bölüm XXI

35 6 43
                                    

heeyoo

naber

--------------------------------------------------------------------------------------

Lalin'den

Klinikteki işimi bitirip çıktım odadan. Girişte Ayten'e çıktığımı söyleyip el salladım. Bugün Murat'la bir seansımız vardı ve seans sonrası başka birine devretmek fikri aklımdan çıkmıyordu.

Tek derdi kadınlardı bu adamın! Ve iliklerime kadar nefret etmiştim, her şeyinden.

Gerçi başkasına devretmekte korkutuyordu beni, hiç güven vermiyordu ve insanların başına bela olmasından korkuyordum bir miktar.

Tekrar nefret ettim bu histen.. insanlar neden korkunç biri olmaktan hiç çekinmiyorlardı...

alışman gerekiyor artık.. iyi insanların sayısı bir elin parmağını geçmez.

Arabama binip gruba eve geldiğime dair bir mesaj attım, Deniz evdeydi bugün ve muhtemelen Eren'de evdeydi.

Telefonu yan koltuğa koyup yola çıktığımda arkamdan gelen arabaya verdim dikkatimi.

Klinikten çıktığımdan beri peşimdeydi. Biraz yaklaştığında plakasına baktım. Plakaları aklımda tutmak gibi saçma bir özelliğim vardı ve bu Murat'ın plakasıydı.

Endişe duygusu anında bedenimi içine alırken derin bir nefes aldım.

"Sakin ol Lalin, sakin ol bir şey olmayacak.."

Telefonum çalmaya başladığında hemen açıp kulağıma götürdüm. Kim olduğuna bakmamıştım bile. Kulağıma gelen tanıdık ses kendimi güvende hissetmemi sağladı.

"Lalin, konuşabilir miyiz?"

"Bora.." genelde ismiyle hitap etmediğimden duraksadı. Ses kesildi, sonra nefes aldığını duydum. O itiraftan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmıştım, o da bana uyuyordu.

"Efendim?"

"B-ben takip ediliyorum şu an."

"Nasıl takip ediliyorsun? Emin misin?" Gerilmişti.

Konuşmama fırsat vermeden konuştu. "Sen neredesin şu an?"

"Ben klinikten çıktım, eve geliyoru- hassiktir!"

"Lalin noldu?!"

"Yoldan saptım, aptal önüme geçmeye çalışıyor ve kaza bile yapabilirim şu an!"

"Bak sakin ol şimdi."

"Sakin olamam, Bora! Adam takip ediyor beni, hemen arkamda! Bak Deniz'in telefonunda Eylül'le bizim telefonlarımıza bağlı bir takip şeysi var adı her ne boksa, onu kullan çünkü ben nereye girdiğimi bilmiyorum."

"Tamam yanına gidiyorum, telefonunu kapatma, şarjın var değil mi?"

"Evet, evet var." Kapının açılıp kapanma sesi, merdivenden inişi ve tahminimce bizim kapıyı çalma sesini duydum.

Kapıyı çalarken Deniz'in ve Eren'in adını da söylüyordu.

"Ulan bir öpüşemedik, yaz dizilerinde çalan telefon gibi ne çalıyon kapıyı it?!" Eren'in sesini duyduğumda normalde olsa kahkaha atacağım bu cümleye hiçbir tepki verememiştim.

evet, işin ciddiyetinin farkına varış.. adeta bir dönüm noktası!

ya bi sus amk

ok

Dikiz aynasından hala beni takip ettiğini görünce kendimi sakinleştirme çabalarım bok yoluna gidiyordu.

TurşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin