca pençelerini geri çekti. "Bunu bana neden gösterdin?"
"Bana kızma," dedim, toparlanıp tekrar dizlerimin üzerine kalktım ve ona baktım dikkatle. "Theo'yu ısırmanı istiyorum. Gerçek bir kurtadam olması için."
"Ne?" diyerek hiddetle ayağa kalktı. Ağzını açamadan ben de ayağa fırladım ve onu tuttum. "Scott! O da artık sürünün bir parçası, değil mi? Buraya döndüğünde beni onunla çalışmaya ikna eden sen değil miydin? Eğer bunu yaparsan hem sürüye kabul edildiğini düşünür, hem de olabileceğinin en normali olur. Lütfen!"
"Evet, Theo'yla aramız artık daha iyi olabilir, ama onu en son sürüye kabul ettiğimizi düşündüğünde beni öldürdü! Yaşananları unutup aramızı düzeltmek barışı sağlamak için küçük bir adımdı, senin benden yapmamı istediğin şey Theo'nun eline silah verip karşısına geçmek gibi bir şey!"
"Artık iyi biri olduğunun farkındasın!" diye bağırdım sinirle. Kolunu benden çekti ve "Aklını başına topla," diye homurdandıktan sonra hışımla evden çıktı.
O gittikten sonra kendimi koltuklardan birine bırakıp hüzünlü hüzünlü oturdum. Daha birkaç ay önce iyi biri olduğunu savunan taraf Scott'tı! Theo artık Alfa falan olmak istemiyordu. Nasıl bilmiyordum ama iyi biri olduğundan emindim. Belki de artık tarafsız düşünemiyordum. Bir süre beyin fırtınası yaptıktan sonra Scott'ın alfa olduğunu ve onu dinlemem gerektiğini kendime telkin ederek yerimden kalktım. Gidip kendime bir çanta hazırlamam gerekiyordu. Yarın akşam tatil için yola çıkacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Gittiğinde | Thiam
Fanfiction"Sen gittin," dedim. "Sen, gittin, Theo. Öylece. Sessizce. Hiçbir şey yokken. Yok oldun. Ben sanmıştım ki... Yanılmak hep zordur ama senin hakkında yanılmak sandığımdan daha zor geldi, nedendir bilmem. Ve sen gittiğinde..." (Bu hikaye Teen Wolf için...