O günden sonra yaklaşık bir hafta geçmişti. Katsuki hiç gelmedi, hiç görünmedi. Bir yandan merak ediyordum onu ama bir yandan da bu aptal merakıma kızıyordum. Birkaç günde hayatımda yaşamadığım ve yaşamayı asla düşünmediğim saçma şeyler yaşamıştım onun yüzünden.
Şimdi bahçede annemle oturuyor, karşımdaki ormana bakıyordum. Gözlerim ister istemez oraya kayıyor, baktığım anda ise ayrılmıyorum nedense.
Annem çayından bir yudum aldıktan sonra bana döndü ve "Baban senin için bir öğretmen tutmak istiyor Shoto." dedi.
"Öğretmen mi? Ne öğretmeni?"
"Mistik güçler ve yasaları sana öğretmesi için birini arıyor. Biliyorsun ki ailemizde belirli yasaları sürdüren birçok kişi var. Sen de en küçük olduğun için bu görevi sana vermek istedi. Yaşın geldi, bu yüzden artık öğrenmelisin." dediğinde kafamı salladım sadece. Bunu bekliyordum. Fakat bu olanlardan hemen sonra olması beni korkuttu biraz.
Ardından annem üşüdüğünü söylerek eve girdi. Ben öylece oturuyordum. Masadaki soğumuş çayı elime aldım ve dudaklarıma götürdüm yavaşça. Ancak hemen sonrasında ormanda birini görmemle çay boğazıma kaçtı. Birkaç kez öksürüp, çayı masaya geri bıraktım.
Orada, ormanda biri daha vardı ve bu Katsuki değildi...
Ya onu da oraya çekmiş ise diye düşündüm. Kendime hakim olamadım. Yerimden kalktım ve hızlı adımlarla tekrardan, gitmek istemediğim ormana yöneldim. Ne diye umursuyordum bu kadar bilmiyorum. Ama aynı şeyleri yaşamasını istemedim.
Ormanın girişine vardığımda orada öylece dikilen bedeni görmemle derin bir nefes aldım.
Yanına gidip arkasından seslendim "Hey?"
Arkası dönük beden bana döndüğünde şaşkınca bana baktı. Benden uzun ve muhtemelen yaş olarak da büyüktü. Gözleri biraz ürkütücü bakıyordu fakat önyargılı olmamak adına konuşmaya devam ettim aynı şekilde.
"Burada ne yapıyorsun? Burası tehlikeli, çıkmalısın." dedim biraz da ne diyeceğimi bilemeyerek.
"Tehlikeliyse sen neden buradasın?" dedi yüzüne yayılan alaycı gülümsemeyle.
Ağaçların arasından biraz uzakta kalan evi gösterdim "Ben orada yaşıyorum. Seni burada tek başına görünce geldim. İkimizin de çıkması gerekiyor, hem de hemen." dediğimde gülümsemesi bu sefer değişti.
"Adın ne senin?"
"Shoto ben. Oyalanamayız, çıkmamız gerekiyor." dedim ve arkamı dönmek için hazırlandım fakat beni kolumdan tuttu. Elimi eline alıp dudaklarına götürdüğünde şaşkınca ona bakıyordum.
"Memnun oldum tatlı Shoto. Çok güzel bir isimmiş. Benin adım-" dediği anda hemen yanı başımda, karşımdaki adamın arkasında bir patlamayla yerimde sıçradım.
"Benim ruh eşimle ne yapıyorsun sen?" diye bir ses duyduğumda bu tanıdık sesin içindeki nefret beni korkutmuştu.
"Ruh eşin mi? Ahh... Öyle miymiş?" dedi alayla.
"Aptal aptal konuşma. Bildiğini biliyorum, onu işaretledim."
"Elbette biliyorum Katsuki." dediğinde Katsuki de gördüğüm o ürkütücü sırıtışı o da takınmıştı. Hemen elimi elinden çektim ve ondan uzaklaştım.
Katsuki o an bana döndü "Sen burada ne yapıyorsun Küçük Efendi?" dedi biraz sinirli bir tonda. Az önceki sesindeki ağır nefret gitmişti şimdi.
"B-ben-"
Ağır ağır konulmaya başladı ürkütücü sırıtışıyla adam "Ruh eşini işaretlemişsin ama sadece bununla yetinmişsin Katsuki. Halbuki daha yapman gereken şeyler vardı. İstersen ben yapabilirim, bu tatlı çocuğun senin ellerinde yitip gitmesini önleyebilirim."
Ardından yüksek bir patlama daha yaşandı tam karşımdaki adamın ayak ucunda. Geri çekildim. İkisinde de bir değişim yoktu, aynı duruyorlardı.
"Sınırını aşıyorsun." Katsuki bulunduğu yerden buraya geldi ve adamın kolunu tuttuğu gibi yere serdi. O acıyla inlerken Katsuki yüzündeki boş ifadeyle yavaşça bana döndü. Fakat arkasından ayağa kalkmış adam iki elinin üstünde, dokunmadan kaldırmış olduğu büyük taşla gülümsüyordu.
Elimde olmadan "Katsuki!" dedim. Seslenişimin ardından yukarıdaki taşın patlaması ve ufak parçaların etrafa saçılmasıyla neye uğradığımı şaşırdım.
Arkasını döndü ve adama bir yumruk attı. Fakat nasıl bir yumruktu ki adam bizden yaklaşık iki - üç metre öteye savrulmuştu. Bana tekrar döndüğünde yüzünde bu sefer farklı bir ifade vardı. Çözemediğim bir ifade. Sanki memnun ama bir o kadar da sinirli.
Öteye savrulmuş adamın bu sefer üstünde bir patlama yaşandı. Korkuyla o tarafa, ardından Katsuki'ye döndüm. Hemen arkamı döndüm ve koşarak eve gitmeye çalıştım. Fakat bir anda önüme çıkan Katsuki beni durdurmuştu. Kendimi yavaşlattım sancak çok da sert olmadan, göğsüne çarpmamı önleyemedim.
Kolumdan sıkıca tutup yüzüme eğildi. Canım acısa da fark ettirmemeye çalıştım"Bana bak Küçük Efendi. Öyle her önüne gelene yakın davranıp, merak edersen emin ol ki daha çok böyle sahnelerle karşı karşıya geleceksin. Belki de birinde yer alacaksın. "
"O-onu öldürdün mü?" dedim korkuyla.
"Bu seni ilgilendirmez. Seninle de görüşeceğiz merak etme." dedi ve bir anda yok oldu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken dedikleri daha çok korkmama neden oldu.
Bu gece mi gelecekti bilmiyorum fakat geleceği kesindi...
Katsuki daha çok oçluk yapçak hazırlıklı olun.
Oy ve yorum pls
Haberin yok ben ölüyorum
Sen gelirken ben gidiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soul Mate ʚɞ - BakuTodo
FanfictionTodoroki Shoto, var olmayan varlıklar görüyordu... Uke : Todo 2 Temmuz 2024 bakutodo#1