Radiant 6

390 29 9
                                    

Killjoy dört gözle etrafa bakarken, Viper bir çırpıda doktor önlüğünü geçirmişti üstüne. Alman dahi neler olduğunu anlamak için pek ses etmeden sadece Viper'ı izledi. Sabine'in bir şeyler üstünde çalıştığı çok barizdi ve Killjoy'u çağırdığına göre bir şeyler ters gidiyordu.

"Bana ne konuda ihtiyacın var viper?" Doktor Sabine, genç dahinin sorusunu duymamış gibi cevap vermedi ve önce tedbir amaçlı eline eldivenleri geçirip büyük deney masasının üstünde duran yeşil sıvı dolu şişeyi kaptı, "Elimizdeki tüm silahları daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Ve bu konuda bana yardım edeceksin." Viper masanın üstünde bir çift eldiven daha alıp Killjoy'a uzattı ve ardından masanın ortasına doğru ilerledi. Yavaş ve sakin hareketleri Alman Dahi'nin tedirgin olmasına neden oluyor ve bu yüzden yardım edip etmeme arasında gidip geliyordu.

Doktor sabine elinde şişenin kapağını açıp, üstünde uğraştığı zımbırtının içine boşattı. Killjoy onun ne yaptığını görmek için bir iki adım yakınlaştı ve o zımbırtının aktifleştiği anda belli bir alana zehir bulutu yayan kimyasal bir püskürtücü olduğunu fark etti. Arkadaş arsında, Viper'ın ini olarak bilirdi tabi bunu. İçine giren kişi boğucu bir zehire maruz kalır ve nefes alamazdı.

"Viper, biraz daha açık konuşur musun?"

Doktor sabine elinde ki boş şişeyi kenara bırakıp, "Daha fazla zehir depolamak ve zehir bulutunun daha geniş alana yayılmasını sağlamak istiyorum. Ne yazık ki mekanik şeylerden pek anlamadığım için,  Ultimate cihazını senin ellerine bırakmak zorundayım." 

Killjoy yeşil sıvı akan cihaza baktı. Normalde olması gerekenden çok fazla zorlandığı belliydi zaten, "Brimstone'un bundan haberi var mı?" Viper soruyu duyduğu anda büyük bir kahkaha attı. Sanki böyle bir şeyin sorulacağını bekliyormuş gibi bir havası vardı. Akıllı Kimyager kafasını sola çevirip omzunun üstünden Killjoy'a baktı,

"Bir şey değiştirir mi?" 

"Silahlara ya da cihazlara fazladan ekleme yapamayız viper, Bu tehlikeli!"

"Ben elimde olanı değerlendiriyorum!"

"Yine de Brimstone'dan gizli bir şey-" Sonunda doktor Sabine sabırsızca Killjoy'un lafını kesti, "Sage gibi beni yarıl yolda mı bırakacaksın minik fare?" Killjoy bir iki adım geriledi. Viper'ın içinde biriken öfke ve intikam isteği öyle bir boyut almıştı ki, ilk tanıştığı anda ki halini görmek imkansızdı. Kapalı bir kutu gibi her an ne yapacağı ya da ne düşüneceğini belli değildi ve bu Killjoy'un tedirginliğini iyice arttırmıştı.

Alman dahi az önceki soruyu duymamış gibi lafa girdi, "Savaşı bu şekilde kazanamayız." bunun üstüne Viper yine bir kahkaha patlattı. Gerçekten eğlendiğinden mi, yoksa sinirleri bozulduğu için mi böyle davranıyordu emin değildi.

"Bana yardım etmek istemiyorsan söyle! Boş laflarla vaktimi dolduramam." Killjoy yardım etmeyi geri çevirirse, Viper'ın aklında tıpkı Sage gibi kalacaktı ve protokolün ikinci kurucusunun karşısında olmak  Alman dahi için daha riskli bir durumdu.

Derin bir iç çekip viper'ın verdiği eldivenleri eline geçirdi ve yanına gitti, "Depo için önce cihazın içini görmem gerekiyor, tornavidayı verebilir misin?" Viper sinsi bir şekilde gülümseyip, "Aferin minik fare, mantıklı bir seçim." deyip Killjoy için masaya uzanıp tornavidayı aldı.

                                                                                         *****

Sabaha doğru yine antrenman için diğer ajanlara katılması gerekiyordu. Ancak uykusuzluk nedeniyle ne doğru düzgün nişan alabiliyor ne de gözcülük yapabiliyordu. Alarm botu birisi tarafından kırılsa pek anlayabilecek bir halde olduğu söylenemezdi.

"Dikkat!" ayaklarının yandığını hissedince yerinde sıçrayıp bir iki adım geriledi. Yüzündeki uykusuzluk hali anlık sinirle değişmişti, "Pho!" onun aksine ateş çocuk yakasını düzeltip hiç bir şey olmamış gibi gülmüş ve onu hayata döndürdüğü için memnun memnun sırıtmıştı,

"Uyandıysan sıkıntı yok kankii! Bak daha canlı oldun bir anda." söylemesi kolaydı, sonuçta ölmek üzere olan o değildi. Aksine, daha da ömrü uzuyordu. "Klasik Phoenix..." diye geçirdi içinden Killjoy. Ateşinde can kaybetmesine artık alışmış bir haldeydi.

"Sen neden buradasın? Jett ile B bölgesini tutmayacak mıydınız?" Phoenix iki elini de ensesine götürüp bakışlarını kaçırdı ve umursamazca ıslık çalmaya başladı. Killjoy biraz yakınlaşıp dirseğiyle koluna vurmuş ve bir cevap beklediğini belli etmişti.

"Bilmiyorum, biraz mesafeli davranıyor."

"Kar topunu fütursuzca ona attığın için olabilir mi?" dalga geçer haline Phoenix anında vermişti,

"Ama intikamını aldı!" Killjoy buna kıkırdamadan edemedi. Bir noktada haklıydı elbet, koreli jett havada süzülüp hiç acımadan kar topunu Phoenix'e atarak ödeşmişti zaten. Ancak mesafeli davranması biraz olsun Killjoy'a garip geliyordu, "Eh, koreli olduğu için herhalde." diye geçirdi içinden.

"Neyse, brimstone'a teknik raporları vermem için üsse dönüyorum. Spike bölgesi sana ait." Killjoy arkasını dönüp giderken, Phoenix bir gözünü kırpmış ve iki elini de silah şeklinde sallayıp, "Ayıpsın kankii!" deyip devreyi almıştı. 

Savunma kısmında ki bozuk yürüyen merdivenleri çıkarken, "Buna da bir el atmak lazım." diye geveledi kendi kendine. Viper'ın tuhaf planlarına bile yardım ederken, yüksek merdivenleri çıkmak zulüm gibi bir şeydi ve ilk önce buna el atması gerektiğini düşündü. "Neyse ki raze var da tek başına uğraşmam."

Demir zeminde yürürken çıkan 'tap tap' ayak sesleri, birinin yürüdüğünü çok belli ediyordu. Alman dahi biraz daha teknik koridorda yürümeye devam ederken, birisi aniden onun belinden tutup sağ tarafa çekti. Killjoy daha ne olduğunu anlamadan, mavi eldivenli el anında kızın ağzını kapattı, diğer elini de kendi dudaklarına götürüp, "Şshh!" diye bir ses çıkarttı.



VALORANT - Dahi ve SamurayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin