5

155 17 19
                                    

Bölüm şarkısı : Underwater - Fallen Roses, Subsets

O gece gelmedi. Her an gelecek korkusuyla bütün gece uyuyamamıştım ama o gelmedi.

Sabah olduğunda yeni yeni uykum gelmeye başlamıştı ki kapım çalındı. 'Gel' komutunu verdim ve içeriye giren kişiye baktım.

"Efendi Shoto, kahvaltı hazır."

"Tamam geliyorum." mecburen gitmek zorundaydım çünkü babam son zamanlardaki halimi hiç beğenmediğini söylemişti. Onun huyuna gitmek zorundaydım.

Yataktan çıkıp üstüme bir şeyler geçirdim. Ardından aynadan kendime baktım. Gözaltlarım biraz çökmüş ve yorgun duruyordu ancak yapacak bir şey yoktu.

Yanlarına geldiğimde babam gözlerini bana dikmişti. Bir süre beni süzdükten sonra oturmamı işaret etti. Yerime oturdum ve önüme konan tabağa bir şeyler ekledim.

"Haftaya derslerin başlıyor Shoto." babam bana bakmadan konuştu. Annemin anlattığı şeylerden bahsettiğini anladımda başımı salladım yavaşça.

...

Oldukça sessiz geçen kahvaltının ardından şimdi odamda oturuyor, kitap okuyordum.

Aslında okuduğum söylenemezdi. Sözcükleri okuyordum fakat aklım bambaşka bir yerdeydi. Hiçbir şey anlamadan, sadece dün olanları düşünüyordum.

Cidden, neydi bu olanlar? Normal değildi, hem de hiç...

Dün bütün gece onun gelmesini bekledim korkuyla. Ama o beni şaşırtarak gelmedi.

Bu gece mi gelecekti? Ya da sabah da gelebilirdi...

Ben düşüncelere dalmışken bir anda pencere hışımla açıldı. Ne olduğunu anlamadan içeri ürkütücü bir sesle soğuk rüzgar girdi.

Yerimden kalkıp cama ilerledim. Sabah yarı yarıya güneşli olan hava bir anda kararmış, gökyüzü siyah bulutlara bürünmüş, rüzgar sert bir şekilde esiyordu. Hafiften yağmur başlayınca pencereyi kapattım.

Japonya'da bu mevsim sürekli yağışlı geçerdi fakat bugün ayrıydı. Fırtına kopacak gibiydi sanki.

Pencerenin yanındaki koltuğa oturmuş, dışarıyı izliyordum. Gözüm ormana kayınca ağaçların rüzgara dayanmaya çalışırken verdiği yoğun mücadeleyi gördü gözlerim. Aslında başka birini arıyordum ama yoktu. Görebildiğim her yere baktım ancak hiçbirinde yoktu.

Yağmur hızlanıp cama vurmaya başladığında yerimden kalktım.

Babam evde değildi, şehire gitmişti. Annem muhtemelen odasındaydı. Kardeşlerimden pek emin değildim fakat her biri ayrı yerdeydi kesin.

Üstüme bir şeyler geçirip evden çıktım bende. Neden çıktım bilmiyorum. Bazen içimde anlam veremediğim bir his beliriyor, saçma şeyler yapmamı sağlıyordu.

Elimde olmadan ormana ilerlediğimi fark ettiğimde hızla yolumu değiştirdim. Göle doğru ilerledim. Etrafta kimsenin olmayışı beni mutlu etmişti. Islanmış toprağa oturdum. Üstümün ıslanması ve çamur olması umrumda değildi şu an.

Yağmurlu havaları severdim fakat son olaylardan sonra lanetli gibi gelmeye başlamıştı.

Sıkıntıyla oflarken yanımdaki ufak taşlardan birini göle doğru sektirmeye çalışarak attım. İkinci zıplayışta gölün dibini boylamıştı. Birkaç kez daha yaptım bunu. Rahatlatıcı bir etkisi vardı. Çok beceremesemde az çok yapabiliyordum.

Yanımda duran son taşı da attığımda göl birden hareketlenmeye başladı. Ne olduğunu anlamadan gölün içinden bir beden çıktı. Beyaz teni ve açık mor saçları vardı. Üstünde bir şey yok gibi duruyordu ancak bedeninde özel bölgelerini saklayan belirsiz bir ışık vardı.

Korkuyla geri çekildim. Küçük bir düşme tehlikesi geçirsem de yerimde sabit kalmayı başardım ve dosdoğru saçlarıyla aynı renk olan gözlerine baktım.

Hafif sinirli duruyordu fakat tatlı bir suratı vardı. Anlamlandırmaya çalışır gibi bana baktı uzunca. Ardından gölden ayrılarak yere bastı. Bastığı anda üstünde bir elbise oluşuverdi. Yoğun dekolteli, su yeşili ve kapatan bir elbiseydi.

"Ne istiyorsun insan?" sesi sert ve biraz kaba çıkıyordu ve bu irkilmeme sebep oldu ufaktan, fakat karşımdaki kadın oldukça güzeldi.

"B-ben sadece-"

"Bekle. Sen... Hımm demek Katsuki'nin..." kendi kendine konuşur gibi ettiği laflardan bir tanesi aklıma takıldı. Katsuki'yi tanıyordu demek.

"Tamam da buradan arıyorsun sen? Onun bölgesi orman." dediğinde anlamayarak ona baktım. Bu bölge mevzusunu hiç anlamamıştım.

"Ben... Sadece öylesine gelmiştim." diyebildim ne diyeceğimi bilemeden.

"Hımm... Öyleyse benim kim olduğumu bilmiyorsun?"

"Hayır."

"Adım Nejire. Hado Nejire. Burası benim bölgem ve sen bizi rahatça görebiliyorsun, bu yüzden buraya çok gelmemeni tavsiye ederim. Sadece benim bölgem sayılmaz çünkü." dediğinde hızlıca başımı salladım. Arkasını döndü ve ardından başını hafifçe bana döndürdü "Ayrıca, gölüme taş atıp durma tatlı çocuk."

Bir anda yok olduğunda neye uğradığımı şaşırdım. Ne oluyordu hiç anlamıyordum. Ama dediğini dikkate alıp oradan uzaklaştım.

Hızla eve vardığımda soluk soluğa kalmıştım. Dudaklarım kurumuştu, biraz öksürdüm. Mutfağa ilerleyip bir bardak su alıp içtim ve odama yöneldim.

Burası cidden benim sonum olacaktı.

Saat daha erken olsa da kendimi yatağa attım ve örtüyü başıma kadar çektim.

Her gün ayrı bir olay yaşıyor, ayrı biriyle tanışıyordum resmen.

Gözlerim kendi kendine kapanırken ben de uykunun kollarına teslim ettim kendimi.

Bir süre sonra önümde hissettiğim bedenle bir anda uyandım. Gözlerim yukarı, yüzüne doğru kaydığında Katsuki olduğunu gördüm. İster istemez geri çekildim.

Hafifçe sırıtıyordu. Geri çekilmiş bana yaklaştı ve dudaklarını kulağıma doğru yanaştırıp elimden tuttu.

"Gidiyoruz Küçük Efendi."

Nereye olduğunu bile soramadan beni kendine çekmişti. Ani hareketiyle gözlerim kapanmıştı, açıldığında ise etrafım bir anda değişmişti. Dışarıdaydım ve Katsuki ile yapayalnızdım.

"Çok fazla şey karıştırıyorsun Küçük Efendi. Bir süre burada, benimle kalacaksın." dedi ve beni duvarla birleştirdi.

"Ne demek istiyorsun?"

"Anlamadın mı? Artık benimlesin diyorum. Kaçış yok." yüzünde yine o ürkütücü gülümsemeyi yerleştirdiğinde gözlerimin dolduğunu hissettim. Hem korktuğum hem de sinirlendiğim içindi.

"Ama..." bir şey diyemedim. Suskunluğumu fırsat bilerek beni duvarla daha çok birleştirip dudaklarını dudaklarıma sürttü. Ardından biraz sertçe bastırdı ve beni derin bir öpüşmenin içine sürükledi.

Ben o duvarlara çarpa çarpa...

Sonraki bölüm bir şeyleri açıklığa kavuşturmayı düşünüyorum ama onu nasıl yapıcam bilmiyorum :-

Oy ve yorum pls :3

Oy ve yorum pls :3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oha ne diosun

Soul Mate ʚɞ - BakuTodo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin