"Kravatım düzgün duruyor mu?"
"Ah dur tatlım, senin için düzelteyim." Bayan Kang eşine yaklaşarak ona yardımcı olurken Yeosang onları keyifle izliyordu. Bu gün özel bir gündü. Babasının çalıştığı şirkette, babası da dahil olmak üzere birkaç kişi önemli terfiler almıştı. Bu durumu kutlamak için ise şirkette düzenlenen bir kutlama gecesi vardı. Sonuç olarak ailecek güzel bir gece geçireceklerdi.
"Teşekkür ederim." Bay Choi gülümseyerek eşinin yanağına ufak bir öpücük kondurdu. Bayan Kang'ın yüzü hafifçe kızarmıştı. Yeosang için bu manzara oldukça güzeldi. "Jongho hâla hazır değil mi?"
"Sanırım hâla hazırlanıyor. Eve geç gelmişti zaten. Yeosang, gidip benim için kontrol eder misin lütfen?"
"Tamamdır annecim." Yeosang oturduğu yerden kalkıp Jongho'nun odasına doğru ilerledi. Kapının önünde durup birkaç kez tıklattıktan sonra cevap gelmesini bekledi. Hiçbir tepki yoktu. Tekrar birkaç kez tıklattı kapıyı. Hâla ne ses vardı ne de bir tepki. Yavaşça kapıyı aralayıp içeri bir göz attı. Jongho aynanın önünde durmuş kravatını bağlamaya çalışıyordu. Giydiği siyah takım elbise ile oldukça yakışıklı, bir o kadar da havalı duruyordu. Yeosang beğendiğini inkar edemezdi. Tanrı aşkına! Ne düşünüyordu böyle?
"Şey, öhm, seni bekliyoruz da. İşin uzun mu acaba?" Jongho başını çevirip üvey kardeşine baktı.
"Şu lanet kravatı bağlayamıyorum."
"Bekle, sana yardım edeyim." Kapıda duran çocuk yavaşça odaya girip Jongho'ya yaklaştı ve tam önünde durdu. Aralarında ufak bir boy farkı vardı. Bu yüzden Yeosang başını hafifçe yukarı kaldırıp genç adamın kravatını parmak uçlarıyla tuttu. Nazik hareketlerle gerekli biçimi veriyordu kumaş parçasına. Bu sırada karşısındaki çocuk onu izliyordu. Daha doğrusu inceliyordu. Giydiği beyaz takım elbisenin vücuduna tam oturuşunu, iliklediği düğme ile belini daha ince gösteriyor olan ceketini, göz kenarlarındaki parıltıyı ve geri kalan her ayrıntıyı.
"Makyaj yapmışsın." Yeosang göz ucuyla Jongho'ya bakıp önüne geri döndü.
"Özel bir gece olduğu için biraz özendim sadece." Jongho'nun kolu genç adamın ince beline sarıldı yavaşça. Yeosang hissettiği kol ile nefesi kesilirken kolun sahibi onu kendisine yaslayıp üzerine eğilmişti.
"Parfümün de güzel kokuyormuş." Uzun boylu çocuk başını sarı saçlı gencin boynuna doğru yaklaştırdı. Meyveli şeker gibi kokuyordu. Jongho tatlı şeyleri çok sevmese de bu koku oldukça hoşuna gitmişti. Yeosang ise şaşkınlıktan ne yapacağını bilmez hâlde, olduğu yerde öylece duruyordu. Heyecandan nefes almayı bile unutmuştu!
"Yeosang? Hâla bitmedi mi işiniz?" Bayan Kang'ın sesiyle büyülü ortam bozulmuş, ikili birbirlerinden uzaklaşmışlardı.
"Geliyoruz anne!"
bayan kang sizde aa fkdjkxksl
ŞİMDİ OKUDUĞUN
so please. jongsang ✔
Fanfiction"Bu yüzden lütfen, Yeosang, sana çektirdiğim acıların intikamını alma benden. Çünkü ben senin kadar güçlü değilim." ✎ R.