Yazdan kalma yeşillikler yerini yavaş yavaş kahverengiye bırakırken hava da eskisi kadar sıcak değildi. Sonbahar âdeta "Ben burdayım!" Diye kol geziyordu etrafta. Ama bu onun için bi sorun değildi. O sonbaharı severdi.
Kütüphanede okumak istediği bir kitabı arıyordu. Akşamüstüye doğru, o her zamanki gibi kütüphaneye uğrar ve saatlerce tozlanmış rafların arasında gezinirdi. Bunu yapmaktan hoşlanırdı. Sonunda, aradığı şeyi bulmanın sevinciyle gözleri parıldadı. Ellerini kitabın olduğu rafa uzattı. Aynı zamanda başka bir el de o kitaba uzanınca Izuku elini geri çekmek zorunda kaldı.
Elin sahibinin yüzüne bakmadan arkasını döndü ve birkaç adım attı.
-Hey!
Nerden bilebilirdi adam onun duyamadığını?
-Hey! Bakar mısınız!!
Adam şaşırmıştı. Şiddetli bi şekilde seslenmesine rağmen cidden onu duymuyor muydu, yoksa alay mı ediyordu?
Sarışın dayanamayıp hızla yeşil saçlıya doğru ilerledi ve elini omzuna koyup onu kendine çevirdi ve yüzüne bakmasını sağladı.
-Hey, beni duymadınız mı?
Yeşil saçlı tepki vermiyordu hatta anlamamışçasına sarışının yüzüne bakıyordu.
Sarışın sinirlenmişti. Neden mal mal yüzüne bakıyordu ki?
-Hey, bak neden böyle davrandığını bilmiyorum ama bu kitabı galiba sen alıcaktın...
Sarışın elindeki kitabı yeşil saçlıya uzattı. Yeşil saçlı anlamasada kitabı aldı. Yani galiba, kitabı ona vermek istiyordu, değil mi?
-Ne..Nteseggürler..(teşekkürler)
Kafasını aşağıya eğip sadece teşekkür ettikten sonra sarışının yanından uzaklaştı.
Sarışın onunla dalga geçtiğini falan düşündü. "Konuşamıyor muydu yani hahahaha" diye geçirdi içinden. Sonra saatine baktı. Geç olmuştu. Birazdan hava kararacaktı.
Kütüphanenin çıkışına doğru ilerledi. Kütüphane çalışanına "İyi akşamlar" dedikten sonra kütüphaneden çıktı.
Çıkışta biraz bekledi ve cebinden sigarasını çıkarttı. Çakmağını elinde oynattıktan sonra sigarasını yaktı ve sigaradan koca bi duman çekti. Kirli havayı ciğerlerine doldururken etrafını izlemeye başladı.
Normal şeyler vardı. Akşam olmasının fırsatını bilen sokak satıcıları panayırlarını açmıştı. Gece ışıkları yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Manzara, gözlerinize âdeta bir görsel şölen sunmaktaydı.
Ta ki, arabasının yakınında gerçekleşen olayı fark edene kadar.
Sarışın olayı fark etmiş olacaktı ki hızla oraya ilerledi. Olaya bakılırsa, daha deminki yeşil saçlı eleman bir adama çarpmıştı. Yanlışlıkla çarptığı barizdi ama karşısındaki adam tuhaf bi şekilde çok sinirliydi.
-CEVAP VERSENE HA? DİKKAT ET ÖNÜNE SALAK! LANET OLASI ŞEY.
Yeşil saçlı cevap vermiyordu aksine, aynı daha deminki gibi sarışının yüzüne baktığı gibi o adamın yüzüne bakmaya devam ediyordu. Ve bu da adamı daha da sinirlendiriyordu.
Adam öfkesine yenik düşmüş olucaktı ki yeşil saçlıya bir tane yumruk attı. Yeşil saçlı olup bitenden habersiz bir şekilde etrafına bakıyordu.
Sarışın dayanamayıp yumruğu atan kişiye seslendi.
-Bayım, gerçekten yumruk atacak kadar kötü bir şey mi yaptı size bu eleman? Yoksa lanet olası zevkiniz yüzünden mi ona vurdunuz?
Adam susup kalmıştı. Yani haksızdı. Ama özür dileyeceğe de benzemiyordu. Birden yeşil saçlı çocuk adamın ayaklarına kapanıp;
-öğzhür.. öğzhür diğerhhim..(özür dilerim)
Dedi. Adam şok olmuştu. Yani aslında böyle bir şey beklemiyordu. Adamın yüzü utançtan kıpkırmızı kesilirken tabana kuvvet alelaceleyle ordan uzaklaştı.
Orda sadece sarışın ve yeşil saçlı kalmıştı.
Sarışın şaşırıp kalmıştı. Ama kendine gelip yere diz çöktü ve yeşil saçlıyla aynı hizaya geldi. Yeşil saçlının dudağı kanamıştı. O da bunu fark etmiş olucaktı ki elini dudağına götürüp dudağındaki kanı eliyle sildi.
Kafasını kaldırıp sarışına baktı. Elleriyle garip işaretler yapmaya başladı. Sarışın biraz uzun süre anlamaya çalıştı. Sonra anlamış olucaktı ki gözlerini büyükçe açarak yeşil saçlının gözlerine bakmaya başladı. Dudağı kıpırdadı:
-Sen...sen duymuyor musun?
Geçirdiği ikinci şokun ardından biraz afallamıştı. Böyle bir şey beklemiyordu açıkçası. Sonra yüzünü yeşil saçlıya yaklaştırıp elleriyle dudağını işaret etti.
-S-e-n.. d-u-y-m-u-y-o-r m-u-s-u-n?
Söylediği cümleyi heceleyerek söyledi. Yeşil saçlı biraz anlayarak kafasını salladı.
Katsuki'den
-S-e-n.. d-u-y-m-u-y-o-r m-u-s-u-n?
Söylediğim şeyi tekrar heceleyerek söyledim. Belki anlar umuduyla. Ve galiba anlamış olucaktı ki kafasını salladı. Açıkçası biraz utanmıştım. Çünkü onunla dalga geçmiştim. Lanet.. lanet girsin
Yüzüne çok yaklaşmış olucaktım ki geri çekildi.
Elini cebine götürdü telefonunu çıkarttı ve bir şeyler kurcalamaya başladı. Ah galiba not uygulamasını açıcaktı. Ve öylede yaptı. Elleriyle çok hızlı hareket ediyordu. Hızlıca bir şeyler yazıp telefonun ekranını bana çevirdi
-Daha deminki adam, ona bir şey mi yaptım?
Oh, hala o meseledeydi. Galiba içini rahatlatmak istiyordu. Telefonu bana uzatarak klavyeyi işaret etti. Bende telefonu alarak yazmaya başladım. Yazma işim bittiğinde telefonu bende ona çevirdim.
-Hayır, lanet olası piç kendi kendine sinirlendi. Zaten sonrada haksız olduğunu anlayıp çekti gitti.
İçinin rahatlaması için espriye vurarak yazmıştım. Ama hala tedirgin gözüküyordu. Telefonu tekrar eline alıp bir şeyler daha yazdı.
-O halde, neden yüzüme yumruk attı?
Oh lanet olsun. Haklıydı. Ne diyebilirdim ki? Telefonu elime alıp tekrar yazdım.
-Önemi yok, salak herifin tekiydi.
Son yazdığımı okuduktan sonra yinede tedirgindi. Elimi dudağına götürüp dudağındaki kanı sildim. Bana boş gözlerle bakıyordu. Sonra bu yaptığımın onu rahatsız ediceğini düşündüm ve elimi çektim. Ayağa kalkıp üzerimi silktim. O ise hâlâ yerdeydi. Kalkmaya niyeti yok gibi gözüküyordu. Dayanamayıp kalkması için elimi ona uzattım. Elime bir süre baktıktan sonra oda elimi tutup yerden kalktı. Diğer elinde biraz önce verdiğim kitap vardı.
O da üzerini silkeledikten sonra birbirmize baktık. Hatta uzun süre beni süzdü. Galiba kötü niyetli biri olduğumu düşünüyordu. Eh, kim olsa öyle düşünürdü zaten. Sonra telefonunu tekrar eline alıp bir şeyler yazmaya başaladı. El hareketleri o kadar hızlıydı ki takip etmek gerçekten zordu. Yazmayı bitirince telefonu bana çevirdi.
-Şey, adınız nedir bayım?
Yüzüme bir gülümseme yerleştirip telefonu elinden aldım. Ben de yazmaya başladım.
-Adım Katsuki Bakugou. Tanıştığımuza memnun oldum.
Telefonun ekranını ona çevirdim. Birkaç saniye ekrana baktı, sanki bir şey söyleyecek gibiydi. Dudaklarını araladı ve konuşmaya çalıştı:
-TğanıstIğmıza meğmhnun olduğhm..
Cümlesini bitirince nefes aldı. Aslında konuşması çok hoşuma gitti. Yani yanımda konuşsa sabaha kadar dinleyebilirim. Ama galiba bir şey daha diyecekti. İşaret parmağını göğsüme değdirip gülümsedi ve konuştu:
-Kağc..Kacchan?
<\3
kırmak için yaratılmışım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşaret Dili | Bakudeku
Teen Fiction"Sen.. sen duymuyor musun?" Izuku duyma engelli biridir. Belki de bu o kadar da kötü değildir. -özgünlüksüz