naber lop
amaçsız ehehe
hadi bölüme bakam
--------------------------------------------------------------------------------------
Bora aniden verdiği bir kararla Lalin'e döndü.
"Seni bir yere götürebilir miyim?"
"Olur, farketmez."
Bora sonunda bir uçurumun kenarında durduğunda camdan dışarı baktı. İçinde tutmak gün geçtikçe zorlaşıyordu ve artık hislerini açacaktı. Derin bir nefes çekti içine. Buğulanan camdan dışarı son bir bakış atıp aşık olduğu kadına çevirdi bakışlarını. Dışarıyı seyrediyordu o da. Boğazını temizleyip dikkatini kendine çekti.
"Bir oyun oynayalım mı?" Lalin gözlerini gözlerine çıkardığında kısa bir an duraksasa da konuşabilmişti.
"Ne oyunu?"
"İtiraf oyunu.."
"Hmm, peki. Oynayalım. Başla hadi."
"Pekii, seninle tanıştıktan sonra daha çok Serdar Ortaç dinlemeye başladım. Temizlik yaparken özellikle." Cümlesinden sonra gülüştüler. Lalin gözlerini dışarda gezdirip düşündü biraz.
"Şarkılarımı paylaştığım ikinci kişisin. Ve bu iyi bir şey, inan bana." Gözünü kırpmaya çalışıp gülümsedi. Bora karşısındaki görüntüye tekrar düşerken yanaklarını sıkarak sevmek istedi bir an için.
"İnanıyorum." Gülümsemesi yüzündeki yerini kaybetmezken konuştu. "Ben ilk defa sana pizza yaptım. Arkadaşlarıma bile hep dışarıdan söylüyordum." Lalin ne diyeceğini bilemeyip bocaladı. Çok fazla üstelemeden gülümsedi ve konuştu.
"Kendimi şanslı hissetmeliyim o zaman. Ayrıca, mükemmel yaptığını belirteyim tekrar." Bora içtenlikle gülümserken hislerini itiraf etmemek daha da zorlaşıyor, bir an önce konuşmak, içini dökmek istiyordu.
Bir süre daha itiraf etmişlerdi. Öyle ki çocukluklarına kadar inmişlerdi. Birbirlerini daha da iyi tanımalarına yardımcı olmuştu ve eğlenmişlerdi bolca.
"Bende itiraf edecek bir şey kalmadı, bitirsek mi?" Lalin gözlerini ovuşturmamak için çabalarken konuşmuştu. Aralıksız iki saattir konuşuyorlardı ve hayli yorulmuş hissediyordu. Bugün genel olarak yorucu bir gün olmuştu.
"Ee şey, bende bir şey daha kaldı. Sıra da bende zaten." Bora hızlıca konuştu. Gerilmişti. Koltukta yan oturup tamamen Lalin'e döndü. Ellerini usulca ellerine uzatıp tuttu Bora. Lalin aklına gelen şey olamaması için dua etmeye başladığındaysa konuştu. Ne yazık ki kesinlikle aklına gelen şeydi...
"Ben, aşkı seninle öğrendim..."
Birkaç dakika sessizlik oldu. Bora Lalin'e bakıyordu ama Lalin olayın gerçekliğini kavrayabilmiş görünmüyordu henüz. Kendine geldiğinde kafasını kaldırdı, kendini Bora'nın gözlerine bakmaya zorladı ama yapabileceğini zannetmiyordu. Ellerini ellerinden çekti. Bora bu hareketle boşluğa düşmüş gibi hissetmişti.
"B-bora ben.. özür dilerim." Kapıyı açıp hızla çıktı arabadan ve gerisin geri koşmaya başladı, arkasında dolu gözleri hayal kırıklığıyla parlayan bir adam bıraktığından habersiz...
Lalin uzunca bir süre koştu. Koşmaktan yorulduğunu hissedince durdu olduğu yerde. Bu olmamalıydı... Buna izin veremezdi... Yapabilir miydi? Tekrar güvenebilir miydi?
Yanından geçen taksiyi durdurdu. Taksi durduğunda hızla bindi ve gideceği adresi söyledi şoföre.
Çok da uzun olmayan bir yolculuğun ardından büyük demir kapı karşılamıştı Lalin'i. Ücreti ödeyip indi. İçeri girip mezarın yanına ilerlerken çaresiz hissediyordu.