Bazen hak etmediği değerleri sunarız sevdiklerimize. Onlar bile şaşırırlar ne olduklarına. Gözünde çok yükselttiğin, bir gün gerçekten yukardan bakmaya başlar sana. Senin yücelttiğin, seni beğenmez. Uzaktan bakarsın eserine...
Kimsenin olmadığı bir yere gelmişlerdi. Hakan'ın yaptığı şey benim orada donup kalmama neden oldu. Bunu nasıl yapmıştı. Bir de okuldayken. Bu olucak iş değildi.
Hakan Ecem'i öpüyordu. Hem de dudaktan. Unatmadan bunu nasıl yaparlar? Bu nasıl bir terbiyesizlikti. Okulda olduklarının farkında bile değildiler mi? Hakan Ecem'i sanki profesyonel bir şekilde öpüyordu.
Onları gördüğümde şok geçirdim ve olduğum yerde dondum kaldım. Hareket edemedim. Omuzumda bir el hissettim. Arkamı döndüm ve o kişiyi gördüm. Poyraz beni kolumdan tutarak onların yanından uzaklaştırdı.
Gözlerimden haddinden fazla yaş akıyordu. Onlara engel olmadım. Poyraz ağladığımı görünce beni kollarının arasına aldı. Sıkıca sardı. Ona karşılık verdim ve ona sıkıca sarıldım. Ona sarılmak beni rahatlattı.
Onun omuzlarında ağlıyordum. Onun beni anladığını biliyordum. Onları o halde gördüğümde içimdeki acıyı tarif edemiyorum. Bu kadar acımasız olabilirmiydi?
Poyraz'ın kollarının arasından ayrıldım ve ellerimle gözlerimde ki yaşları sildim. Poyraz'ın yüzüne bakamıyordum. Onun karşısındayken ağladığım için. Ondan utanıyordum.
Hakan ve Ecem'in bizi uzaktan izlediğini farkettim. Yanımıza doğru geldiler. Acaba benim onları gördüğümü fark etmişler miydi?
Hakan yüzüme anlaşılmaz bir ifade ile bakıyordu. Ecem'in dudaklarına baktığımda dudağındaki rujun silinmiş ve dağınık olduğunu gördüm.
Gözlerimi onlardan ayırarak Poyraz'a bakmaya başladım. Oda bana bakıyordu. Ortamdaki sessizliği bozan Alper oldu.
" Napıyorsunuz siz burda? "
" Hiçbir şey yapmıyoruz ne yapabiliriz ki? "
Dedim onu bu konuyu bitmesini istemiyordum. Eğer bilirse bu sefer olaylar daha kötüye gidebilirdi.
" Bilmem sizin sağınız solunuz belli olmuyor. Gel gidelim burdan Sidenur. "
Dedi bende ona karşılık vererek
" Olur gidelim. Kendimi biraz kötü hissediyorum. "
" Tamam. Çok kötü hissediyorsan bana tutun gidelim. "
Sadece başımı salladım. Gerçekten kendimi kötü hissediyordum. Alper bu halimi görünce beni onların yanından hızlı bir şekilde götürdü.
Birlikte sınıfa doğru yürüdük. Şeyma sınıfta sırasında oturuyordu. Alperle beni görünce sırasından kalktı ve yanımıza geldi.
" Bir şey mi oldu? Bu haliniz ne? "
" Sidenur kendini biraz kötü hissediyor. O yüzden onu buraya kadar ben getirdim. "
" Neden? Ne oldu? "
"Bende bilmiyorum. Ama Poyrazların yanındaydı. Aralarında bir şey geçmiş olmalı. "
" Tamam. Şimdi ben onunla konuşurum. Ne olup bittiğini anlarım. Sen git istersen. "
" Tamam ben bahçede olucam. Herhangi bir şey olursa bana hemen haber ver. "
" Tamam. Sen merak etme. "
Şeyma beni Alper'in kollarından alarak sıraya oturttu. Öğle arasında olduğumuz için sınıfta kimse yoktu. Şeyma ve ben vardık. Şeyma gözlerimin içine bakarak ona bir şeyler anlatmamı bekliyordu.
Şeymaya döndüm ve olan herseyi bir bir anlatmaya başladım. Vaktimiz fazla olduğu için yavaş yavaş anlattım.
Anlattıktan sonra ders zili çalmış ve öğle arası bitmişti. Alper ve Poyraz'ın yan yana geldiğini görmüştüm. Poyraz olanları anlatmış gibi görünüyordu. Alper yanıma gelip
" Üzülme,kendisi kaybeder. Canını hiç sıkma tamam mı? "
Alper ağzımdan çıkacak iki kelimeyi bekliyordu. Ama zorlanıyordum. Çünkü ben ne kadar iyiyim desem de içimde hala kırık bir kalp vardı. Zorlanarakta olsa Alper'in sorusuna cevap vermiştim.
" Tamam sıkmam. "
Alper'in endişelenmemesi için küçük bir tebessüm kondurdum dudaklarıma. Alper bu halimi görünce onunda dudaklarında tebessüm oluştu.
Bu halimiz hocanın gelmesiyle bozulmuştu. Ders başlamıştı ama benim aklım hala Hakan'ın yaptığı hareketdeydi. Hep gözümün önüne geliyordu. Unutmaya çalışıyordum ama olmuyordu.
O sahne bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Kendimi derse vermek zorundaydım. Ders zili çoktan çalmıştı. Herkes evlerine gidiyordu.
...
Eve geldiğimde evde kimse yoktu. Benim için en iyisi buydu. Çünkü yanlız kalıp düşüncelerimle baş başa olmam gerekiyordu. O sahne aklıma geldikçe daha kötü oluyordum.
Mutfağa gidip abur cubur aramaya başladım. Üzüntülü olduğumda her zaman abur cubur yerdim. Elime bir tepsi alıp bulduğum her abur cuburu tepsiye koydum.
Odama gittim ve abur cuburlarımı yemeye başladım. Televizyondan en duygusal şarkıyı açtım ve ağlamaya başladım. Bu üzüntü diğer üzüntülerimden daha farklıydı. Tamam onlar sevgili olabilirlerdi ama bilmiyorum. Hakan Ecem'e her dokunduğunda benim canım yanıyordu.
Bu acıyı artık bedenim kaldıramıyordu. Ben bu acıyı hiç haketmiyordum. Unutma zamanı gelmişti. Hakan'ı unutma zamanı. Onsuz bir hayat geçirmeye başlama zamanı çoktan gelmişti. Ama ben elimde olmadan hala onu seviyordum. Ona aşıktım. Ne kadar inkar edersem edeyim bu gerçek benim peşimi bırakmayacak.
Düşüncelerimle baş başa olmak beni iyi hissettirmişti. Elimdeki abur cuburlarımı çoktan bitirmiş olduğumu fark ettim. Tepsiyi mutfağa bırakıp tekrar odama döndüm.
Aynaya baktığımda bu kişinin ben olmadığımı fark ettim. Gözlerimin altlarında şişlikler vardı. Gözlerim kızarmış ve küçülmüştü. Hepsi ağlamaktan olmuştu. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Odama geri geldim. Ağlamanın yerini uyku alıyordu. Uykunun kolarina kendimi bıraktım. Yorgun olduğum için annemler gelmeden uyumuştum.
...
Sabah alarmla uyanmıştım. Dün telfonumun alarmını kurmayı akıl etmiştim. Yatağından hiç kalkmak istemiyordum ama annemin sesini duymamla kalmak mecburi oldu.
" Kızım daha kalkmadın mı sen? "
" Kalktım anne merak etme. "
Elimi yüzümü yıkadım ve annemin yanına gittim. Annem her zamanki gibi süper bir kahvaltı masası hazırlamıştı. Herkes masaya oturmuş yemeklerini yiyorlardı. Herkesin yüzünde bir tebessüm vardı. Çünkü bugün özel bir gündü.
Evet yeni birgün benim için başlıyordu. Dün olanlar beni etkilemiş olsada bugün yeni bir gündü. Yeni güne başlamaya hazırdım.
Bölümler geç geliyor biliyorum ama bu aralar sorunlarım vardı. Üzgünüm. Ama bundan sonra daha hızlı bir şekilde bölüm yazmaya başlıcam. Ve size bir sürprizim var yeni bir kitap daha yazmayı düşünüyorum. Eğer isterseniz yazmaya başlıcam. Sizleri çok seviyorum. Sevgiyle kalın. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günaydın Gece
Novela JuvenilAşk zamansız gelir derler. Öyle zamansız çalar ki kapını ne hazırsındır ne de red edebilirsin. Kelimeler boğazında tıkanır öylece kalırsın. Ne anlarsın yaşadıklarını ne de önemsiz bir hayal gibi gülüp geçersin. Çünkü bir kez çaldı mı aşk kapını işte...