Sabah uyandığımda çoktan öğlen olmuştu bile. Nasıl bu saate kadar uyumama izin verdiler bilmiyordum. Normalde olsa babam beni erkenden uyandırır, kahvaltıya beklerdi. Evden de hiçbir ses almadığımda merakla odamdan çıkıp etrafa göz gezdirdim. Kimseyi göremeyince mutfağa ilerledim.
Orada aşçının uyukladığınu gördüğümde sonunda bir nefes verebildim. Bu büyük evde bu kadar sessizliğe hiç alışık değildim.
Aşçının koluna dokunup uyandırdım onu. Beni gördüğünde gözleri büyüdü ve hemen ayağa kalktı. "Üzgünüm efendi Shoto, uyukalmışım." dediğinde sorun değil anlamına elimi salladım ve oturmasını işaret ettim.
"Diğerleri nerede?"
"Bilmiyorum musunuz? Babanız rahatsızlandığı için bütün ev halkı köye indi, hekimi görmek için."
Şaşkınlıkla bakakaldım. Niye kimse bana haber vermemişti ki?
"Ne zamandır yoklar?"
"Sabah 5 gibi çıktılar sanırım."
"Ne zaman gelecekleri hakkında bir şey söylediler mi?"
"Hayır efendim."
"Anladım. Sağ ol." dedim ve yanından uzaklaştım. Benim için hazırlanan sofraya oturup bir şeyler atıştırdım.
Babam genelde böyle sorunlar yaşardı fakat çoğunlukla ciddi bir sıkıntı olmazdı. Bu yüzden aşırı endişeli değildim.
Bitirdikten sonra kalktım ve aşçıya seslenip dışarı çıkacağını söyledim. Beni onayladıktan sonra geri mutfağa, muhtemelen uyumaya döndü.
Hava bugün kapalıydı fakat yağmur yağacak gibi durmuyordu. Dışarı çıktığımda dün olanlar aklımı kurcalamaya başlamıştı. Gece olanlar ise... Rüya mıydı değil miydi emin değildim fakat sabah uyandığımda hiçbir şey hissetmemiştim.
Bunlar aklıma doluştuğunda kasıklarımda tuhaf bir şey hissetmem bir olmuştu. Kasıklarımdaki tuhaf ağrıya benzer fakat canımı yakmaktansa başka şeyler hissettiren şey yavaşça aşağıya indi. Kendimi tuhaf his ile yere bıraktım ve nefes nefes durmasını umdum.
Ellerimi kasıklarıma götürdüm ve oraya bastırdım. Bu biraz rahatlamama sebep olsa da bastırdıkça daha da artıyor gibiydi.
O anda yüzümde bir gölge hissettim. Yukarı baktığımda dün gördüğüm adam bana sırtarak bakıyordu. Korkuyla ona baktığımda bir dizi yerle buluşturup yüzünü bana yaklaştırdı.
"Bana tam anlamıyla uygun olduğunu biliyordum Küçük Efendi." dedi. Bir elini kasıklarımla penisimin bulunduğu bölgenin ortasına koyduğunda ufak bir çığlık attım. Eli oraya baskı uygularken o bölge karıncalanmaya başladı. Karıncalanma daha da artarken baş parmağının dokunduğu yer ile gözlerim hissettiğim zevk ile yukarı doğru çıkarken kendimi bıraktım ve gözlerim yavaşça kapandı.
...
Uyandığımda farklı bir yerdeydim. Nerede olduğumu bilmiyordum fakat tanıdık geliyordu sanki.
Yerden kalkıp gözlerimi etrafta gezindirirken olanlar düştü aklıma. Utançla kendime baktım fakat bir şey görünmüyordu. Gözlerim tekrar etrafta gezinirken bir yol gördüm. Yolun sonlarına doğru yaprakları sararmış ve dökülmeye yakın olan büyük bir ağaç vardı.
Tam bir adım atacakken arkamdan gelen ses ile duraksadım. "Bakıyorum da uyanmışsın Küçük Efendi." dediğinde arkamı döndüm ve benden bu kadar uzun olduğunu fark etmediğim bedene baktım. Normalde gördüğüm bedeniyle bu bedeni aynı değildi. Normalde soluk renkli ve teni şeffafımsı olan beden şimdi capcanlı karşımda duruyordu.
Korkuyla bir adım geri gittiğimde yola basmıştım. Yüzüne bir sırıtış koyarken ben anlamayarak ona baktım.
"Kendi sonunu kendin getiriyorsun Küçük Efendi." dedi ve beni, parmaklarını göğsüme koyarak itti. Biraz tökezledim fakat dengemi korudum. Birkaç adım daha geri gitmiştim ancak o bana gelmiyor, öylece beni izliyordu.
Bir anda bulunduğum yol hafif beyaz bir ışıkla aydınlandı ve Katsuki kayboldu. Etrafa bakındım fakat hiçbir yerde görünmüyordu. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve içimde oluşan korkuyla yolda ilerlemeye başladım.
Biraz ilerledikten sonra Katsuki'nin yolun sonundaki ağaca yaslanmış öylece beklediğini gördüm. Hızlıca onun yanına gitmek adına koştum. Ama ben koştukça sanki daha da uzaklaşıyordu. Ardından ordan bana bağırdı.
"Eğer yanıma gelmek istiyorsan sakince yürümelisin Küçük Efendi." dediğinde durdum. Şimdi uzaklaşmıyordu. Sakince yanına yürümeye başladım.
Yanına gitmek ne kadar doğruydu bilmiyordum fakat burada bana tek tanıdık gelen Katsuki'ydi. Beni geri evime götürmesi adına yanına gitmem gerekiyordu.
Yanına çok yakındım şimdi. Ağacın yanına ulaştığımda beni bekliyordu. Tam ağzımı açacaktım ki yüzünde ürkütücü bir gülümseme oluştu. Korkuyla bir adım geri gitme ihtiyacı hissettim. O da bir adım yanıma geldi. Yüzündeki gülümseme büyürken daha da yaklaşıyordu. O an aklıma gelen tek şeyi yaptım. Kaçtım.
Arkamı döndüm ve elimden geldiğince hızlı koştum. Yolu yarıladığımda bir umut belirdi içime. Fakat anında soldu. Bir anda karşıma çıkmasıyla şaşkınlık ve korkuyla adımlarımı durdurdum.
"Ne istiyorsun benden?!" dedim bağırarak.
"Neden öyle diyorsun Küçük Efendi. Oysaki az önce yanıma gelmeye can atıyordun. " Sanki üzülmüş gibi bir surat ifadesi yapmıştı.
"Benimle dalga geçme! Eve gitmek istiyorum!"
"Ben sorularıma cevap aldım zaten Küçük Efendi. Gitmekte özgürsün. Şimdilik." dedi ve önümde çekildi.
O anda portal gibi bir şey açıldı. Biraz tereddüt etsem de başka şansımın olmadığını biliyordum. Oraya doğru yürüdüm ve bana gülümseyen Katsuki'ye son kez baktım.
Geri döndüğümde gerçekten de evin önündeydim. Hızlıca eve girerken aklıma söyledikleri takıldı.
"Ben sorularıma cevap aldım zaten Küçük Efendi. Gitmekte özgürsün. Şimdilik."
Şimdilik...
Bölümleri artık fazla uzatmicam sarmıo be
Sonunda attım be bölümü
Kim bilir diğer bölüm ne zaman gelcekNasıldı bölüm?
Oy ve yorum yapın ulan
Hadi bye
Bu var ya bu beni bitiriyor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soul Mate ʚɞ - BakuTodo
FanfictionTodoroki Shoto, var olmayan varlıklar görüyordu... Uke : Todo 2 Temmuz 2024 bakutodo#1