Radiant 13

182 12 3
                                    

"Hazır! Nişan al!" Sova havada süzülen Jett'e yönlendirme yapıyor, Phoenix bir şekilde Phontom kullanımına alışmaya çalışıyordu. Reyna anlaşılan o gün o kalabalık içinde antrenmana katılmak istememiş ve özel poligonda çalışma kararı almıştı. Cypher her zamanki gibi atölyeye çekilmiş, Skye ve Breach ise spor salonunun yolunu tutmuştu. Her ajan kendine göre bir çalışma şekli seçmiş ve işe koyulmuşlardı. Killjoy, alet çantası ve robotlarıyla atölyelerin yolunu tutmuşken, boyut gezgini ile yüz yüze gelmemek için içinden dua ediyordu. Aslında sadece Yoru değil, Raze'e de o an katlanmak istemiyordu. Bu yüzden sessizce, karların üstünde iz bıraka bıraka atölyelerin olduğu binaya yürüdü.

Bir önceki gün yaptığı gibi yine birkaç şifre girip kilitleri açtı ve onlara tahsis edilen atölyeden içeri girdi. Cypher ve Raze beraber bir iş üzerinde çalışıyorlardı ve Cypher'ın Raze'e bir şeyler sorduğu duyuluyordu  "Bu kabloları bilerek mi ters bağlıyorsun, Raze? Elinde patlamasın sonra?" Tabii Raze de eksik kalmadan hemen cevaplıyordu "Merak etme Cypher! Bunlar güvenlikli patlayıcılar. Alarmı başlatmadığın sürece bir şey olmaz." içeride yankılanan ayak seslerinden dolayı ikisi de bir an için kafalarını aletlerden kaldırmış ve içeri gelene bakmışlardı.

"Killjoy!" dedi Cypher, yüzündeki maskesinden dolayı mimikleri belli olmasa da ses tonu neşeli geliyordu "Bizde seni bekliyorduk! Gözümüz yollarda kaldı." Killjoy sadece mahcupça gülümsedi ve boş olan diğer bir çalışma masasına geçip alet çantasını da yere bırakmıştı. Bu süre içerisinde Raze'e adamakıllı bir şekilde bakmamıştı bile. Onun aksine Raze tek bir gözünü bile kırpmadan, hınzırca gülerek Alman Dahi'yi incelemişti. Üstüne laf atmaktan da geri durmamıştı "Birileri için gece uzun geçmiş olmalı! Yoksa bizim sevgili dahimiz bu kadar geç uyanır mıydı ki?" Killjoy bunu duyunca kafasını kaldırmış aynı zamanda da kaşları havalanmıştı.

Cypher şüpheli bir hal takınıp "Ne demek istiyorsun Raze?" diyerek araya girmişti meraklı meraklı. Ancak Killjoy bir şekilde konu üstüne sesini çıkartmıştı "Yok öyle bir şey! Görevden dolayı yorulmuşum bu yüzden uykuyu biraz fazla kaçırdım."

"Hı hı!" dedi Raze gülerek "Sen öyle diyorsan öyledir." dedikten sonra o sırıtan ifadesi ile işinin başına dönmüştü daha fazla uzatmayarak. Ancak Raze'in imalı halleri gözlerden kaçmamıştı.

Cypher o sırada aklına bir şey gelmiş gibi oturduğu yerden kalkıp boyu uzun kıyafetini düzeltmiş ve "Gözlem odasına gideceğim, bir iki kamerayı daha kontrol etmem gerek. O zamana kadar buralar size emanet." demiş ve kollarını sallaya sallaya atölyeden çıkmıştı. Kapı kapanır kapanmaz ise Killjoy hesap sorar gibi "Umarım kimseye herhangi bir şey söylememişsindir." demişti teknisyen arkadaşına doğru. Raze ellerini başının arkasına almış ve ayaklarını uzatarak dönen sandalyesinde bir tur dönerek "Yoru ile öpüşmenden mi bahsediyorsun?"

Killjoy alelacele parmağını dudaklarına bastırmış "ŞHHHHH!" diye bir ses çıkartmıştı "Sessiz ol!"

"Amaaan! Sizin aşkınız kimsenin umurumda değil." Raze'in lafından sonra Killjoy oturduğu yerden ayaklarıyla koltuğu sürüyerek Raze'in yanına yanaştı "Yanlış anlaşılma sadece! Ayrıca bunu Brim ya da Viper duyarsa hiç iyi olmaz!"

"Onu bunu bırakta-" dedi Raze aynı şekilde Kliijoy'a dönerek "Yoru nasıl senin tipin olabilir?" Killjoy bıkkın bir halle bir elini alnına vurup gözlerini kapamıştı bir iki saniyeliğine "Aklından ne geçiyor senin?" diye sormuştu oldukça ciddi bir şekilde. Raze ise düşünceli arasında dudaklarını büzüp düşünceli bir hal takınmıştı "Daha çok kedi ve köpek gibiydiniz. Kabul et ki değişik bir kimyanız var."

Alman dahi sonunda kendini tutamayıp biraz sesini yükseltti ve gözlerini büyüttü "Kimya falan yok Raze! Dedim ya sadece yanlış anlaşılma." Ancak Raze bunu oldukça sakin karşılayıp sadece omuzlarını silkti ve yine yeniden işine odaklanmaya çalıştı ve büyük kaynak gözlüklerinden birini taktı. O esnada resmen Killjoy'u duymamazlıktan gelmişti.

VALORANT - Dahi ve SamurayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin