ep 0.1

721 50 44
                                    

umarım seversiniz <3

"B-bu sefer ne istiyorsun?"

"Bana paranı ver."

"Ne? Hayır, bunu yapama-"

"Sana bir şey dedim Kang Yeosang." Genç adam bir süre sessiz kalsa da omzuna yediği yumruk yüzünden hızla çantasından çıkardığı harçlığını karşısındaki çocuğa verdi. Gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. Şimdi onu yalnız bırakan çocuğun eli oldukça ağırdı; hafif vurmalarda bile can yakacak kadar. Buna biraz da Yeosang'ın zayıf ve çelimsiz vücudu için geçerli olabilirdi. Ama yine de hafife alınacak bir şey değildi bu!

Acıyan omzunu hafifçe ovuşturarak sınıfına ilerledi. Ders başlamak üzereydi. Sessizce yerine geçip sıra arkadaşının gelmesini bekledi. Emindi ki, tüm gece boyunca bilgisayar oyunu oynayıp sabah geç kalkmıştı. Bu yüzdende şu an koşturarak okula geliyor olmalıydı. Wooyoung böyle biriydi işte. Sorumsuz. Fakat iyi kalpli. Yeosang onun nasıl biri olduğunu oldukça yakından biliyordu. Çünkü o tek arkadaşıydı. Derdini anlatabildiği, sorunlarını dinlediği, mutluluğunu paylaştığı tek kişiydi Wooyoung. Ve 3 yıldır da bu böyleydi.

Sınıfa giren tarih öğretmeni Bayan Kwon'dan hemen sonra da Wooyoung girmişti. Yine kendince bahaneler uydurup yerine geçtiğinde Yeosang yavaşça ona döndü.

"Yine geç uyudun, öyle değil mi?"

"Yeni karakter almak için uğraşıyordum."

"Uykusuz kalıyorsun."

"Boşver. Derste uyurum. Tarih dersi ne için var sanıyorsun?" İkili, kıkırtılarına öğretmenin uyarısı ile son vermişti. Fakat birbirlerine her bakışlarında gülmemek için zor tutuyorlardı kendilerini. Wooyoung iyi geliyordu ona. Berbat başlayan sabahına şimdiden güneş açmaya başlamıştı. İyi ki, diye düşündü Yeosang. İyi ki Wooyoung gibi bir arkadaşa sahibim. Aksi taktirde hayatın ne kadar çekilmez olduğunu tahmin edebiliyordu. Dersin devamında Wooyoung uyumuştu ve Yeosang sıkıcı geçen dersi tek başına dinlemek zorunda kalmıştı.

Dersin son dakikalarına girmişken uyuyan arkadaşının üzerine örttüğü hırkasını düzeltmiş, renkli saçları ile oynamaya başlamıştı. Yumuşacık saçları parmakları arasında hissetmek her zaman huzur vermişti ona. Başını kaldırmasıyla ön sıralarda oturan San'ın gözleri ile buluşturdu gözleri. Neden ona baktığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Ve bu durum onu korkutmuştu. Hızla gozlerini kaçırıp Wooyoung'a döndü. Okulda nasıl bu kadar derin uyuyabiliyordu ki? Yeosang'ta kollarının üzerine başını koyup gözlerini kapattı. Wooyoung'a gece uyumuyor diye kızıyordu fakat kendisinin de ondan bir farkı yoktu. Ders çalışmaktan saatin kaç olduğuna bakmıyor, dolayısıyla geç saatlere kadar uykusuz kalıyordu. Yine de okulda uyumak ona çok yabancı geliyordu. Mayıştığını hissetti. Çalan tenefüs ziline aldırış etmeden uyumaya çalıştı. Ders zili çaldığında uyanacak ve uslu uslu dersini dinleyecekti.

Yani, öyle sanıyordu.

-

bu kitabı birkaç yıl önce yayınlayıp yayından kaldırmıştım, şimdi tamamlayıp tekrar sizlere sunmak istiyorum. iyi okumalar♡

 iyi okumalar♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
so please. jongsang ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin