"Daha fazla içmesen iyi olur." Jongho üvey kardeşinin elindeki şarap bardağını alırken Yeosang mızmızlanarak ona kızıyordu. Tüm gece oldukça güzel geçmişti. Birkaç kişi konuşma yapmış, leziz yemekler yenmiş, sohbetler edilmişti. Tabii iki genç daha çok bir kenarda durmuş, bir şeyler içerek etrafı izlemişlerdi. Gecenin sonuna yaklaşıyorlardı. Yeosang içtikleri içecekler yüzünden neredeyse sarhoş olmuştu. Jongho ise içmeye her ne kadar alışık olsa da durması gereken yeri bilmişti.
"Oh, Yeosang! Şu hâline bak." Bayan Kang endişeyle ikilinin bulunduğu masaya yaklaşırken hemen peşinden de Bay Choi geliyordu. "Hiç alkol toleransı yok. Neden içtin bu kadar?"
"Jongho, biz Bay Kwon'lara geçeceğiz. Kardeşinle eve dönebilirsin değil mi? Bir taksi çağırın."
"Elbette dönebilirim baba, artık çocuk değilim."
"Biliyorum. Dikkatli olun." Bak Choi eşinin beline kolunu sarıp onu geldikleri yere doğru götürürken Bayan Kang arada bir dönüp oğluna bakıyordu. O bile Yeosang'ı ilk defa sarhoş görüyor olmalıydı. Jongho giden ikiliyi izledikten sonra yanında oturan çocuğa döndü. Başını masaya koymuş, gözlerini kapatmıştı. Bu hâli ile uyuyan çocuklar kadar masum görünüyordu.
"Hey Yeosang, hadi eve dönelim." Sarı saçlı çocuk mırıldanarak bir şeyler söylese de Jongho hiçbir şey anlamamıştı. Biraz daha eğilip onu dinledi. Yine de bir şey anlamıyordu. Yanağında hissettiği parmak ile başını çevirip üvey kardeşine baktı. Yüzünde şapşal bir gülümseme ile o da kendisine bakıyordu.
"Yanağın yumuşacık~" Bu durum Jongho'nun ufak bir kahkaha atmasına sebep oldu. Belli ki onun ne yerinden kalkmaya ne de eve dönmeye niyeti yoktu. Kolunu genç adamın beline sarıp kendine yaslayarak ayağa kalktı ve ilerlemeye başladı. Yeosang küçük adımlarla yalpalayarak yürüyordu. Jongho olmasa kesinlikle üç adımdan daha fazla ilerleyemezdi.
Davetin düzenlendiği salondan ayrıldıktan sonra bir taksiye binip eve doğru ilerlediler. Anne ve babaları büyük ihtimalle bu gece eve gelmeyeceklerdi. Taksi durduğu zaman Jongho ücreti ödeyip kardeşini de alarak araçtan indi. Yeosang hâla sarhoş ve yarı baygın hâldeydi. Birkaç adımlık merdüveni çıkarken tökezleyip az daha düşecekti. Neyse ki Jongho hemen yanında onu tutuyordu.
Eve girdiklerinde Yeosang'ı yavaşça koltuğa bıraktı. Bir bardak kahve yapsa harika olacaktı. Çıkardığı ceketini koltuğun kenarına koyup kravatını gevşeterek mutfağa ilerledi. Suyu ısınması için makineyi çalıştırdı. Birkaç dolabı kurcalayıp bulduğu kahveyi bardağa dökerken mutfağa giren çocuk ile bakışları farklı bir odak buldu.
Yeosang dağılmış üstü ve saçlarıyla oldukça çekici görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
so please. jongsang ✔
Fanfiction"Bu yüzden lütfen, Yeosang, sana çektirdiğim acıların intikamını alma benden. Çünkü ben senin kadar güçlü değilim." ✎ R.