Ertesi gün birinin "AMAN TANRIM!" diye bağırmasıyla uyandım. Kafamı kaldırıp etrafa bakındığımda Stiles odamdan çıkıyordu. Neden bağırdığını da kendime baktığımda anladım, çünkü ben yan dönmüştüm, Theo arkamdan bana sarılmıştı ve ben de kolunu tutuyordum. Bunu görmesi hiç hoş olmamıştı. Theo'nun kolunu itip yerimde doğrulduğumda o da huzursuzlanarak gözlerini açtı, bir süre bana baktıktan sonra kolunu tekrar belime attı ve beni geri çekti. "Gel buraya."
Koridorda adım sesleri duyunca kolundan kurtuldum ve ayağa fırladım. Scott odaya girdi ve gözleri ayakta dikilen benimle, bana şaşkınca bakan Theo arasında gidip geldi. Sonra kafasını iki yana salladı. "Aşağıya gelin," dedi. "Annen hepimize kahvaltı hazırladı."
Gergince başımı salladığımda odadan çıktı. Theo hala bana bakıyordu. "Ne var?" dedim tersçe.
"Bizi öyle görmelerinden utanıyor musun?"
"Hayır, utanmıyorum," dedim, gerçekten de utanmıyordum, olduğum kişiden ya da hoşlandığım kişiden utanacak yaşta ve zihniyette değildim. Ama sürünün Theo'ya olan bakışı hala biraz sallantılı olabilirdi ve eğer bu durum hakkında olumsuz bir şey söylerlerse gerçekten çok üzülürdüm. Ne düşündüğümü anlamış gibi baktı. "Liam," dedi. "Sana karşı ne hissettiğimi senden çok uzun zaman önce öğrendiler."
"NE?" diye haykırdım şok içinde.
"Evet," diyerek yataktan kalktı. "Bilmeyen bir sen kalmıştın. Olumsuz bir tepki vermeyeceklerinden emin olabilirsin."
Kafam karışmış bir şekilde, anlamsız bir hareketle kapıyı işaret ettim. "Ama... Stiles neden öyle tepki verdi?"
Gözlerini devirdi. "Çünkü o Stiles."
"Scott da çok garip baktı."
Banyoya doğru yürürken ofladı. "Çünkü kazık yutmuş gibi ayakta dikiliyordun."
O tişörtünün ucuyla yüzünü kurulayarak banyodan çıkana kadar ayakta dikildim. Nasıl herkes biliyordu? Kimse bana bir şey söylememişti. Üstelik Theo ne zamandır bana karşı bir şeyler hissediyordu? Benim yüzümden gittiğini söylerken bana olan duygularını mı kast ediyordu?
Yüzümdeki alık ifadeyi görünce "Sonra konuşuruz, tamam mı?" dedi. "Hadi, yüzünü yıka da aşağı inelim."
Dediğini yaptım ve odadan çıktık. Mutfağa girdiğimizde ev ilk defa bu kadar kalabalıktı. Sürü yemek masasına sığmamıştı, yanına bir masa daha çekilmişti ve uzun zamandır kilerde duran sandalyeler çıkarılmıştı. Mutfağa girdiğimizde coşkulu bağırışlar yükseldi. Malia onlara elleriyle susmalarını işaret etti ve bize döndü. "Oturun da başlayalım artık. Sizi beklerken açlıktan bayılacaktık."
Gülerek boş iki sandalyeden birine oturdum, Theo da yanıma yerleşti. Herkes buradaydı. Tam anlamıyla herkes. Scott, Stiles, Lydia, Malia, Derek -ki burada olması oldukça şaşırtıcıydı-, Mason, Corey, Derek, annem ve babam, Melissa, Argent, hatta Şerif... Bir de Scott ve Stiles'ın arasına sıkışmış, sarı, kıvırcık saçlı ve mavi gözlü biri daha vardı. Yetişkinlerin burada olması garip gelse de bize bir şekilde bir anlam ifade eden herkes buradaydı. Huzurla gülümsedim, Theo masanın altından elimi tuttuğunda gülümsemem o kadar genişledi ki dudaklarımın yarılacağını düşündüm.
Masanın üzerinde tabaklar elden ele geziyordu, büyük bir karmaşa vardı. Önümüz açıldığında Scott bana seslendi ve ona döndüm, yanında oturan sarışını gösterdi. "Bu Isaac. Birkaç sene önce bizimle birlikteydi; ama gitmesi gerekmişti. Şimdi geri döndü." Sonra çocuğa beni işaret etti. "Bu da Liam. İlk betam ve kardeşim gibi sevdiğim bir çocuk. İyi anlaşırsanız gerçekten sevinirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Gittiğinde | Thiam
Fanfiction"Sen gittin," dedim. "Sen, gittin, Theo. Öylece. Sessizce. Hiçbir şey yokken. Yok oldun. Ben sanmıştım ki... Yanılmak hep zordur ama senin hakkında yanılmak sandığımdan daha zor geldi, nedendir bilmem. Ve sen gittiğinde..." (Bu hikaye Teen Wolf için...