2 (M)

354 23 16
                                    

"İyi geceler Küçük Efendi."

Dediği şey zihnimde dolaşırken o üstümdeki kıyafetleri çıkarmış, vücudumu süzüyordu. Onu durdurmayı bırak, yerimden kımıldayamıyordum. Bir güç bedenimi yatağa sabitlemişti sanki.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" en sonunda gücümü toplayıp cevap alabileceğimden şüpheli bir soru sordum.

"Ne yapıyor gibi görünüyorum küçük efendi?"

"Sen kimsin ve ne istiyorsun benden?"

"Senin ruh eşinim, küçük efendi." dediğinde şaşkınca ona baktım. O beni pek umursuyor gibi değildi gerçi.

"Ruh eşi mi?"

"Evet. Şimdi izin verirsen, ihtiyacım olanı alacağım." izin ister gibi değil de alay eder gibi konuştu benimle.

"Ne istiyorsun benden?" dediğimde parmaklarını çıplak bacaklarımda gezdirdi hafifçe.

DİKKAT! acayip şeyler oluo

"Belli olmuyor mu?" parmaklarını kalçamın altına koyup diğer elini de dizimin altına koyarak bacağımı yukarı kaldırdı. Alt kısmım gözleri önüne serildiğinde kalçamın altındaki parmaklarını çekerek deliğime koydu.

Kızararak ona baktım ve kendimi çekmeye çalıştım fakat bir işe yaramadı.

"Bırak beni! Ayrıca ruh eşinim de ne demek?"

"Bu konuyu daha sonra konuşacağız küçük efendi, merak etme. Şu anda sana ihtiyacım var, o yüzden sus ve işimi yapmama izin ver."

"Ne-" dememe kalmadan parmağını deliğime sokmuştu. Birkaç saniye duraksadım ve tuhaf hissi yenmeye çalıştım. "Dur! Ne yapıyorsun?"

"Ne yapıyor gibi görünüyorum?"

"B-bu imkânsız..."

"Ah, hayır. Kesinlikle imkânsız değil." dedi ve diğer parmağını da içine soktu. Şaşkınca küçük bir çığlık attım. Yüzüne sinir bozucu bir gülümseme yerleşti.

Biraz acıyordu ama daha çok tuhaf bir his bırakıyordu. Yavaşça geri çekip hızlıca geri soktuğunda yine ufak bir çığlık attım.

"Bırak beni! Kimse yok mu!?" diye bağırdığımda üstündeki siyah yukatayı çıkarırken tekrar sırıttı. Kaslı vücudu gözlerim önüne serilmiş, bedenindeki bazı yaralar gözüme çarpmıştı.

"Seni kimse duyamaz, benim alanımdasın. Boşuna uğraşma."

"Senin alanında ne demek?"

"Çok meraklısın. Merakını gidereceğim, fakat önce bana ihtiyacım olanı vermelisin."

"Hayır hayır! Olma-" lafımı bölen içimde iki yana bir makas gibi açılan parmaklardı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Bir kaç defa daha iki yana açıp kapattığında daha da acıdığını hissettim.

"Bekle." kısık çıkan sesime aldırmadan devam etti işine bir süre daha. Bitirdiğinde parmaklarını çıkardı ve bende dişlediğim dudaklarımı serbest bıraktım. "Adın ne senin? Neden benim yanımdasın? Ruh eşi çok mantıksız bir şey. Ve artık bırak beni!"

"Ne dersen de, bizim dünyamızda bu böyle işliyor. Ah, ve bana Katsuki diyebilirsin küçük efendi."

"Sadece Katsuki mi?"

"Şimdilik o yeterli." dedi ve şimdiye kadar görmediğim penisini gözler önüne sundu. Birkaç saniye onda olan gözlerim büyürken tekrar gözlerine baktım. Bakışlarımdan ne düşündüğümü anlamış gibi baktı ve tekrardan bir bacağımı yukarı kaldırdı. Beraberinde deliğimde hissettiğim soğuk ve büyük şeyle şaşkınca konuştum.

"Be-bekle! Oraya girmez! Katsuki hayır, lütfen..."

"Elbette girer. Yeterince açtığımı düşünüyorum."

"Hayır hayır o fazla büyük, parmakların gibi değil, lütfen!"

"Sakin ol 'Küçük Efendi'. " dedi bastırarak. Ardından deliğime dokunan aletini itti. Hissettiğim şeyle dudaklarımı ısırdım ve gözlerimi kapattım. "Kendini kasma, zaten zar zor giriyor."

Biraz daha itti ve baş kısmının içime girdiğini hissettim. Hafif bir sızlamayla gözlerim dolmaya başladı. Şu an o kadar korkuyordum ki kim olursa olsun beni kurtarmak için biri gelsin diyordum içimden.

Ama gelmemişti.

Kulağıma doğru eğilip fısıldadı, "Hazır ol." ve bir anda tamamen içime itti kendini. Neye uğradığımı şaşırmış, bir an şokla gözlerim büyümüştü. Dolu olan gözlerim bir anda akmaya başladı.
Ardından ağzımdan küçük bir inleme çıktı.

Gözyaşlarım yatağı ıslatırken benden uzaklaştı ve yavaşça çıkarıp tekrar soktu. İkinci bir şokla bir çığlık attım ancak o beni umursamıyordu. Birkaç kez daha aynı hareketi yaptığında gözlerini aşağı indirdi ve yüzünde görmeyi beklemediğim, kısa bir şaşkınlık oldu.

"N-ne oldu?" dedim kısık nefeslerimin arasından.

"Kanıyor." dedi sakince.

"Ne? Ne kanıyor?"

"Deliğin."

"Ne?!" dedim şaşkınca. "Katsuki, kanıyor mu? Çok mu kanıyor! Çok acıyor! Lütfen çıkar lütfen..!" dedim hâlâ sakince o yöne bakan sarışına.

"Bu... Olabilir. Dert etme, geçer. Biz işimize odaklanalım." dediğinde korkunun getirisiyle duran gözyaşlarım tekrar akmaya başladı ve yüksek sesle ağlamaya başladım.

"Katsuki, lütfen çok acıyor! Çıkar onu çıkar onu, lütfen!" dedim ağlamalarımın arasında. Bir süre emin olmayarak bana baktı, daha sonra yavaşça içimden çıktı ve bende derin bir nefes alabildim.

Ağlamam bitene kadar gitmemişti. Şu an hiçbir şey soracak mecalim kalmamıştı, fakat merak ettiğim o kadar şey vardı ki. Ancak konuşacak ne enerjim ne de cesaretim vardı.

Ben sakinleştiğimde yatağımın ucunda, yastığa sarılıp kıvrılarak uzanan benim yanıma oturan Katsuki ayağa kalktı.

"Bugünlük şanslıydın Küçük Efendi. Başka bir zaman olsaydı asla kurtulamazdın." dedi bir dizini yatağa koyup boynuna doğru eğilirken.

Köprücük kemiğinin üstünde durdu. Oraya sıcak nefeslerini bıraktı, dudaklarını hafifçe dokunurdu, kokumu içine çekti ve en sonunda dişlerini geçirdi tenime. Dudaklarımdan acının getirisiyle bir inleme çıktı.

Ayrıldığında yeniden o ürkütücü fakat aynı zamanda çekici olan sırıtışına tanık oldum. O birden siyahlara bürünüp kaybolurken, benim göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı.

O tamamen yok olduğunda bende gözlerimi bir daha açamadım. Bir daha karşıma çıkacak mıydı, ne zaman çıkacaktı, neler olduğunu anlatacak mıydı diye sorular sorsamda kendime, o olmadan hiçbirine cevap alamazdım.

Yarın olacaklardan habersiz derin bir uykuya daldım.

Okulun amk

Yusuf tekinin amk

Neyse bu bölüm azcık smut vardı ama bu seride bol bol olacak :)

Neyse bu bölüm azcık smut vardı ama bu seride bol bol olacak :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ayb

Soul Mate ʚɞ - BakuTodo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin