Ve beraber dükkana girdiler.
İlk girdiklerinde gözlerinin içeriye alışmasını bekledi Katsuki. Çünkü dışarıya kıyasla içerisi karaklıktı. Loş ışıklarla donatılmıştı içerisi. Belki de bu dükkanın olayı buydu.
İçerisi gerçekten güzel kokuyordu. Hoş baharatlarla donatılmıştı. Bu insanda baş dönmesi yaratacak türdendi.
Katsuki, yanında duran kendisinden kısa olan adama baktığında yüzünde ne kadar heyecanlı olduğunu gördü. Sebepsizce üzgün hissediyordu.
Katsuki'den
İçerisi çok hoştu. Yanımdaki adam çok heyecanlıydı. Benim de heyecanlı olmam gerekiyordu? Sebepsizce üzgün hissediyorum.
Kolumdan tutup daha önceki buluşmamızdaki gibi beni çekerken bende onu takip ediyordum. Yemek yapılan yere çok yakın bir masata oturduk. Masaların bir özelliği vardı. Yemeği karşılıklı oturarak değilde yan yana oturarak yeme idi.
İlk önce ben oturdum ve o da yanıma oturdu. Oturduğumuz koltuk rahattı. Tekrar yanıma oturan adama baktığımda bana bakıyordu. Eliyle omzumu dürtüyordu. Kafamla "noldu?" Anlamında salladım. Yanıma daha çok sokularak yüzümü elleriyle yana çevirdi ve kulağıma tekrar yaklaştı.
-Gaysonğu çağıyığ mısığn?
Söylediği cümle bitince geri çekildi. Kafamla onayladım. Elimle garsouna işaret ettim ve yanımıza gelmesini söyledim. Garson yanımıza gelirken Izuku telefonunu çıkarttı. Hızla bana yazdığı mesajı gösterdi. Mesajda, sipariş edeceği yemek yazıyordu. Aslında merak ediyorum, neden benimle konuştuğu gibi konuşmuyor? Sormak istiyorum.
Mesajda yazan yemeği garsona söyledim bende kendime aynısından söyledim. Onun yemek zevki güzel çünkü. Garson siparişlerimizi aldıktan sonra yanımızdan ayrıldı. Yüzümü tekrar ona çevirip imalı bir şekilde suratına baktım. Ama o anlamayan gözlerle bana bakıyordu. Cebimden telefonumu çıkarıp ona mesaj yazdım.
-Neden benimle konuştuğun gibi diğer insanlarla konuşmuyorsun?
Mesajı gösterdiğim zaman birkaç saniye düşünür şekilde masaya bakmaya başladı. Yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum, yani sadece merak ediyordum.
Elleriyle telefonuna tekrar mesaj yazdı ve bana mesajı gösterdi.
-Çünkü böyle yerlerde benim konuşmamla dalga geçiyorlar.
Bu mesajı gördüğüm zaman yutkunmama engel olamadım. Çünkü bu, aynı ilk kez benimle konuştuğundaki gibi onunla dalga geçmemle aynı şeydi. Daha kötü hissediyorum. Gözlerimi hızla kırpıştarak ona bakmaya devam ettim. Tekrardan mesaj yazdım.
-O zaman neden gelmeye devam ediyorsun ki buraya?
Bu mesajı ona gösterdiğimde gözlerini kısarak bana gülümsedi. Bu sırada tekrar mesaj yazdı.
-Bilirsin, gülü dikenlerine rağmen seversin. Burasının yemekleri çok güzel.
Yazdığı mesajı gösterdiğinde kıkırdamama engel olamadım. Yani dediği şey mantıklıydı. Bakalım, dediği kadar güzel miydi buranın yemekleri. Sonra tekrardan bir mesaj daha yazdı.
-Bir de şey, insanlar bazenleri beni senin gibi anlayamıyor. O yüzden pek konuştuğum söylenemez.
Bu mesaj benim gururlu hissetmeme sebep olmuştu ama bu buruk bir gururdu. İstemsizce sırıtarak dirseğimi masanın üzerine koydum ve başımı elime yaslayarak ona bakmaya başladım. Hâlâ suratımda o kendiliğinden oluveren bir gülümseme vardı, gözlerinin içine bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşaret Dili | Bakudeku
Teen Fiction"Sen.. sen duymuyor musun?" Izuku duyma engelli biridir. Belki de bu o kadar da kötü değildir. -özgünlüksüz