Sabah bütün üs tanıdık bir sesle yankılanıyordu. Killjoy sesleri duyduğu anda sarı montunu giyip gözlüklerini aldı ve neler olduğuna bakmak için odadan çıkıp sesin geldiği laboratuvar girişine yol adı.
"Liderlik edeceksen iyi yönet, Brimstone." bu sesi tanımamak elde değildi. Kadınsı ve ciddi ton tüm tehdidiyle kulaklarda yer edinirdi zaten.
"Merak etme Reyna, İstedikleri taktikle gelebilirler hepsi ezberimde." yaşlı askerin cevabına meksikalı kadın sadece gülümsedi ve, "Güzel" dedi. Hemen yanında da, çekik gözleriyle etrafı tarayan ve pekte konuşmaya dahil olmayan Jett vardı. İkisi iyi anlaşıyor muydu? Killjoy hemen kendi soruna içinden cevap verdi, "Elbette!" İkisi de radianttı ve bu Reyna için fazlaca ön plandaydı.
İki yeni ajan içeri girdiklerinde, Meksikalı kadın onlara bakan genç dahiyi fark etti. Kaşları çatıldı ancak yüzünde hala bir gülümseme vardı, "Ah Killjoy'da buradaymış! Ben de rabotlarından birinin çoktan seni yediğini düşünmüştüm." Killjoy önce Brimstone'a baktı. İğneleyici lafına belki de iğneleyici bir cevap verebilirdi ancak öğretmeninin yanında bunu yapmak istemedi,
"Seni de görmek güzel Reyna. Hiç yaşlanmamışsın. Tıpkı ilk kez gördüğüm gibisin." Bunun bir övgü cümlesi olması gerekiyordu ancak kasıtlı olarak söylediği çok barizdi. Meksikalı kadın kollarını göğsünde bağladı, gözlerini iyice kısıp baştan aşağı karşısındaki kızı süzdü, sonra tekrar gülümsedi,
"Sadece görünüş olarak öyleyim." dedi. Pek dost oldukları söylenemezdi ancak artık aynı takımda sayılırlardı. Bu yüzden Killjoy daha fazla bu çekişmeli konuşmayı sürdürmek istemedi. Zaten Brimstone'un yanında istese de ileri gidemezdi.
Genç dahi derin bir nefes alıp, "Hoşgeldin Jett." dese de, anlaşılan genç koreli ajan pek onu duymamış ve Brimstone'a doğru, "Güzel hadi gidelim!" demişti. Alman dahi bir an görünmez olduğunu düşünse de, karşısındaki yaşlı asker ona gülümsemiş ve sessizce sadece onun duyabileceği bir şekilde, "Bence heyecanlandı." demişti.
****
İntikal eden ajanlar ilk kez kendilerini antrenman sahasında göstermişlerdi. Killjoy bu konuda şanslıydı ki, sabahın köründe gelişlerini karşılamak için çoktan görmüştü. Jett ve Reyna Poligonun girişinde Brimstone ve viper ile görüştükten hemen sonra beraber içeri adımlarını atmışlar ve meraklı gözleri kendilerine çekmişlerdi.
"Umarım Brimstone bu kararından dolayı pişman olma- AY!" diye bağırdı birden Alman dahi. Yerinden sıçradı ve yanından ki arkadaşından bir iki adım uzaklaştı. Bir an için ne olduğunu anlayamamıştı.
"Phoenix! Ateşini düşmana kullan bana değil!" derken tatlı çocuk hiç onu duymuyordu bile. Belli ki yanlışlıkla alev toplarından birinin arkadaşı Killjoy'un ayaklarına düşürdüğünü bile fark etmemişti.
"Phoenix?" dedi tekrardan Killjoy ancak yanında, hatta iki adım uzağındaki arkadaşı ne yazık ki duymadı bile onu. Bu yüzden biraz daha yüksek ve alman sesiyle, "Grant!" dedi.
Genç dahi'nin hemen arkasından başka bir tanıdık ses konuşmaya başladı, "Anlaşılan ateş çocuk şuan bizim boyutumuzda değil. Alo!" dedikten sonra Yoru eliyle hızlıca Phoenix'in sırtına vurdu. Phoenix dünyaya geri dönmüş gibi eliyle ceketinin yakalarını düzeltti ardından saçlarını geriye doğru attı ve sonunda konuştu,
"Bakın şimdi eski dostum bana nasıl selam verecek!" deyip elini havaya kaldırdı ve jett'e doğru gülümsedi. Koreli ajan ateş çocuk ile bir iki saniyeliğine göz göze geldi ancak hemen sonrasından önünü dönüp ona selam veren ilk başka ajana doğru gidip sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALORANT - Dahi ve Samuray
Fanfiction"Senin şu bilim işleri de fena değilmiş ha killjoy?" Alman dahi elindeki sarmal bombayı yerleştirdikten hemen sonra samuraya cevap verdi, "Sen fazla düşünme, o benim işim." Killjoy ve Yoru hakkında yazılan ilk hikayedir! 23.02.2021 *Tam olarak oyunu...