"Eh uçan bir kızın ayaklarının yere basması pek mümkün olmaz zaten." diye düşündü Killjoy. Bir noktada haklıydı da. Uçarı kaçarı olan Jett'in ne tarafa gideceği pek kestirilemezdi.
"Neyse-" dedi Killjoy ve Viper'ın omzuna dokundu, "Ben içecek bir şeyler alacağım. Sonra muhabbete katılırım." Yeşil saten elbiseli hoş kimyager nazikçe gülümsedi ve "tamam" der gibi başını salladı. Anlaşılan şuan Jett pek Killjoy ile muhabbete girmek istemiyordu, en azından genç dahi öyle sanmıştı.
Deli gibi dans eden Raze'e çarpmamak için bir iki geri geri adım atıp hemen yanından döndü ve önünden geçerken sohbet eden Brimstone ve Sovaya bir baş selamı verdi. Sonunda yiyecek ve içeceklerin olduğu masaya geldiğinde ellerini beyaz örtülü uzunca duvar kenarına çekilmiş masaya dayadı ve derince bir nefes aldı. Bir yandan boş cam bardakları ararken, bir yandan Raze'in delicesine bağrışını duyuyordu, "Sabaha Kadar!"
Killjoy biraz dişlerini sıkıp mırıldandı, "Sıbıhı kıdır!" dedi ağzında geveleyerek.
"Anlaşılan partiler çılgın profesörlere göre değil ha?" Killjoy yakınından gelen sesi duyduğu anda hemen kafasını sola çevirdi. Mavi gömlek giymiş ve saçını geriye doğru taramış Yoru içecek almak için boş bardağını salladı. Başka kim ona böyle hitap ederdi ki?
Alman dahi, "Sadece kafamda oturtamadığım şeyler var." derken tek kaşını kaldırıp kollarını göğsünde bağlayıp devam etti, "Senin Reyna ile haşır neşir olmanda cabası." cümlesini tamamladığında Yoru içten bir şekilde kahkaha attı ve yalandan akan göz yaşını sildi.
"Neden? Reyna teknoloji meraklıları hakkındaki kötü bir şey söyler diye mi bu endişen? Korkma, şuana kadar senin hakkında bir şey demedi." Killjoy ciddi ifadesini hiç bozmadan yüzünü içecek kasesine çevirip kepçeyle bardığını doldurmaya başladı ve o sırada konuştu,
"Hayır. İkinizin Teşkilat üssünü başımıza yıkma planları yaptığınızı düşünüyorum." Yoru, bu lafa sadece gülümsedi ve bardağı bırakmak için masaya doğru eğildi. Aynı anda, biraz korkutucu bir halle Killjoy'a baktı,
"Yıkım Kingdome şirketinin işi. Eminim sen daha iyi bilirsin." deyip bardağı masaya bıraktı ve hiç bir şey demeden oradan ayrıldı. Buna karşılık bir cevabı vardı ancak afallamış gibi kalmıştı. Bu yüzden iki kez yutkundu ve bardağını doldurmaya devam etti. Öyle ki, onu uyaran biri olmasa, dalgınlığıyla bardağı hafiften taşırdığını bile fark etmeyecekti, "Dikkat!"
Elindeki kepçenin birisi tarafından çekildiğini hissedince hemen boşta olan eliyle gözlüğünü düzeltti ve kendine geldi.
"Vay be! Demek dahi olmak içki koyarken bile düşünmeye neden oluyor!" Phoenix alışıla gelmiş ancak daha nazik bir hareketle siyah gömleğini yakalarını düzeltti.
"Baya fiyakalı görünüyorsun. Sanki iş görüşmesine gidecekmişsin gibi." deyip kıkırdadı Killjoy. Phoenix kollarını bağlayıp başını biraz geriye eğdi ve yüksekten ona baktı, "Sen de zamanını katil robot yapmaya harcayan bir manyak gibi görünmüyorsun." Genç dahi arkadaşının hafif alaylı cümlesine güldü ve omuzlarını silkti. Bir akşamlığına olsun tatil yapmak eğlenceliydi.
Phoenix iki etrafına bakındı sonra merakla,"Jett'i gördün mü? Onu hiç bir yerde bulamıyorum." diye sordu. Gözleri hala kalabalık kutlama alanını tarıyordu. İlk geldiği anda Jett ona bakmayınca epey üzülmüş olmalıydı ancak ateş çocuk bunu o an hiç belli etmemeye çalışmıştı. Yine de, Killjoy'un bunu fark etmesi pek uzun sürmemişti.
"En son Viper onunla muhabbet edecekti-" deyip çaktırmadan Phoenix'i kendi yanına çekip, gözleriyle üst üste konulmuş ahşap içki kutularının olduğu yeri işaret etti. Jett, hala kutuların üstünde, aşağıdan ona bakan Viper ile sohbet ediyor ve oldukça sakin görünüyordu.
Phoenix ellerini havaya kaldırıp o tarafa doğru hafifçe gerinir gibi salladı ve dikkat çekmeye çalıştı. Arada yüksek sesle bir şeyler söylüyor ancak ortada dans edip şen şakrak yerinde durmayan Raze'in sesi bile daha çok çıkıyordu.
"Pho, ne yapıyorsun?" diye sordu Killjoy. Tek kaşını kaldırmış arkadaşına bakıyor ve anlamaya çalışıyordu.
"Bilmem, biraz antrenman yapıyorum." deyip bir iki kere de zıpladı. Kulağa hiç inandırıcı gelmiyordu.
"Buna Taretim bile inanmaz! Dökül bakalım." Phoenix hala içki kutularının olduğu tarafa bakarken cevap verdi, "Benim olduğum tarafa bakmasını sağlıyorum." derken bir iki kez ayak ucunda yükseldi. Ancak Jett o tarafa hiç dönmedi. Dönmemesi de çok normaldi, Viper ile konuşuyordu ve şuan önemli bir konu hakkında sohbet ettiklerini düşünüyordu Killjoy.
"Sadece yanlarına gidebilirsin. Bu daha kolay." Phoenix kafasını ciddi bir şekilde hızlı hızlı iki yana salladı,
"Viper'ın yanındayken mi? Kendi ateşimde yanarım daha iyi." Killjoy anlamış gibi başını sallamıştı. En son Ascent'te sevgili Viper, Phoenix'e Jett'i yakalaması için görevlendirmişti ancak pek başarılı olduğu söylenemezdi. Şimdi ise Jett ve viper dostça sohbet ediyorlardı. Kingdome şirketinin ne yapacağı gerçekten hiç belli olmuyordu.
"Bir sorun olacağını pek zannetmiyorum ama yine-"
"Dur!" dedi Phoenix ve Killjoy'un sözünü kesti, "Daha eğlenceli bir planım var." Killjoy bunun iyi bir plan olmadığını arkadaşının ses tonundan anlamıştı. Aklından geçen her neyse, hiç iyi bir fikir değildi.
"Grant dur!" demesine zaman bırakmadan ateş çocuk bir hışımla oradan ayrıldı. Killjoy ise "Eh" deyip içeceğini aldı ve Brimstone ile Sovanın yanına gitmeye karar verdi. Hiç değilse, onlar biraz sakin görünüyorlardı.
Brimstone koca cüssesine uygun bir takım giymiş, Sova ise sarı uzun saçlarını geriye doğru alttan at kuyruğu olacak şekilde bağlamıştı. Tıpkı o da diğerleri gibi savaş alanındaki halinden farklı görünüyordu. Mavi robot gözü ön plana çıkmış ve bir beyefendi gibi duruyordu Brimstone'un yanında.
"Selam!" deyip kendini belli etti Alman dahi. Brimstone bu mutlu sesi duyduğu anda hemen ona doğru döndü ve içtenlikle gülümsedi. Bu gülümseyişin aynısı Sova içinde geçerliydi.
Yaşlı asker, "Hoş geldin Killjoy! Parti nasıl? Eğleniyor musun?" diye sordu babacan bir tavırla. Killjoy ise sadece elindeki bardağı kaldırdı ve aynı anda kafasını "Evet" der gibi salladı.
"Harika. Ben de seni etrafta çok göremeyince yine atölyene kaçtın zannettim. Beni haklı çıkarmadığın için teşekkür ederim." deyip tıpkı karşısındaki kız gibi bardağını kaldırdı yaşlı asker ve içeceğinden bir yudum aldı.
"Kaçırmasına imkan yoktu. Killjoy eğlenceyi bilen biri." Sova da kendi düşüncesini söylediğinde en sonunda samimi bir tebessüm etti. Alman dahi aldığı övgüyle, "Danke!" dedi. Hafif bir sessizlik olduğunda, Killjoy bu sessizlikten yararlanarak Brimstone'a merak ettiği soruyu sormak için davrandı,
"Brimstone, karşı taraf bu intikalden memnun mu? Tüm düellocu ekibi burada cirit atarken onlar-" daha cümlesi tamamlanmadan, bağıran bir ses tüm kutlamayı sarmıştı,
"KAR TOPU SAVAŞI!" Killjoy'u gözleri kocaman açılıp neredeyse gözlüğünün çerçevesi kadar olurken, bağrışın sahibi Phoenix elinde zar zor erimemeye dayanan koca bir kar topunu Jett'in ensesine atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALORANT - Dahi ve Samuray
Fiksi Penggemar"Senin şu bilim işleri de fena değilmiş ha killjoy?" Alman dahi elindeki sarmal bombayı yerleştirdikten hemen sonra samuraya cevap verdi, "Sen fazla düşünme, o benim işim." Killjoy ve Yoru hakkında yazılan ilk hikayedir! 23.02.2021 *Tam olarak oyunu...