"İçeri git ve uzan biraz." Jongho bakışlarını çevirdi. Bir an önce kahvesini içip odasına çekilmek istiyordu. Fakat diğer çocuk nedeniyle planları hiçte öyle olacakmış gibi durmuyordu. Yeosang yalpalayarak üvey kardeşine yaklaştı. Jongho ne yapacağını merak ediyor olsa da sadece izlemekle yetiniyordu. Sarı saçlı çocuk biraz daha yaklaşıp Jongho ile mutfak tezgahı arasına girmişti. "Ne yapıyorsun?"
Hiç cevap yok. Konuşma yok. Mırıldanma bile yok. Yeosang'ın bile ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Jongho izlemeye devam etti. Genç adam kollarını kendisinden uzun çocuğun boynuna sarıp biraz daha yaklaştı. Sessizce adını fısıldadı. Sesi susuz kalmış gibi olsa da bir o kadar da tahrik ediciydi. Jongho onu durdurması gerektiğini düşündü. Peki neden hiçbir şey yapmıyordu?
Yeosang başını, sarıldığı çocuğun boynuna gömdü. Bir şeyler anlatıyor olsa da Jongho'nun duyduğu tek şey mırıltılı seslerdi. Üvey kardeşinin dediği hiçbir şeyi anlamıyordu.
"Biraz kahve iç, sonra odana dön ve uyu. Anladın mı beni?" Anlamadığını biliyordu. Bu hâlde onu duyuyor olduğu bile şüpheliydi. Jongho kollarını genç adamın ince beline sardı. Bir eliyle hafifçe elinin altında kalan yeri okşuyordu. Bunun, onu sakinleştireceğini düşünüyordu. Asla ama asla beklediği gibi olmamıştı.
"Mmh, Jongho..." Yeosang kıpırdanıp kendini biraz daha yaslamıştı diğer çocuğa. Çıkardığı sessiz inleme ise Jongho'nun aklını karıştırmıştı. Ne yani? Yeosang beline dokunulduğunda tahrik mi oluyordu? Her ne kadar yapmaması gerektiğini biliyor olsa da tekrar belini okşamıştı nazikçe. Bu sefer daha belirgin bir şekilde hissetmişti Yeosang. "Ahh, d-dur..."
"Belinden tahrik mi oluyorsun?"
"H-hayır..." İnandırıcı değildi. Jongho sarı saçlı çocuğu tezgaha yaslayıp yüzüne eğildi. Kızarık yanakları, yarı kapalı gözleri, hafif aralık dudakları... Jongho bakmaktan kendini alamıyordu. Bu duruma engel de olamıyordu. Durduramıyordu kendini. Yeosang resmen aklını başından almıştı. Daha fazla kendini tutamadı ve eğilip üvey kardeşinin hafif aralık duran dudaklarına bastırdı dudaklarını.
Yeosang'ın ne tepki vereceğini bilmiyordu. Onu itebilirdi. Ona vurabilirdi. Ondan nefret edebilir veya midesi bulanabilirdi. Yine de Jongho'nun şu an tek istediği şey Yeosang'ı öpmekti. Hiç beklemediği bir şekilde karşılık alması da bu isteğini alevlendiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
so please. jongsang ✔
Fanfiction"Bu yüzden lütfen, Yeosang, sana çektirdiğim acıların intikamını alma benden. Çünkü ben senin kadar güçlü değilim." ✎ R.