Adamlık, bir kadını bir ömür sevmekten geçer. Kadınlık da kendini bir ömür sevecek adamın değerini bilmektir. Kimin için yaratıldığını bilmiyorsun elbette ama bu hikâyenin başrolü sensin. Aşkı senin, acısı senin. Kimse içinde kopan fırtınaları anlamaz, anlamak zorunda da değil zaten. İnsanlar hep konuşur çünkü hayat senin, tasası onlarındır.
Ahmet Batman
Bugün benim için yeni bir gündü. Sabah ezanın kulaklarımı doldurmasıyla uykumdan uyandım. Sabah namazı için abdest aldım.
Namazımı kıldım ve kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa gittim. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra üstümü giydim ve annemleri uyandırdım. Hep birlikte kahvaltı yaptık ve masayı kardeşimle topladık.
Okula gitmek için evden çıktım. Bugün benim için güzel bir gün olacaktı. Kamp günü bugündü. Kamplara gitmeyi gerçekten çok seviyordum çünkü yeşil alanlar her zaman huzur veriyordu bana.
Kampa gideceğim için üstüme kırmızı siyah kareli bir gömlek altıma siyah bir pantolon ve yeşil montumu giymiştim. Kahverengi çantamı alıp okula doğru yürüdüm.
Okula geldiğimde kamp için herkes hazırdı. Benimde yanımda giymem için kıyafetler falan vardı. Hoca bizleri 6 kişilik grup olarak ayırdı.
- Hakan Sidenur Alper Şeyma Büşra ve Poyraz siz bir grupsunuz dedi hoca.
Neden ben hep Poyraz denen bu çocukla karşılaşmak zorundaydım. Neden benim her zaman yanımdaymış gibi geliyo bana.
Bu çocuğun yüzünü bile görmek istemiyorum. Hakan'a gelince bana çok iyi davranıyor yardıma ihtiyacım olduğunda nedense her zaman yanımda.
Herkes grubun yanına gitmişti bende bizim grubun toplandığı yere gittim. Otobüsün olduğu yere doğru yürüdük.
Otobüse bindik ve yerlerimize oturduk. Benim yanın boştu. Hakan benim olduğum yere doğru gelerek yanınma oturdu gerçekten çok şaşırmıştım.
Sevgilisi varken neden benim yanıma oturmuştu. Poyrazın bize baktığını farkettim ve elini yumruk yapmış sıkıyordu. Hakan bunu farkedince birden sırıtmaya başladı.
Otobüs hareket etmeye başladı bende kulaklığımı kulağıma takarak son ses müziği açtım. Hakan halinden memnunmuş gibiydi. Benim kulağımdan kulaklığın tekini alarak kendi kulağına taktı.
Kamp yerine çoktan gelmiştik. Hakan uyuya kalmıştı. Uykusunda bile çok masumdu bütün gün onu izleyebilirdim ama bu mümkün değildi. Hocanın sesiyle herkes kamp yerine geldiğini anladı.
- Çocuklar hadi herkes aşağıya inip grubuyla çadırlarını kursun.
Herkes bir ağızdan
- Tamam hocam dedi.
Bende Hakan'ı uyandırdım
- Hadi geldik Hakan kalk artık.
- Tamam kalkıyorum dedi ve oturduğu yerden kalktı.
Herkes aşağı inip grubunun yanına gitmişti. Çadırlarını kuranlar bile vardı. Bizim gruptan herkes toplandığında erkekler çadırları kurmak işin harekete geçti.
Biz kızlar bir çadırda erkekler bir çadırda kalıcaktı. Erkekler iki çadırıda kurdular ve yerleştiler. Bizde hemen kendi çantlarımızı almak için otobüsün bagaj bölümüne gittik.
KIzlar çoktan eşyalarını almışlardı bende hep sona kalan olmuştum. Eşyalarımı alırken Poyraz,Hakan ve Ecem konuşurken gördüm. Merak edip kulak misafiri oldum. Poyraz
- O kızdan uzak duracaksın Hakan tamam mı?
- Neden uzak duracak mışım kardeşim.
- Bana kardeşim dememeni sana daha kaç kere söyleyeceğim Hakan. Biz seninle kardeş falan değiliz annem senin babanla evlenmiş olabilir ama biz seninle asla kardeş olmadık tamam mı?
Dedi ve Hakan üstüne yürümeye başladı Ecem aralarına girerek onları uyardı.
- Poyraz Hakan biraz sakin olun o kız sizin neden bu kadar umrunuzda ki zaten bu da çok şaçma.
- Sen onu Hakan'a sor senin sevgilin olan o. Sidenur'un peşinde dolaşanda o. Bu yüzden ban bir şey demeye hakkın yok.
Bu konuşulanlar gerçek olamazdı. Gerçekten Hakan ve Poyraz üvey kardeşlermiydi. Demek ki o yüzden hep kavga ediyorlardı.
Hemen eşyalarımı almak için otobüsün yanına gittim. Eşyalarımı alarak çadırıma girdim.
Olanları düşünürken çadıra Şeyma ve Büşra girdi. Kızlar yanıma gelip oturdular. Bİrşeyler atıştırdıktan sonra geleneksel olarak ateş yakma geleneğini uyguladık.
Yakılan ateşin etrafına herkes toplanmıştı. Bizimkiler benim yanıma hemen oturdular. Alper ve Şeyma her zaman ki gibi yan yanalardı.
Herkes korku hikayeleri anlatıyordu. Ben korku hikayelerini hiç sevmezdim. Çünkü korku hikayeleri dinleyince etkisinde kalıyordum.
Korku hikayelerinin ardı arkası kesilmiyordu. Herkes birşeyler anlatıyordu. Ben bunları duymamak için çadırıma doğru yürüdüm. Poyraz birden önümü kesti.
- Neden bu kadar erken gidiyorsun?
- Çadırıma gidip uyumak istiyorum hem benim önümü neden kestin sen?
- Hakan'a bana davrandığın gibi davranmıyorsun. Bunu çok belli ediyorsun.
- Çünkü sen ve Hakan birbirinizden çok farklısınız. Ben sana neden açıklama yapıyorum ki dedim ve onun önünden çadırların olduğu yere doğru yürümeye başladım.
Neden bu kadar uzaktı ki çadırlar yoksa ben mi yolu kaybetmiştim. Etrafıma dönüp baktığımda kimse yoktu ne bir ses ne bir ışık.
Gerçekten çok korkuyordum bir ormanda yanlız başına ve de hava karanlık. Karanlıktan nefret ederdim ve korkardım.
Yavaş yavaş etrafıma bakarak ilerledim ama hala görünür de kimse yoktu. Arkamdan ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Bir bu eksikti.
Arkama bakmadan hızlanmaya başladım. Koşuyordum nefes nefese kalmıştım. Arkama dönüp bakmamla yeşil gözlerle karşılaştım.
Bana doğru ilerledi. Hava karanlık olduğundan dolayı sadece gözleri çok belirgindi. Ay ışığının tepesine vurmasıyla kim olduğunu anladım.
- Sidenur
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günaydın Gece
Novela JuvenilAşk zamansız gelir derler. Öyle zamansız çalar ki kapını ne hazırsındır ne de red edebilirsin. Kelimeler boğazında tıkanır öylece kalırsın. Ne anlarsın yaşadıklarını ne de önemsiz bir hayal gibi gülüp geçersin. Çünkü bir kez çaldı mı aşk kapını işte...