Medyada Poyraz
Tesadüfen çarpışmıştı gözlerimiz ve ben senin yere düşen bakışlarını toplamıştım. Seninkilere karıştı sanırım sol yan kırıklarım,bulamıyorum. Düşünüyorum da tesadüf diye bir şey yok aslında Çekecek çilem varmış deyip geçiyorum…
Uçurumlar gölgeler için yaşar ateşten dili gül iklimi kadınlarının öpüşlere yasaktır trenler eski şehirlerden geçer acılı ölülerin ve gözlerinin üstünden kalbin yalnız mezarlıklara yurttur gözbebeği büyücüsü umutlarınla oynar sahte eller yaratır öldürücü el sallayışların için sözcükleri güç için kullanır utanmadan insan dinmeyen sessizlik kanatır yarası kabuk tutanlar bilet alabilir güneş ülkesine ve ateşte yan tutabilir böyle zamanlar inanmayacaksın gördüm deliler hücrelerde yaşayabiliyor bu ülkede düşünenlerse delirebilmeyi deniyor sık sık evet hiçbir uçurtma uçmuyor göğünde hiçbir limanında sevebilenler yok hiç kimse "gel" diye bağıramıyor penceresini açıp bir gece yarısı hiç kimse utanmıyor susarken sevemezken gülüşünden...
Kahraman Tazeoğlu
Sabah ezanı ile gözlerimi açtım. Yatağımdan kalkarak lavaboya gittim. Güzelce abdestimi aldım sabah namazını kıldım ve yatağıma geri döndüm.
Sabah ezanından sonra uyuyamadım. Çünkü aklım hep ondaydı. Neden bilmiyorum ama onu düşündüğüm zaman kalbime bir şeyler oluyor. Annemin odaya girdiğini farkettim yanına yaklaştı ve her zamanki gibi beni yanağımdan öptü ve ben yattığım yerden kalkarak anneme sarıldım.
Annemde beni kollarının arasına alıp sımsıkı sardı. Bunu kız kardeşimi İdil gördü. Galiba bizi kıskanmıştı. Annemin yanına gidip onu bir güzel gıdıkladı gıdıklanmaktan hoşlanmazdı ama çok güzel gülerdi. Biz onu gıdıklarken gülülüyordu.
Hep birlikte yataktan kalktık yataklarımızı güzelce düzelttik. Annemin yanına giderek kahvaltıyı birlikte hazırladık.Babam ve erkek kardeşim de çoktan uyanmışlardı ve bizim yanımıza gelerek kahvaltı masasına oturdular. Hep birlikte kahvaltımızı yaptık.
Hep birlikte evden çıktık annem ve babam çalışıyordu. Kardeşlerim ve ben de okula gidiyorduk.
Yolda yürürken kulağıma kulaklığımı taktım. Sakin bir müzik çalıyordu. Sözcükler dilimin ucundan dökülüyordu.Geçmiyor boğazımdan inanırmısın
Sen yokken ne ekmek ne de bir yudum su
İncirler olana kadar kalsaydın bari
Onlarca sözden birini tutsaydın bari
Beni böyle habersizce alıp giderken
Bavuluna kalbimide atsaydın bari
Bu şarkıyı çok seviyordum. Beni başka dünyaya çekiyordu sanki. Sözcükleri tekrar ederken durağı geldiğini farkettim. Durakta ki de kimdi? İnanmıyorum Hakan elini cebine koymuş duvara yaslanıyordu. Onun da kulağında kulaklık vardı.
Yanına gidemedim çünkü onu her gördüğün zaman bana bir şeyler oluyordu. Beni fark etmiş olacak ki hemen yanıma geliyor ve bana doğru gelirken gözleri parlıyordu. Gerçekten bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu.Bana yaklaştı ve bir eli kulaklığıma gitti. Şaşırmıştım ve kulaklığımı kulağımdan çıkararak gülümsedi. Bende ona aynen karşılık verdim. Sonra benden biraz uzaklaşarak
- Günaydın dedi.
- Günaydın diyerek gülümsedim.
- Hangi şarkıyı dinliyorsun? diye sordu
Bende kulaklığımın tekini onun kulağına götürerek dinlediğim şarkıyı dinlettim. Bende ona
- Sen hangi şarkıyı dinliyorsun? diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günaydın Gece
Ficțiune adolescențiAşk zamansız gelir derler. Öyle zamansız çalar ki kapını ne hazırsındır ne de red edebilirsin. Kelimeler boğazında tıkanır öylece kalırsın. Ne anlarsın yaşadıklarını ne de önemsiz bir hayal gibi gülüp geçersin. Çünkü bir kez çaldı mı aşk kapını işte...